Cumhurbaşkanlığı seçimi çıkmazının ardından seçim kararı çıktı. Meydanlar dolup taşıyor. Demokrasi istiyoruz diye herkes ama herkes tepkisini ortaya koyuyor. Bir şeyler elden gidiyor diye.
Elimizde bir şey var mı ki gidiyor zannediyoruz. Gerçekten laik, Müslüman ve demokrasinin olduğu bir ülkenin insanları mıyız? Gerçekten biz kimiz ? Bir taraftan AB standartlarına uyum sağlamaya çalışıyoruz, ciddi paralar harcıyor ve özverilerde bulunuyoruz, diğer taraftan uyum sağlamamız gereken ve ülkemizin en önemli sorunu olan, maddi manevi büyük kayıplar verdiğimiz, trafikte yaşanan savaşa "dur" diyemiyoruz. Ondan sonra demokrasiden bahsediyoruz. Her gün millet sokaklarda, caddelerde, otoyollarda aracını kullanırken, hatta park ederken birbirini gözünü kırpmadan öldürüyor. Günlük olayların arasında sıradan haber haline gelen onlarca insanın ölümüne neden olan trafik kazaları olağan karşılanıyor. Sonra da demokrasi var mı yok mu konuş konuşa bildiğin kadar, hikaye. Gerçekten biz yukarıdaki bu üç sihirli kelimenin gereğini yerine getirebiliyor muyuz? Yok diyorsanız işte fırsat.
Önümüzde seçim var, partiler ve siyasiler yıllardır beklenen takım çalışması yapmaya başladılar. Hatta geç bile kaldılar, birleşmedeki amaç güçlü olmak ve seçimi kazanmak. Yeni dönem için halkımızın beklentilerini karşılayacak programlar açıklanacak. Ve yine her zaman çizilen pembe tabloların önünde binlerce insana vaatler verilecek meydanlarda. Vaatler genelde parasal konularda, iş para olunca inandırmak daha kolay. Ya canımız ne olacak, paranız var ama kefenin cebi yok ki. Her yıl binlerce vatandaşın hayatını kaybettiği kazaları durdurmak için hangi parti trafik konusuna programında yer verecek merak ediyorum.
HAYDİ TRAFİK GÖNÜLLÜLERİ
Yaptığımız bu kutsal ve ulusal çalışmaların amacına ulaşması için, takım çalışması yapmanın tam zamanı. Onlarca vakıf, dernek ve sivil toplum grupları var ve ciddi çalışmalar yapılıyor. Bu değerli çalışmaları yapan çok önemli kişiler var. Önde gelen bu kuruluşlar bir araya gelse ve çalışmalarını ortak bir platformda toplasa, hedeflenen noktaya daha çabuk ulaşılır diye düşünüyorum. Çünkü beraberlikten güç doğar. Onca zaman birbirini yerden yere vuran örnek siyasilerimiz güçlenmek için bir araya geliyorsa, bizim şansımız daha yüksek. İletişim kopukluğu nedeni ile yapılan çalışmaları küçük gruplar halinde yürütüyoruz. Dolayısı ile ses getiren bir çalışma yapılamıyor. Zaman içinde de gönüllüler arasında çözülmeler oluyor. Ciddi bir başarı yok. Niye, çünkü takım çalışması yapmayı öğretmediler zamanında.
ŞİMDİ NE YAPABİLİRİZ
Hızlı bir çalışma ile gönüllü kuruluşların temsilcileri bir araya gelecek ve büyük bir toplantı düzenleyecekler. Bir kere görelim bakalım kaç kişiyiz. Şayet büyük bir kitleysek yaptırım gücümüz var demektir. Bu da oy demektir. Partilerin seçim programlarında trafik konusunu ele almalarını isteyebiliriz. Hatta adayların meydanlarda trafik konusundaki düşüncelerini öğrenebiliriz. Çıksınlar meydanlara, akan kanı durdurmak için ne gibi önlemler alacaklarını anlatsınlar, biz de takipçisi olalım. Millet vekili olacak adaylara duyurulur. Yüz binlerce kişi en az bir yakınını trafik kazasına kurban veriyor. Sayın vekiller bundan sonra "Trafikte Kimse Ölmesin" sloganı ile "akan bu kanı durduracağım" diye karşımıza gelin ve durdurun. Oyunuzu alın ve vaatlerinizi yerine getirin. Biliyorsunuz bu bela millet vekili falan tanımıyor, hayatını kaybeden vekil arkadaşlarınızı unutmayın. Ne yapacaksanız artık yapın, yoksa kazalarda hayatını kaybeden her vatandaşımız için ayrı ayrı vicdan azabı çekmek durumunda kalırsınız.