New York Moda Haftası’ndaki defilesinden sonra yaptığımız özel röportajda Donna Karan bizlere şehrin enerjisini yansıtan yeni tasarımlarını ve cansız mankenlerden sonra yeni konseptiyle dikkat çeken şovunu anlattı.
New York Moda Haftası’nın enerjisi en yüksek şovlarından birine imza atan Donna Karan, DKNY 2006 sonbahar koleksiyonundaki minimalist, bedenle adeta dans eden renkli tasarımlarıyla yeni bir "şık-şehirli" tanımı yapıyor. Bunun için yıllardır cansız mankenlerle yaptığı şovunun konseptini değiştiren, bu kez her mankenin tek bir kıyafet giydiği son derece görkemli bir defileye imza atan Karan, renkleri kadar, rahat kesimleriyle dikkat çeken modern tasarımlarıyla da başta Amerika olmak üzere tüm dünyada geniş bir hayran kitlesine sahip.
DKNY dışında, kendi adını taşıyan "Donna Karan" markasıyla da yalın bir şıklıktan hoşlanan kadınlara seslenen tasarımcı, yarattığı ikili takımlar ve elbiselerle bugün birçok Hollywood yıldızının da gözdesi. Oprah Winfrey, Hillary Clinton, Barbara Streisand, markanın tutkunu olan isimlerden sadece birkaçı.
Bu tasarımlar sizleri gizlemiyor
Yer, Manhattan’ın aşağılarında, eğlencenin kalbinin attığı bölgelerden biri olan Greenwich Street... Donna Karan’ın kaybettiği eşi Stephan Weiss’in stüdyosu bugün çok özel bir şov için hazırlanıyor. Donna Karan, DKNY koleksiyonlarında ilhamını yine 24 saat uyumayan New York’tan alıyor. Tasarımcı, kendini kıyafetlerin içine saklamaya çalışmayan, kişiliği ön planda olan herkesi bu dünyaya davet ediyor. Bu nedenle, onun dünyasında kadınlar giydikleriyle değil, kişilikleriyle ön planda olmayı tercih ediyorlar.
Belki de bu yüzden tasarımlarını önce kendi deniyor ve paylaşıyor. Kendi gerçeklerini sizinle paylaşırken, sizin gerçeklerinizi anlamaya çalışıyor. Bu da onu farklı kılıyor...
- Uzun bir aradan sonra canlı mankenler kullandınız. Bu şovu siz nasıl yorumluyorsunuz?
Sokaklardaki o enerjiyi yansıtmak istediğimiz için konsepti değiştirdik.
- Sokaklardaki kadınları nasıl anlattınız bu koleksiyonda?
Çok havalı ama özünde klasik bir koleksiyon bu. Feminen olduğu kadar erkeksi çizgilere sahip bu tasarımlar, günün her saatinde giyilebiliyor. Şu anda vitrinlerde gördüğünüz yaz koleksiyonu da yeni bir enerjiye sahip. Önümüzdeki sezon da New York’u anlatan renklerden oluşuyor. Örneğin, kullanılan canlı sarılar, NY’nin simgelerinden biri olan taksilerden esinlenilerek yoğun olarak kullanıldı.
- Marka, Türkiye’de çok seviliyor. Daha önce bir kez Türkiye’ye geldiniz. Yakında yeni bir ziyaret görünüyor mu?
Teşekkür ederim. Ülkenizi çok beğendim. Bundan sonraki gelişimde tekneyle Güney kıyılarını gezmeyi düşünüyorum.
- Şık bir kadını nasıl tanımlıyorsunuz?
Trendi kadınlar modayı ve trendleri sürekli takip eder. Çekici ve şık bir kadın ise kıyafetlerinin altındaki güçlü kadındır. Onun bu gücünü ne giydiği belirlemez. Kendi yaşam tarzına uygun parçaları bir araya doğru bir şekilde getirir, bu da onu şık ve çekici bir kadın yapar.
- Nelerden etkileniyorsunuz bu enerjiyi yakalamak için?
Her zaman vücut ve hareket etmek üzerine kurdum her şeyi. Sabahları uyandığımda güne yogayla başlıyorum. Doğayla aramdaki bağı böyle kurabiliyorum. Bu benim için çok önemli. Çünkü insanı esas zorlayan, sizleri doğadan uzaklaştıran büyük şehirlerdeki zorlu yaşam. Bir sanatçı olarak da sanat tarafından yönlendirildiğimi düşünüyorum. Etrafımda gördüğüm her sanatsal olaydan etkilenebiliyorum. Ve bu yaratıcılık sürecinde onları bedenlere nasıl taşıyacağımı düşünüyorum.
