BAŞARIYA giden yolun ilk adımı beyinde atılır. Olimpiyat gibi önemli ve zorlu bir organizasyonda, şampiyonluk gibi herkesin rüyasını süsleyen bir hedefe ulaşacaksanız, öncelikle kendinizi buna hazırlamanız gerekli.
Bunun en açık örneğini Nurcan Taylan’ın dünya ve olimpiyat rekorlarını parça parça ederek ülkemize getirdiği ilk altın madalyada gördük.
Nurcan öylesine kararlı, öylesine inançlıydı ki, daha yarışmaya başlamadan önce, ‘En büyük benim.Altın benim olacak’ diye konuşarak zaferinin ilk sinyallerini veriyordu. Her başarılı kaldırıştan sonra da ‘İşte bu kadar’ diye haykırması, konsantrasyonunun büyüklüğünü gösteriyordu.
Ufacık tefecik bir kızın kendi kilosunun tam 4 katı fazla bir ağırlığı omuzlaması ve birden bire dünyanın vitrinine oturması gerçekten önemli ve tarihi bir olay. 3 dünya 5 olimpiyat rekoru kırarak Türk spor tarihinin ilk altın madalyalı kızı olması da Nurcan’ın bu zaferinin değerini bir kat daha artırıyor.
Nurcan, nasıl hazırlandı?
Bize Atina’da büyük bir gurur yaşatan ve oyunların ilk gününde tüm Türk kafilesine büyük moral getiren bu büyük zafer, elbette birden bire ortaya çıkmadı. Uzun bir emeğin ödülü olan bu tarihi altın madalyanın gerisinde neler var? Nurcan, kendisini bu zafere nasıl şartlandırdı, nasıl hazırlandı? Eminim hepiniz bu soruların cevabını arıyorsunuzdur?
Zaferlerin önce beyinde kazanıldığı gerçeğinin üstünü daha önce vurgulamıştık. Nurcan’ın altın madalyayı kazandıktan sonra kendisini teknik olarak bu noktaya getiren antrenörleri ile birlikte kafilemizin mentörü Turgay Biçer’e de sevinçle sarıldığını görünce kafamızdaki soruların bir çoğu cevap buldu. Turgay Biçer ismi sporla yakından ilgilenenler için pek yabancı değil. Galatasaray’ın UEFA şampiyonluğu kazınıp Türkiye’de kupalara ambargo koyduğu dönemde takımın mentörü o. 12 Dev Adam’ın Avrupa ikinciliğine ulaştığında bu görevde yine aynı isim var. Ve Nurcan Taylan’ı bu büyük motivasyona ulaştıran yine Turgay Biçer.
Pek ön plana çıkmayı sevmeyen, mütevazı ama işini son derece iyi yapan bu bilim adamına başarının sırrını sorduğumda gülümseyerek ‘Bilimin dediğini yaptık’ cevabını verdi. Biraz detay anlatmasını istediğimde ise, ‘Nurcan’a önce zaferlerin beyinde kazanıldığını ve her şeyin buradan başladığını öğrettik’ cevabı geldi. Belli ki, Turgay hoca fazla sır vermek istemiyordu. Ama ısrarlarımı kıramayınca uzun süren hazırlık dönemini şöyle anlattı:
Turgay Biçer faktörü
‘Öncelikle nasıl konsantrasyon sağlayacağını gösterdik. Beyninin bir noktaya odaklaması, gerektiğinde boşaltabilmesini öğrettik. Bu süreçte sürekli değişik ve insanın beynini rahatlatan müzikler dinlettik. Konsantrasyon sağlarken kuş sesleri, dalga sesleri arasında bunu gerçekleştirmesini istedik. Uzunca süreler meditasyon yaptık. Tüm bu yöntemler bilimin sporun hizmetine sunduğu yollar. Biz bunları kullandık. Tabii, burada Nurcan’ın bunu arzulaması ve bu yöntemleri isteyerek kullanması da çok önemliydi. İnanın o hepimizden fazla gayret gösterdi ve bileğinin hakkıyla kazandı.’
Turgay Biçer’i dinledikten sonra sporda bilimin ve ekip çalışmasının ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladım. Antrenörleri, mentörü* ve diğer görevliler ile uyumlu bir çalışma ortamı sağlayıp, bilimsel metodlarla başarı ile kucaklaşan Nurcan, sanırım bazılarına da örnek ve ders olmuştur.
Örnek şampiyon Halil
Bu arada Halil Mutlu büyük bir şampiyonluk örneği vererek 3. olimpiyat madalyası alarak gerçek bir sporcunun ne olduğunu herkese gösterdi. Gençlere örnek olan Halil’in hırsı ve motivasyonu bir başka örnek sporculuk modeliydi.
* Mentör: Bir anlamda spor psikoloğu. Sporcunun, konsantre olmasını, hedefe doğru biçimde yönlenemesini zihinsel olarak rahatlamaya ve yarışmaya hazırlanmasına yardımcı olan görevli.