Paylaş
Rusya, genç ve fizikli oyunculardan kurulu dinamik, savaşçı bir takım. Onları yenmek için en az onlar kadar fizik mücadele vermek ve oyunun tüm bölümlerini aynı ciddiyetle oynamak gerekir. İşte biz, zaman zaman çok iyi şeyler yaptığımız halde, istikrar sorununu çözemediğimiz için Rusya'ya karşısında salondan yenik ayrıldık.
Türk Milli Takımı'nın başarılı olabilmesi için öncelikle iyi savunma yapması, sonra da dün zaman zaman sergilediği gibi etkili hızlı hücumlar organize etmesi gerekiyor. Ancak, bunun temel şartı da ribaunt alabilmek. İşte ribaunt alamayınca, ne hızlı hücum düzenlenebiliyor, ne de istediğimiz tempo yakalanıyor. Savunma için genelde çok eleştiri getirmeyeceğim. İyi-kötü mücadele ediliyor. Ama hücumdaki sorunlar İsveç'te de çözülmezse işimiz zor. Öncelikle şut yüzdesi mutlaka arttırılmalı. Bir başka önemli nokta da, hücuma geç başlamamız. Ayrıca, pas yüzdemiz ve hareketliliğimiz de az olunca skor sıkıntısı hemen kendini gösteriyor.
Ribantsuz olmuyor
Tüm bunlara en büyük hastalığımız olan maçı kurtarma bireyselliği de eklenince, iş içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Eksiklerimizi sıralarsak... Oyun kurucu bölgesinde yeni düzenlemeler yapmamız şart. Ribaunt etkinliğimiz artmalı, skorerler mutlaka devreye girip, ilk yarıdaki gibi birbirleri ile daha çok yardımlaşmalı. Ama, ribaunt alınmazsa bunların hiçbirisi olmaz.
Rusya maçı belki de tüm bu sorunların erken yaşanması bakımından iyi bir gösterge olmuştur. Umarız bu maçtan gereken dersler çıkarılır. Maçın içinde zaman zaman yaşanan o yardımlaşma ve dayanışma duygusu karşılaşmaların geneline yayılarak, 12 Dev Adam'ın bir takım olduğu akıllara gelir. Yoksa yine hayal kırıklığı ile evimize döneriz.
Paylaş