ErdoÄŸan’a teÅŸekkür Bayraktar’a pes doÄŸrusu

"Başbakan TOKİ'nin Ataköy ihalesine dur demeli" başlıklı yazımdan bir gün sonra başbakan konuyla bizzat ilgilendi ve Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Başbakan Tayyip Erdoğan’dan gelen emirle baştan şaibeli olmaya aday bir ihaleyi iptal etmek zorunda kaldı.

Haberin Devamı

Referans’ın bu "tuhaf ihaleyle" ilgili bir haftadır süren ısrarlı yayınlarından dolayı böbürlenecek değilim. Biz gazeteci olarak görevimizi yaptık.

Açıkçası ben buradan konuya hassasiyetle yaklaştığı ve bir yanlışı daha başından engellediği için Başbakan Erdoğan’a teşekkür etmek istiyorum.

Erdoğan’ı yakından tanıyanlar bilir doğru bildiği yoldan kolay kolay dönmez. Ama yapıcı bir eleştiri görürse de gereğini yapar.

Nitekim dün TOKİ ihalesine iptal emri vererek bu özelliğini bir kez daha gösterdi.

Fakat ben tüm bu olup bitenlerden TOKİ Başkanvekili Erdoğan Bayraktar’ın gerekli dersi çıkardığından emin değilim.

Çünkü son bir haftadır yaptığı tuhaf ve çelişkili açıklamalara dün de devam etti.

Önce "Devletin talan edilen arazisini kurtarmaya çalışıyorum. Ballı arazi bedavaya 33 yıl kullanılacaktı!" diyerek hem 2005 yılında ihaleyi yapan Özelleştirme İdaresi’ni töhmet altında bıraktı, hem de o tarihte 15 firma ile rekabet ederek 200 milyon dolara arazinin "üst kullanım hakkını" elde eden DATİ’yi.

Haberin Devamı

Aslında Bayraktar, "bedava verilen ballı arazi" suçlamasıyla en çok da bürokratı olduğu AK Parti Hükümeti’ni zora soktu. (Sonuçta o tarihte ihaleyi yapan da aynı hükümet.)

"Madem ‘ballı’ bu ihaleye o tarihte neden itiraz etmedin?" sorusuna bir türlü cevap veremedi. Çünkü Ataköy’de içinde Galeria, Marina, Crown Plaza, Holiday Inn ve Dünya Göz Hastanesi’nin yer aldığı devasa arazinin mülkiyeti 2002’den bu yana TOKİ’de.

Ama nedense Bayraktar’ın aklına araziyi satma fikri 2007’de gelmiş.

Olabilir. Diyelim ki TOKİ Başkanı İstanbul’da arazi değerlerinin son günlerde inanılmaz bir biçimde yükseldiğini gördü ve iyi niyetle satış için harekete geçti.

İyi de bu işin yolu bürokratı olduğu hükümeti, Özelleştirme İdaresi’ni ve ihaleyi kazanan şirketi töhmet altında bırakarak mı olmalıydı?

Boşuna dememişler "cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir" diye.

Kimse kusura bakmasın en başta da Erdoğan Bayraktar.

Eğer gerçekten 2005’te yapılan ihalede bir şaibe varsa buyursun açıklasın. Ama bugünün rakamlarıyla o gün kü ihaleyi değerlendirmeye asla kalkmasın. Çünkü bu ne vicdana ne hukukun ne de ekonominin mantığına sığar.

Haberin Devamı

Başkaları unutabilir ama arşivi olan iyi bir ekonomi gazetecisi unutmaz.

Açsın baksın o günün gazetelerine.

2005 yılında Ataköy İhalesi yapıldığında ortaya çıkan 200 milyon dolarlık rakam o koşullarda herkes tarafından beklentilerin çok üstünde bulunmuştu.

Çok iyi hatırlıyorum ihaleye iddialı hazırlanan bir iş adamı 200 milyon doları duyunca "biz yarısından fazlasını asla vermezdik" demişti.

Demek ki o günün şartlarında ortada ballı bir ihale yok.

Ha o gün için TOKÄ° ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi’ne ÅŸu eleÅŸtiriyi yapabilirdi: "KardeÅŸim bu arazinin mülkiyeti bana ait. Ãœst kullanım hakkını ne diye 33 yıllığına kiraya veriyorsun. Madem özelleÅŸtireceÄŸiz gel mülkiyetini ve üst kullanım hakkını birlikte ihaleye çıkalım. Bu çok deÄŸerli araziyi hak ettiÄŸi deÄŸere satalım."Â

Haberin Devamı

Peki o gün TOKİ’den böyle bir öneri ya da eleştiri duyan oldu mu? Olmadı.

O halde şimdi yangından mal kaçırır gibi bir hafta içinde neden ihaleye çıkıyor ve neden bu işi herkesi töhmet altında bırakarak yapıyor?

Açıkçası izahı zor! Fakat zorluk bununla da sınırlı değil.

Bayraktar bir gün önce DATİ’yi suçladığı açıklamasını unutup önceki gün arkadaşımız Metin Can’a "Aslında bu ihaleyi DATİ istedi ben de tamam dedim" diyerek bugün yapılması beklenen ve başbakanın bizzat talimat vererek iptal ettirdiği ihaleyi iyice şaibeli hale getirdi.

İlk duyduğumda inanamadım. Muhabirimiz Metin’e, "TOKİ Başkanı bu lafları gerçekten söylediyse ara tekrar sor ve kayda al" dedim. Metin tekrar konuştu, Bayraktar aynı lafları tekrar etti.

Haberin Devamı

Söylediklerini dün "Bayraktar’dan itiraf" başlığı ile manşete taşıdık.

Bu kez DATİ Holding’den Metin Kalkavan aradı.

Yazılmamak kaydıyla bazı şeyler anlattı, onlara girmeyeceğim.

Fakat "iki yıldır neden söz verdiğiniz halde bölgeye çivi bile çakmadınız?" soruma, "zaten konun bam teli bu" diyerek şu cevabı verdi: "100 milyon dolarlık yatırım sözü vermiştik. Ancak ne zaman arazi üzerindeki tesislerin yenilenmesi ile ilgili bir proje hazırlasak, mülk sahibi olarak TOKİ’nin bürokrasine takıldık."

Yani bir anlamda DATİ kiracı olarak bu araziyi satın almak zorunda bırakılmış.

Haberin Devamı

Açıkçası kim doğru söylüyor bilmiyorum.

Fakat Bayraktar’ın hem arazinin değeri ile ilgili hem de usulle ilgili çelişkili açıklamalarına ihalenin iptal edilmesinden sonra devam etmesine "pes" diyorum.

Meğer Bayraktar tüm bu tuhaflıklara, "araziye kimler, hangi değerleri vererek ilgi gösterecek?" onu anlamak için başvurmuş!

Bir yanda Karayolları ve İETT gibi gayet şeffaf ve inanılmaz başarılı ihaleler, diğer yanda TOKİ Başkanvekili Erdoğan Bayraktar’ın son anda iptal edilen tuhaf ihalesi.

Pes doÄŸrusu...

Yazarın Tüm Yazıları