Yılmaz İsrail'e gidiyor

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Başbakan Mesut Yılmaz'ın eylül ayı programında önemli bir dış gezi var. Yılmaz İsrail'e gidiyor.

Bu, dört yıl içinde Türkiye'den İsrail'e üst düzeyde dördüncü ziyaret olacak.

DÖRDÜNCÜ ZİYARET

Daha önce Çiller Başbakan olarak, Demirel de Cumhurbaşkanı olarak İsrail'e gitmişti.

Ayrıca, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı da İsrail'i ziyaret etmişti.

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler giderek yoğunlaşıyor. Daha önce hava ve deniz alanındaki askeri işbirliği şimdi kara kuvvetlerini de içine alarak genişliyor.

Ama bunlardan daha önemlisi, ekonomik ilişkiler gelişiyor.

Önünüze bir harita alın.

Baltık Denizi'nden Ege Denizi'ne doğru inin.

Şu ülkelerin üzerini çizin.

Macaristan, Romanya, Litvanya, Estonya, Çek Cumhuriyeti, Letonya, Slovakya, Slovenya, Bulgaristan.

Sonra Ortadoğu'ya uzanın.

Orada da İsrail'i işaretleyin.

Buna bir de EFTA ülkelerini ekleyin. Yani İsviçre, Avusturya, İsveç, Norveç, Finlandiya, İzlanda ve Lichechtein.

Önünüze neredeyse Avrupa'ya yakın bir bir kıta çıkar.

Yani tam 19 ülke...

Bütün bunları neden yazıyorum.

SERBEST BÖLGE

Ankara, kısır seçim tartışmaları ile tozu dumana katarken, Türkiye'nin dış ekonomik ilişkileri coğrafyasında çok önemli bir yapılanma oluşuyor.

Bu yeni yapılanma, Avrupa Birliği'ne girme çabalarının dışında Türkiye'nin önünde ne gibi bir perspektif bulunduğunu da gösteriyor.

Türkiye, yukarda adını saydığım ülkeler ile serbest ticaret anlaşması imzaladı.

Bunun sayısal anlamı ise şu:

Avrupa'da saydığım ülkelerin nüfuslarının toplamı 250 milyona yakın.

Bu ülkelerin ortak özelliği ise, hızla yükselen tüketim eğilimlerine sahip olması.

Anlaşmalar yürürlüğe girdikten sonra 5 yıl içinde bu ülkelerle ticaret hacminin 27 milyar dolara çıkması bekleniyor.

Bunun 13 milyar doları ihracat olacak.

Bu ülkelerle şimdiki ticaret hacmimiz 4 milyar dolar.

Demek ki anlaşma öncesine göre 23 milyar dolarlık bir ek ticaret yaratması söz konusu olacak.

Bu rakamları nereden çıkarıyorsun diye sorarsanız, önümde çok çarpıcı bir örnek var.

İsrail ile Serbest Ticaret Anlaşması'nın yürürlüğe girişini takip eden yılda ticaret hacmi yüzde 47, ihracat ise yüzde 58 arttı.

MEYDAN OKUMA

Tabii bunun yanında Avrupa Birliği ile yapılan Gümrük Birliği Anlaşması da unutulmamalı.

Bu coğrafyaya giren ülkelere bakın.

İçlerinde ne İran, ne Irak, ne de Suriye var.

Çoğu gelişmenin belli bir noktasına gelmiş olan ülkeler.

Bu coğrafyaya baktığınız zaman, Türk ekonomisinin meydan okuma gücü daha da çarpıcı şekilde ortaya çıkıyor.

Üstelik bu tür anlaşmalarla yapılan ticaretin yapısal bir özelliği var.

İSTİKRAR OLSAYDI

Oysa bavul ticareti türünden ekonomik ilişki biçimleri, konjonktürel oluyor.

Dolayısıyla konjonktür değişince büyük umutlar bağlanan ticari kanallar kapanabiliyor.

Evet, Türkiye aylardır bitip tükenmek bilmeyen bir seçim tartışması yaşıyor.

Ama bütün bu hengame içinde bile umut verici gelişmeler oluyor.

İşte yapılan anlaşmalar.

İşte önceki gün Meclis'ten geçen Vergi Kanunu...

Demek ki bu istikrarsız siyasi yapı içinde bile önemli işler yapılabiliyormuş.

Bir de siyasi istikrar gelse Türkiye'nin neler yapabileceğini siz düşünün.













Yazarın Tüm Yazıları