İlk kez katıldığımız Dünya Basketbol Şampiyonası'na galibiyetle başlamak istiyorduk, ama olmadı.
Şimdiye dek hep söylüyorduk, ‘‘Kazanmak için mücadele etmek ve sonuna kadar kavga etmek gerekir’’ diyorduk. Ancak Porto Riko karşısında ilk yarıda öyle yumuşak bir savunma yaptık ki, şaşırmamak elde değil. Özellikle iki uzunumuzdan verim alamamamız, hücum organizasyonumuzu da bir türlü istediğimiz düzeye çekememize neden oldu. Aydın Örs, maç öncesi planını geriye iyi koşup, içeriden sayı üretmek üzerine kurmuştu. Bunun için de, iyi mücadele edilmesi esastı. Ama biz o beklediğimiz mücadeleyi bir türlü veremedik. Veremediğimiz gibi, rakibin 40 yaşındaki silahı Ortiz'i de bir türlü durduramadık. Hücumda silahlarımızı devreye sokamazken, savunmayı da istediğimiz sertliğe çekemedik. Buna karşın maçtan kopmadık. İlk yarıyı bir şans topuyla 4 sayı yenik kapamamıza rağmen maçtan umutluyduk.
DENEYİM FAKTÖRÜ
İkinci yarıda Kaya sahaya sürülünce, Mirsad ile birlikte savunma direncimiz arttı. Ama hücumda arzuladığımız tempoyu bir türlü yakalayamamamız skorumuzun kısır kalmasına neden oldu. Hidayet ve Mirsad skor bulunca, sertleşen savunmamızla son çeyrekte rakibi yakalayıp, öne bile geçtik. Ancak buralarda deneyim çok önemli. İlk kez katıldığımız Dünya Şampiyonası'nda son çeyrekte bu deneyimsizlik önümüze öyle bir fatura çıkardı ki, saç baş yolmamak elde değil. Tam maçı aldık götürdük derken, hiç yapılmayacak hatalar yaptık. Sinirlerimizi kontrol edemedik, elimizdeki topları da kaybedince, üç uzununu da yitirmiş Porto Riko karşısında sahayı boynumuz önde terkettik.
Ancak bu yenilgi hiçbir şeyin değil. Önümüzde uzun bir turnuva var. Eğer maçın sonunda yaptığımız hataları tekrarlamazsak, bunun telafisi var. Bunun için de dünkü yanlışlardan ders alıp, ileriye güvenle bakmamız gerek.