Paylaş
Yok daha neler... O tribüne döner bıçaklarını, satırları, silahları medya mı sokuyor? Medya mı onlara "Kavga edin, ortalığı kan gölüne çevirin" diyor.
Bir başka program... Bu sefer de, anlı şanlı bir kulübümüzün yöneticisi takımının kötü oyununu, puan kaybına mazereti hemen buluyor; "Medya işi bu hale getirdi. Gerilimi artırıyor." Oh ne ala... Suçlu bulundu, puan kayıpları da kötü futbol da medyadan kaynaklanıyor.
Beyler... Sizin hiç mi suçunuz yok? O tribünde rant için birbirlerine kıyasıya girenlere, bedava biletleri medya mı dağıtıyor? Hiçbir kariyeri olmayan, stajını yapmak için bu ülkeye gelen, oyunu okumakta zorlanan, sadece alacağı milyonlarca doları düşenen sıradan teknik direktörleri takımların başına medya mı getiriyor? Ama yöneticilerimiz için en kolay mazeret medya. Ne diyelim, canları sağolsun.
Söz yöneticilerden açılmışken, gelin biraz ne yaptıklarına bakalım... Sözünü ettiğimiz kişilerin büyük bölümü başarılı işadamı. Hepsi bu noktalara işin kurallarıyla oynayarak ve de çok çalışarak gelmişlerdir. Buna bir diyeceğimiz yok. Ama söz konusu kulüp yönetimi olunca işin rengi değişiyor. Sorarım size, bu başarılı işadamları acaba kulüpleri yönettikleri şekilde kendi şirketlerini de yönetiyorlar mı? Cevabımız, tabii ki hayır. Orada ne yapıyorlar, işin doğrusunu uygulayıp, direksiyonu profesyonellere bırakıyorlar. Ama kulüplerde direksiyon beylerin elinde.
Profesyonel işi
Şöyle bir Avrupa'nın önde gelen ve başarılı kulüplerine bakalım... Söz konusu kulüplerin başkan ve yöneticilerini yılda kaç kez televizyon ve gazetelerde görürsünüz. Transfer çalışmalarında yöneticilerin hiç ön plana çıkıp transferi bitirdiğine rastladınız mı? Oralarda bu işleri kulüplerin profesyonel menajerleri ve yöneticileri yaparlar. Seçilmiş yöneticilerin görevi sadece bu kişileri denetlemek ve gerektiğinde hesap sormaktır. Tıpkı şirketlerde olduğu gibi. Ama bizde sapla saman birbirine karıştırıldığı için kendi işinde doğruyu yapan sayın yönetici, kulüp yönetiminde nedense başka bir role bürünüyor. Çünkü burada uğranacak zararın pek bir önemi yoktur. Çok çok başarısızlıkta taraftar bağırır, ama iş mali kongreye gelince parmaklar kalkıp iner, sorun çözülür.
Ne diyelim, böyle başa böyle traş. Biz daha çok futboldaki istikrarsızlığımızı tartışırız. Yıllardan beri gelip giden teknik adamların yeterliliklerini masaya yatırırız. Ama inanın ki, değişen hiçbir şey olmaz. Medya bunları yazar, yanlışlıkları eleştirir, ama yönetici beyler kendilerini göstermeye devam ederler. Onlar için nasıl olsa bir suçlu vardır; o da medyadır. Bilmem anlatabildim mi...
Paylaş