- 30 yılı aşkın bir süredir moda dünyasının içindesiniz. O günden bugüne çizginizde bir değişiklik oldu mu?
Bundan 10 yıl öncesine kadar Anne Klein için tasarımlar yapıyordum. Ardından kendi markalarımı yarattım. Ama modanın içindeki bu varolma sürecimi "öncesi ve sonrası" olarak tanımlayamam. Çünkü iki dönem arasında bir fark görmüyorum. Yani 1967’den beri bu işin içindeyim diyebilirim. Tam 35 sene!
- Rahat ve zamansız tasarımlar yapıyorsunuz. Ama moda son bir yıldır feminenliği dar kalıplar içine sıkıştırdı...
Ben bunu kendime yapamam! Bazı kadınlar kıyafetler bedenlerini sarmadığı zaman bundan rahatsız oluyorlar. Bu gerçekten çok ilginç. Oysa benim tasarımlarım vücudun kendini ifade etmesini kolaylaştırıyor. Bu rahatlık bilinci, bedene saygı duyuyor.
İstanbul’daki yeni mağaza 1 Nisan’da açılıyor
Donna Karan’ın Türkiye temsilcilerinden Zeynep Ekşioğlu, markanın Türkiye’de bu kadar beğenilmesini, tasarımların modern bir çizgiye sahip olmasına ve günün her saatinde rahatlıkla giyilebilmesine bağlıyor. "DKNY tasarımları, İstanbul gibi bir şehrin benzer temposu içinde aktif bir yaşam sürmeye çalışan herkes için son derece uygun. 1 Nisan’da Teşvikiye’deki yeni mağazamıza taşınıyoruz. Çok daha geniş bu mekanda artık koleksiyonun hemen hemen tüm ürün ve aksesuvarları bulunabilecek."
İlkbahar-yaz koleksiyonunda neler ön planda?
Hareketli ve desenli etekler, vücuda tam oturan ceketlerle birlikte kullanılıyor. İlkbahar akşamları için düşünülen belden kemerli trençkotlar, şifon elbiselerin üzerinde çok şık duruyor. İpek kanaviçeli etekler, belden bağlanan kemerli bluzlar, çift taraflı giyilebilen ve kendinden kemerli ceketler ve brokar takımlar, kollu, yakalı ve fiyonklu bluzlar ile kombine edilmiş. Koleksiyona ağırlığını veren renkler, kırmızı, somon, bej ve siyah.
ALIŞVERİŞ SEPETİ
Tekstil dünyası büyüteç altında
Bu hafta sizlere, modayla yakından ilgili olanların, özellikle de kariyerini tekstil üzerine yapanların ilgisini çekeceğini umduğum bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güler Aras’ın "Türk Tekstil ve Konfeksiyon Sektörünün Rekabet Yeteneği" adlı kitabı bu konuda kaleme alınmış en kapsamlı yayınlardan biri olarak tanımlanıyor. Sektörün dünya ve Türkiye’deki durumunu, sorunlarını ve bu sorunların çözüm alternatiflerini okumak isteyen herkesin çok ilgisini çekeceğini umduğum bir araştırma.
En moda adımlar
Sezonunun en moda ayakkabı ve terlik modellerini bulabileceğiniz, ilham aldığı trendleri yine farklı başlıklar altında toplayan Nine West, Roma dönemini yansıtan sandaletleri, yüksek platform topuklu modelleri, parlak veya yılan derisi açık burunlu ayakkabıları, tasarımları öne çıkaran eskitilmiş metaller, tığ işleri ile dikkat çekiyor. Favori renkler turkuaz, limon yeşili, turuncu, koyu pembe ve kırmızı.
Baharlık şık montlar
"Su Altından Yansımalar" adını taşıyan Mithat Selection yeni sezonu farklı renk ve modeldeki montlarıyla karşılıyor. Deniz ve denizin renklerinden esinlenerek tasarlanan montlar, sportif ve modern kesimleri ile "casual" bir tarza sahip olanlar için ideal. Çift taraflı montlar, jean’ler, kanvas ve koton pantolonlarla rahatlıkla kombinlendiği gibi her renkle de kolay uyum sağlıyor.