İlk maç sendromu

ÖNEMLİ şampiyonaların en zor maçları hiç kuşkusuz ilk karşılaşmalardır. Hele bir de, işler istediğiniz gibi gitmezse, sıkıntı üstüne sıkıntı çekersiniz. İşte dün Ukrayna karşısında 12 Dev Adamımız, ilk maç sendromunu fazlasıyla yaşadı.

Aydın Örs, oyun planını iyi savunma üzerine kurmuş ve hızlı hücumlarla rakibi bitirmeyi planlamıştı. Örs'ün dediği gibi, Türkiye ile Ukrayna arasında belli bir kalite ve klas farkı vardı. Bu farkı da gösterebilmemiz için sahada mücadele etmemiz gerekiyordu. Ama ilk periyotta o mücadeleden eser bile yoktu. Savunmada mücadele olmayınca, hücum organizasyonu da bir türlü yerli yerine oturmadı. İsabetsiz dış atışlar birbirini kovalarken, Ukrayna ribauntlardan aldığı toplarla, bizi kendi silahımız olan hızlı hücumlarla vurmaya başladı.

Moral ve inanç faktörü

Bereket versin, deneyimli oyuncularımız, özellikle Mehmet Okur ve Mirsad Türkcan farkın açılmasına izin vermediler. Son derece düşük yüzde ile şut attığımız ve savunmasızlığımız, yediğimiz 42 sayı ile belgelenen ilk yarıdan sonra savaşmak gerektiği bütün kafalara iyice girmişti.

Ömer, Haluk ve Ender bu kimlikleri ile takımı ateşleyince, sadece 10 sayıya izin verdiğimiz 3. periyodu önde bitirmeyi başardık. Moral ve inanç faktörü devreye girince, basketbolcularımız dev adamlıklarını hatırladılar. Baştan beri iyi oynayan Mehmet Okur ve Mirsad'a, savunma kimlikleri ile destek veren Ömer, Haluk ve Ender'e önce İbrahim, sonra da Hidayet katılınca, Ukrayna'nın teslim olmaktan başka çaresi kalmadı. Ancak, bu ilk maç bize önemli bir işaret vermiş olmalı. Böyle önemli turnuvalarda bu kadar düşük yüzde ile şut atarsan her zaman böyle şanslı olamazsın.

Yunanistan çok farklı

Dün bizi ilk yarıda bugün oynayacağımız Yunanistan yakalasaydı, inanın, iş çok farklı olabilirdi. Öyle sanıyorum ki, ilk maç sendromunu çabuk atlattık ve ileriye daha güvenle bakmaya başladık. Bugün oyunun son bölümündeki gibi oynarsak, işimiz daha kolay olur. Bizden hatırlatması.
Yazarın Tüm Yazıları