Paylaş
Abartıyor diyebilirsiniz, ama elimde bütün görsel belgeleri var ve bunu Hürriyet’in internet sitesine koyacağım.
“Haksızlığa uğrayan yuvalama şampiyonu kim” diye sorarsanız, o benim...
* * *
Olay aynen şöyle cereyan etti.
Hürriyet Şehir Buluşmaları çerçevesinde gittiğimiz Gaziantep’teki son günümüzde, öğle yemeğinden sonra geleneksel Yuvalama Şampiyonası düzenlendi.
Yuvalama bildiğiniz bir tür Gaziantep mantısı...
Ama nohut kadar küçük toplar halinde yapılıyor.
* * *
Üçer kişilik 4 takıma ayrıldık.
Benim başkanı olduğum takımda Hürriyet yazarları Vahap Munyar ve Melike Karakartal vardı.
* * *
Önümüze hazırlanmış hamur ve boş bir çukur kâse ve zeytinyağı kondu.
Herkes önündeki hamurdan nohut kadar küçük yuvalama yapacak ve kâseye koyacaktı.
En kısa süre içinde kim hamurun tamamını bitirir ve en fazla sayıda yuvalama yaparsa o takım şampiyon olacaktı.
* * *
Yarış başladı, dördüncü dakikanın sonunda önümüzdeki hamurlar bitmiş ve kâse yuvalama taneleriyle dolmuştu.
Hakemler doğal olarak bizi şampiyon ilan etti ve ben de şampiyonluk kupası olan bir tepsi baklavayı şehrin Belediye Başkanı Fatma Şahin’in elinden almak üzere sahneye çıktım.
Ne olduysa ondan sonra oldu...
KUMPASI KURANLARIN BİLMEDİĞİ KAYITLAR
ESKİ bakan, yeni Belediye Başkanı küçük bir konuşma ile tepsiyi bana verdi ve ben de arkadaşlarıma dönerek, “Hurra hurra” diye bağırmaya başladım.
İşte tam o an arkamdan gelen biri elimdeki baklava tepsisini çekip aldı ve bağırmaya başladı:
“Sahtekârlar, şampiyonluk hakkı bizim...”
Ortalık bir anda karıştı ve yarışma masasının öteki ucundan “sevinç çığlıkları” gelmeye başladı.
Salondaki bütün kameralar, en uçta dördüncü ekibin bulunduğu tarafa döndü...
Gerçekten önlerindeki kâseler ağzına kadar doluydu...
Kâsedeki yuvalama topları ceviz büyüklüğündeydi ve bu yarışma şartnamesine kesinlikle aykırıydı.
Şampiyonluk kupası olan baklava tepsimizi çalarak, şampiyonluk çığlığı atmaya başlayan, TÜRSAB Genel Başkanı Başaran Ulusoy’un başkanlığını yaptığı ve Hürriyet Yayın Direktörü Fikret Ercan’ın yer aldığı takımın bilmediği bir şey vardı.
Devamı azzz sonra...
ÜÇKÂĞITÇI EKİBİN AKLINA GELMEYEN ŞEY
BU olay olduğu sırada Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’in yanındakine söylediği şu cümle kulağıma çalındı:
“Şampiyonluk baklavasına bile sahip çıkamayan bir adama, 20 yıl boyunca Hürriyet gibi bir gazetenin yönetimi nasıl emanet edilir?”
O an elimden alınan şampiyonluk kupası bile aklımdan gitti. Hiçbir şey bu laf kadar koyamazdı bana...
Ama Sedat’ın da, öteki ekibin de hiç düşünmediği bir şey vardı.
Öteki ekibin başında, ayıptır söylemesi Ertuğrul Özkök gibi bir kurt vardı ve o yalnız kurt, güvendiği bir kişiye, yarışmayı baştan sona görüntülü kayda aldırmıştı.
Ekip biraz sonra havaalanına doğru hareket ettiğinde, bu görüntüler Başaran Ulusoy, Fikret Ercan ve müttefikleri Sedat Ergin’in önüne konmuştu.
Kayıtlarda, Fikret Ercan’ın yarışma sırasında, önündeki hamur topunu masanın altına koyduğu ve sanki bitmiş gibi davrandığı açıkça görülüyordu.
Uçak İstanbul’a havalanırken, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, kameralara hayatının itirafını yapıyordu:
“Ekibime güvenmiştim ama masa altı işi yapmışlar...”
Şampiyonluk tepsisi onu hak edene iade edilmiş, büyük bir kumpas çökertilmişti.
NOT: Hürriyet’in Gaziantep gezisi işte böyle dostça, eğlenceli ve keyifli bir havada geçti. Hepimiz bu harika şehirden çok güzel ve umutlu bir biçimde ayrıldık.
