Yaz geldi aman dikkat

Yaşam standartlarımız hangi seviyede olursa olsun yaz aylarında mutlaka seyahat ederiz. Yazlıkları olanlar yazlığına, olmayanlar yaylaya, şehirde kalanlar da sahillere doğru akın, akın yolculuk yapmaya başlayacaktır bu günlerde.

Yaz ayları da bir başka oluyor doğrusu. Zaten 365 günün nerede ise 200 gününün tatil olması da, yan gelip yatmayı seven bir toplum olduğumuzun göstergesidir.

Aslında kaybedecek bir günümüzün olmadığının farkındayız ama ne hikmetse "Karpuz yata, yata büyür" atasözüne uygun yaşamayı ihmal etmiyoruz. Tatil beldeleri, orman parkları, hatta sahil yolları, özellikle hafta sonları mangallar eşliğinde başka bir havaya bürünmeye başladı. Okullar kapanınca tatil seyahatleri de başlayacak. Şehirde kalanları fena bir sıcak bekliyor bu arada. Deve bayıltan geliyor. Zırt pırt gaza basarken düşünmediğimiz egzoz gazları var ya, hayatımızı nasıl etkiliyor göreceksiniz. Her yıl seyrettiğimiz filmi bir kez daha yaşayacağız.

SENARYO 1: Evin reisi bütün hafta çalışmaktadır. Hafta sonu çoluk çocuk ormana gidip piknik yapalım diye geçirir içinden. Evde 2 gün süren hazırlıklar tamamlanır ve yola çıkılır sabah erkenden. Hayal edilen o ağacın altına gelinir. Yerleşme faslı biter. Erkek işidir mangal, reis hemen ateşler. "Oh be ne güzel, salatalar hazır, acaba etler kızarırken bir duble rakı mı koysam, yoksa buz gibi bir bira mı içsem önce" diye düşünür. Hava süper, eşim, çoluk çocuk, kayın valide, peder de burada, baharda da orman havası bir başka oluyor be kardeşim diye geçer aklından. Çocuğuna seslenir, "oğlum, baksana otomobil güneşin altında kalmış çek bakayım şunu gölge bir yere" der. Piknik yapan diğer bir aileye de, "Bizim oğlan da 12 yaşında ama tabanca gibi valla, dönerken bazen arabayı veriyorum ana yola kadar kullanıyor" diye öğünerek anlatmaktadır.

Aradan geçen saatler ve içilen alkol, güneşle beraber kafasını daha da çakır hale getirir. Hava kararmaya başladı, gitme zamanı, "toplayın tası tarağı, atlayın arabaya" der reis. Giderken boş duracak halimiz yok değil mi? Açar buz gibi bir bira, basar gaza, eve geç kalmayalım sabah iş var, diye geçirir kafasından . Ayağı alkolün etkisi ile tuğla gibi olmuştur gazın üzerinde. 80, 90, 120 kilometre derken acı bir fren sesi, arkasından feryatlar. Bir ailenin yok oluşu, basına da, "piknik dönüşü katliam gibi kaza" başlığı ile haber olacaktır ertesi gün.

SENARYO 2

İlk kez bir otomobil sahibi olmuş bir babadır. Mutlu bir ailesi vardır. Okulların tatile girmesini bekliyorlardır eşiyle. Memlekete ya da şöyle bir Antalya’ya doğru bir seyahat planlar, yeni otomobilleri ile. Heyecanlıdır baba, yeni aracı ile tanışacak ilk kez de şehirler arası yol yapacak. Of ne keyifli, yıllardır hayalını kuruyor zaten. Acaba seyahatte gideceği yönde yolların durumu ne? Kışın duraklayan yol yapımı tekrar başlamış. Son yıllarda inanılmaz yollar yapılmakta. Şimdiye kadar bu kadar hızlı imalat görmedim. Yapanları gerçekten taktir etmek istiyorum ama yol güvenliğini bu işi bilenlere yaptırırlarsa. Güvenliği alınmamış yollarda çok büyük tehlikeler bizi bekliyor. Hele bu senaryodaki sürücü iseniz.

Şimdi size soruyorum. Uzun bir seyahate çıkarken nasıl bir hazırlık yapacaksınız? Aracınızı tanıyor musunuz? Araçtaki güvenlik ekipmanlarının ne işe yaradığını biliyor musunuz? Lastik havasının kaç bar olması gerekiyor, doğru yüklemeden haberiniz var mı? Seyahat programı yaptınız mı? Ya da ne demek olduğunu biliyor musunuz? Trafik tabelalarına baktığınızda işaretlerin ne anlama geldiğini biliyor musunuz? 90 kilometre süratle giderken yol çalışması yapılan bölümlerde seni bekleyen tehlikeden haberin var mı? Tüm bu sorularıma bu adam ne diyor, diyorsan cevapları bulmadan sakın yola çıkma. Bu senaryonun da sonu kötü bitmesin.

SENARYO 3: Kalabalık bir şehir görüntüsü var planda. Trafik arap saçı. Her cins araç var. Sıcak, trafik adım adım ilerliyor. Araçlardan çıkan gazlar sera etkisini her geçen saat arttırıyor. Hava ve kafa sıcaklığımız 46 dereceye doğru yükselmekte. Herkesin sinirleri gergin, boşalacak adam arıyor. Bakın, bakın işte, ilerideki iki aracın sıcaktan delirmiş sürücüleri şimdi birbirlerini dövmeye başlayacaklar. Bir araç boyu yol kapmak için, yaptıklarına bakın. Ellerinde sopalar birbirlerine kıyasıya vuruyorlar. Arka taraftan inen bir diğeri, belinden silahını çıkartıyor. Ateş etmeyecek herhalde derken basıyor tetiğe. Arkadaşını kurtarıyor ama diğer adam kanlar içinde yere düşüyor. Bu kalabalıkta ambulansın gelmesi mümkün değil, güvenlik şeridi bile kapatılmış kuralları hiçe sayanlar tarafından. Adam ölüyor. Vuranın yaptığı hatayı anlaması için bolca vakti olacak hapiste. Hem kendi, hem de ölenin yakınları ağıt yakacaklar bu anlamsız olaya. Gazeteler yazacak, televizyonlar gösterecek ama kimse ders almayacak. Geçmiş senelerde yaşananlar gibi.

Benzer senaryoları hissettiğiniz zaman önlem alın veya oradan hemen uzaklaşın. Yoksa sizin için artık hiçbir şey, eskisi gibi olmayacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları