İTKİB’in 15’incisi gerçekleştirilen Genç Tasarımcılar Yarışması’nın birincisi, Mehmet Işık’ın "Kukla" temalı koleksiyonu oldu.
Altı parçalık koleksiyonunda kuklalara bedenlerde yeniden can veren Işık, onların renksiz ve dramatik yaşamlarını "beyaz" renkte, kırmalar, tahta menteşeler ve ellerden sarkan iplerle ifade ediyor.
Her tasarımın bir hikayesi vardır... Somut... Soyut... Gerçeğe dönüşür, farklı yorumlarla bedenlerde yeniden hayat bulur. İşte renklerle değil, detaylarla renklenen "kukla"ların dramatik dünyalarına konuk oluyoruz şimdi de...
Bizi bu dünyanın içinde kimi zaman hüzünlü, kimi zamansa şaşırtıcı bir yolculuğa çıkaran isim ise, henüz çok genç bir yetenek, tasarımcı Mehmet Işık... 23 yaşında. Uzun süredir kurduğu düşlerin gerçeğe dönüştüğüne hálá inanamıyor. Onun için ani, beklenmedik ve çok da mutluluk veren bir derece bu. Çünkü yarışmaya sadece bir haftada hazırlanmış, dosya teslimine kadar hiç uyumamış. Finale kalana, kıyafetleri dikilene kadar kendi deyimiyle hep "son"larda kalmış. Finale kaldığında adı en son açıklanmış, mülakata en son girmiş, kıyafetleri en son dikilmiş.
Duygusal, içine kapanık, bazen duygularını ve tasarımlarını ifade etmekte zorlanıyor... Önümüzdeki yıl İtalya’ya giderek, daha önceleri hayal ettiği ama bir türlü gerçekleştirmediği eğitimi alacak. Gelecekte ise hedefi, elbette kendi markasını yaratmak. Bunun kolay olmadığını, daha önünde uzun yıllar olduğunu biliyor. Mimar Sinan Üniversitesi Hazır Giyim ve Konfeksiyon Bölümü’nü bitirdikten sonra, Vakko ve Hakan Yıldırım’ın yanında staj yapan Işık, özellikle Yıldırım’ın yanında tasarım adına çok şeyler öğrendiğinin altını çiziyor: "Evet, eğitim çok önemli ama eğer yaratıcılığınız yoksa istediğiniz kadar eğitim görün, adınızı bir yerlere yazdıramazsınız."
Onu en çok filmler etkiliyor
Bir hafta kala yarışmaya katılmaya karar veren Mehmet Işık, temanın hareket olduğunu öğrenince, kısa zaman önce izlediği "İpler" filminden yola çıkmış. Biraz İnternet’te araştırma yaptıktan sonra, İlkay Uluköklü’nün Kukla Yaşamlar adlı şiirinden etkilenerek bir koleksiyon hazırlamış.
Detayların öne çıktığı koleksiyonda, özel olarak marangozlara yaptırdığı ve kuklaları ifade eden tahta düğmeler, eklem yerlerini vurgulamak için kullandığı menteşeler ve ütüyle yapılan kırmalar dikkat çekiyor: "Kuklaların aslında görünmeyen, dramatik yüzlerini işlemek istedim. Aslında çok renkli ve eğlenceli olmayan hayatlarını yansıtıyor bu kıyafetler. Aralarında iki tasarım var ki, biraz hacimli; onlar da biraz hayatlarının eğlenceli taraflarına dokunuyor.
Renk olarak sadece beyazı kullanan Işık, bu rengin hareket edebilen cansız bir varlığı en iyi yansıtan renk olduğuna inanıyor: "Kukla cansız bir varlık. Ama başkası sayesinde de olsa, hareket ediyor. Hareket edilmese siyah, canlı olsa renkli yapardım. İkisinin ortasında durduğu için tüm koleksiyonda beyaz kullandım."
"Tema seçimim doğruydu"
Birinci olmasının nedenini öncelikle seçtiği temaya bağlıyor. İlk 30 kişi arasına girene kadar tam ne hissettiğini anlamamış Işık. Ancak tüm finalistlerle bir araya gelince ve aylarca hazırlanan adayları görünce korkmuş:
"Aralarında en iddiasız, en hırslı olmayanlardan biri bendim. Herkese yardım ediyor, kendi işimi sona bırakıyordum. Son dakikaya, kıyafetlerin tamamını bir arada görene kadar kendimle ilgili hiçbir şey düşünmedim. Ne zamanki hepsini bir arada gördüm. O zaman yaptıklarımı çok beğendim. Birinci olduğumu öğrenince şok oldum."
ALIŞVERİŞ SEPETİ
Zeki, 2006 yazı için hazırladığı birbirinden çarpıcı modellerle hem modayı yakından izliyor, hem de plajlarda görsel bir zenginlik yaratıyor. Tasarımın ön plana çıktığı ve detayların yoğun olarak hissedildiği modellerde, süslemeler, el işlemeleri, brode nakışlar, swarovski taşlar dikkat çekiyor. Puantiyeyi de kullanan Zeki, üçgen, altı ipli bikinilerinde kullandığı bu desenle daha dinamik bir görüntü yakalıyor.