2 ‘G’Lİ ŞEHİR
GAZİANTEP yemeklerini bana ilk tanıtan insan Mehmet Barlas oldu.Bir gün beni Kadıköy civarında açılan bir Gaziantep restoranına götürmüştü ama ben pek iyi anlamamıştım. Gaziantep mutfağının ne olduğunu geçen hafta “Emine Göğüş Mutfak Müzesi”nde anladım. Şehir bu yıl UNESCO tarafından “Gastronomi şehri” ilan edildi ya... Adı “Gazi” olan şehir, San Sebastian gibi bir de gastronomi şehri oldu. Gerçekten hak ediyor.Selam olsun size Gaziantep’in harika şefleri...
48 SAAT İZMİR DUYGUSUNU YAŞATAN AKP’Lİ BAŞKAN
BULUŞMAYA katılan bütün Hürriyet ekibinin ortak görüşü şu.
Belediye Başkanı Fatma Şahin harika bir insan. Enerjisi, hoşgörüsü, vizyonu, şehrini anlatması, kendine güveni ve performansı ile hepimizi çok etkiledi.
Onu ancak abartılmış duygularla anlatabilirim, çünkü hak ediyor.
‘GAZİANTEP’İN ORTASINA KANAL AÇACAĞIM’
ONUN da bir mega projesi var. Gaziantep’i bir kanallar şehri yapmak istiyor. Eski stadyum yıkılacakmış ve onun yerine kanalın geçtiği bir şehir meydanı yapılacakmış. “Bunun için Eskişehir’e gidip Yılmaz (Büyükerşen) Hoca’yı dinleyeceğim” diyor. Böylesine komplekssiz bir insan...
ÜÇ METRELİK BAKLAVA YUFKASI KAÇ GRAMDIR
GAZİANTEP sıcak ve samimi insanlar ülkesi...
Orada tanıdığım en candaş insanlardan biri de Çağdaş İmam Baklava şirketinin yeni nesil yöneticisi Burhan Çağdaş...
Bize tarihi bir han içindeki baklava üretim merkezini gezdirdi.
Babası üstünde önlük hâlâ işin başında.
Baklava yufkalarının her katı elle açılıyor.
Beyaz önlüklerle çalışan gencecik çocuklar bu konuda uzmanlaşmış.
Bir kat baklava yufkası 70 santime 3 metre oluyor.
O katar ince açılıyor ki, arkasına elinizi koyduğunuz zaman önden rahatlıkla görünüyor.
Böyle bir kat yufkanın ağırlığı sadece 70 gram.
Gaziantep’in bütün öteki harika baklavacılarına da buradan kocaman bir merhaba...
Hepiniz harikasınız.
ZARAR ETMEYEN TEK HAYVANAT BAHÇESİ
ŞEHİRDE beni en şaşırtan yerlerden biri hayvanat bahçesi oldu. Tam 1 milyon 300 bin metrekare alan üzerine kurulu “Zoo” gerçekten evrensel bir boyutta ve kalitede.
Aklınıza gelebilecek her hayvan var.
Ama en ilginç yer, hayvanların açıkça gezdiği “Safari Park” bölümü...
Binlerce hayvan yan yana, iç içe birlikte yaşıyor. İnanın bir çizgi film gibi...
Develer, her tür geyik ve karaca, lamalar, atlar, tavuklar, deve kuşları bana Disney’in yeni filmi “Zootopia”yı hatırlattı.
Hayvanat bahçesine giriş sadece 2 lira...
Her şey buna dahil.
Geçen yıl 3 milyon kişi gezmiş.
Ve hayvanat bahçesi zarar etmiyor.
Başındaki müdürün hayvanlarla kurduğu iletişim, sıcaklığı ve samimiyeti hepimizi çok etkiledi.
Türkiye’nin neresinde olursanız olun, çocuğunuzu alın gidin derim. Hayal kırıklığına uğramazsınız.
BÜYÜK BİR KADININ ARKASINDAKİ ERKEK
GAZİANTEP’te kaldığımız 2 gün boyunca başkan hep bizimle birlikteydi.
Gözüm hep yanındaki sessiz erkeğe takıldı.
Sakin, insana güven veren, hoşgörülü ve bilgili bir insandı.
Belediye Başkanı Fatma Şahin’in eşi İzzet Şahin... Gerektiğinde mutfağa giren, ütü yapan bir erkek. Aynı zamanda Fatma Şahin’in en büyük danışmanı...
Size saygım sonsuz İzzet Bey...
ÜÇ MİNARELİ CAMİNİN SIRRI
ŞEHİRDE yeni yapılan camilerden birinin 3 minareli olması bizim gibi, şehri ziyarete geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dikkatini çekmiş ve sormuş:
“Neden 3 minare...”
Fatma Şahin’in cevabı şu: “Efendim aslında 2 minareli yapıldı. Ama bir perspektif hatasından dolayı nereden baksanız tek minareli görünüyordu. İkinci minaresi görünsün diye üçüncüsü yapıldı.”
SON SÖZ
Teşekkürler Gaziantep. Üç gün boyunca biz Hürriyetçilere gösterdiğiniz misafirperverlik, verdiğiniz dostluk ve özellikle ortaya çıkardığınız bu canlı, cıvıl cıvıl şehir için teşekkürler. Bu ülkede Gaziantep varsa umut da var demektir.
Paylaş