Erdoğan’ı Washington’da şoke eden açıklama

Başbakan Tayyip Erdoğan, Oval Ofis'te ABD Başkanı Bush'la siyasi hayatının "en kritik" görüşmelerinden birini yaparken kendisine Türkiye’den bir haber iletilir.

Haberin Devamı

İlk duyduğunda inanmak istemediği bir açıklamadır bu.

Habere göre Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 21 Ekim’de PKK tarafından kaçırılan sekiz askerimizin, 4 Kasım Pazar günü Kuzey Irak’ta kameralar önünde PKK’lı teröristlerle tutanak imzalanarak teslim edilmesine çok bozulmuş ve ertesi gün, yani tam Erdoğan, Bush'la görüşmeye hazırlanırken basına şu açıklamayı yapmıştır: "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hiçbir mensubu böyle bir duruma düşmemeliydi. Dolayısıyla kendilerinin kurtulmuş olmasından fazla bir sevinç duyamadığımı ifade etmek istiyorum.

Erdoğan basın üzerinden kendisine aktarılan bu bilgiye ilk önce inanmak istemez.

Ve hemen Şahin’in gerçekten böyle bir açıklama yapıp yapmadığının araştırılmasını ister.

Kısa bir araştırmadan sonra Adalet Bakanı Şahin’in sekiz askerin yakalanma ve teslim edilme şekline çok içerleyip, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 82. kuruluş yıldönümü törenine gelişinde gazetecilere birebir bu açıklamayı yaptığı hatta "Bu, benim kişisel değerlendirmemdir" dediği aktarılır.

Başbakan "şoke" olur.

Haberin Devamı

Adalet Bakanlığı gibi bir koltukta oturan Şahin’in herkesin diken üstünde yürüdüğü bir zamanda "kişisel fikrim" diyerek böylesine sorumsuz bir açıklama yapmasına fena halde içerler.

Açıkçası esir askerlerimizin teslim edilme şekli, teslim alan heyette DTP’li milletvekillerinin hazır kıta bulunması ve PKK’nın bunu bir propagandaya dönüştürmek istemesi Erdoğan’ı da üzmüştür ama çok önemli bir bakanının askerlerin salıverilmesinin ardından adeta; "ölseler daha iyi olurdu" anlamına gelebilecek "bu şekilde kurtulduklarına sevinemedim" şeklinde bir açıklama yapmasını kabul edemez.

İşin daha ilginci gazeteciler Adalet Bakanı’nın bu açıklaması üzerine, tepkisini tek bir şekilde haklı çıkarabilecek "o en önemli soruyu" da sormuşlardır:

“Sayın bakan kaçırıldıkları yönünde haberler vardı. Kaçırılmayıp, teslim mi oldular?”

Şahin bu uyarıcı soruya rağmen hızını alamaz ve Başbakan Erdoğan’ı Amerika’da çileden çıkaran şu cevabı verir: “Hayır. Böyle bir beyanda bulunamam. Bir Türk askerinin birkaç tane çapulcuyla birlikte gitmiş olduğu gibi bir izlenim beni rahatsız etti. O nedenle terör örgütünün propagandasına zemin hazırlandı. Bizim askerimiz, bizim Mehmetçiğimiz vatanı korurken gerektiğinde her an şehit olmayı göze alan bir askerdir. Dolayısıyla kendilerinin kurtulmuş olmasından fazla bir sevinç duyamadığımı ifade ettim..."

Haberin Devamı

Bakan Şahin’in en hafif ifade ile duyarsız açıklaması tahmin edebileceğiniz gibi sadece Başbakan Tayyip Erdoğan’ı değil, başta serbest bırakılan asker aileleri olmak üzere toplumun birçok kesiminde tepkiyle karşılandı.

Çünkü kaçırılan askerlerin bu suçlamayı hak etmek için yapmış olmaları gereken tek bir şey var. O da başından beri PKK ile işbirliği.

Fakat bizzat Adalet Bakanı Şahin böyle bir beyanda bulunamayacağını söylüyor.

O halde savaş koşullarında asla istenmeyen ama her zaman karşılaşılabilen bir durum için, askerlerimizi töhmet altında bırakmak, sonra da kurtulmuş olmalarına sevinememek hangi vicdana sığar?

Hele de bu kişi Adalet Bakanlığı koltuğunda oturuyorsa!

Haberin Devamı

Mehmet Ali Şahin’i tanırım. Açıkçası ben en çok bu açıklamayı onun gibi duyarlı bir siyasetçinin yapmış olmasına şaşırdım.

Tamam PKK’nın 12 askerimizi şehit ettikten sonra kaçırdığı 8 askerle şov yapmaya kalkışması, DTP’nin bu propagandaya fütursuz bir biçimde dahil olması hepimizin canını sıktı.

Ama hangi akıl ve vicdan sahibi insan bu acıların faturasını dağlarda bu ülke için savaşırken esir düşen gencecik askerlere çıkarabilir?

Nitekim Başbakan'ın rahatsızlığı ve kamuoyunun tepkisi üzerine Şahin, kişisel değerlendirmesinin maksadından saptırıldığını savundu.

Bence böylesine hassas bir dönemde Mehmet Ali Şahin gibi duyarlı bir siyasetçiye yakışan bu kişisel değerlendirmeyi en başta yapmamaktı.

Haberin Devamı

Ama madem yaptı, şimdi samimi bir biçimde özeleştirisini yapmalı.

Türkiye Amerika ile birlikte Kuzey Irak’ta nokta atışlı operasyon dahil çok kapsamlı ve sancılı bir döneme giriyor. Bir yanda kısa vadede PKK terörü ile askeri yöntemlerle baş etmemiz, diğer yanda paralel bir biçimde entegrasyonu güçlendiren uzun vadeli çözümler üretmemiz gerekiyor.

Karşı karşıya olduğumuz en çetrefil konu şu: PKK terörüne karşı kısa vadede atacağımız her adım eğer gerekli özeni göstermezsek uzun vadede yapmamız gerekenleri anlamsız ve imkânsız kılabilir.

Bu yüzden teröre karşı savaş açarken terörle mücadele edenleri üzecek açıklamalardan özenle kaçınmamız gerekiyor.

Haberin Devamı

Öyle değil mi Sayın Şahin?

Yazarın Tüm Yazıları