‘Yeni Emin Çölaşanlar’ kimlerdir

BİR tarafta Ertuğrul Özkök, Emin Çölaşan, Vural Savaş.

Öteki tarafta Emre Aköz veee...

Sürpriz bir isim: Osman Can...

Pazar günü “Radikal 2” ekindeki  bir yazıda, bu beş ismi yan yana okuyunca kahkahalarla gülmeye başladım.
Tansu hayretle bana bakınca, “Allah’ın sopası yok ki, işte bak böyle çıkıyor” dedim.
Bundan bir yıl önce AK Parti’nin önde gelenlerinden biri şöyle bir şey söylemişti:
“Biz geçmişte bir tek Emin Çölaşan’dan şikâyet ederken, son zamanlarda bakıyorum, bizim kesimde 10-15 Emin Çölaşan türedi...”
Yani insanlara küçültücü lakaplar takan, hakarete varan bir üslupla eleştiren yazarları kastediyordu.
* * *
Geçen pazar günkü “Radikal 2”deki yazının başlığı şöyle:
“Militan demokrasinin yeni militanları”.
Yazıyı yazan kişi Orhan Gazi Ertekin.
Kendisi yargıçmış ve “Demokrat Yargı Derneği” eşbaşkanıymış.
Bu dernek, hükümete hep muhalif bir çizgide duran “YARSAV”ın ideolojik karşıtı olarak kurulmuş.
Ama, hâkim ve savcı atamaları ve özellikle de Nedim Şener’le, Ahmet Şık’ın tutuklanmalarından sonra daha mesafeli bir tutum almaya başladılar.
Bu eleştirel tavırları nedeniyle Sabah Gazetesi yazarı Emre Aköz ve Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can’ın tepkisini çekmişler.
Asıl kavga, Ertekin’in, Ahmet Şık’ın kitabı hakkındaki o acayip mahkeme kararını “24 Mart Muhtırası” olarak nitelemesiyle çıkmış.
Doğrusu güzel bir niteleme.
Sivil vesayet tartışmasının geldiği noktayı göstermesi bakımından da çok çarpıcı.
Zaten yazının genel mantığına da katılmamak mümkün değil.
* * *
Yalnız bir sorun var.
“Eski dostlar” kendi aralarında güzel güzel tartışırken, bizleri de bir güzel harcamışlar.
Orhan Gazi Ertekin, Emre Aköz ve Osman Can gibi kişileri nitelemek için hangi “harikulade” benzetmeyi bulmuş biliyor musunuz?
“Yeni Ertuğrul Özkök”, “Yeni Emin Çölaşan” ve “Yeni Vural Savaş...”
Peki; “Yeni Ertuğrul Özkök” ve “Yeni Emin Çölaşanlar” kim?
Emre Aköz ve Osman Can.
İşte yazının bu noktasında koptum. Kahkahalarla gülerken az daha koltuktan düşüyordum.
Kendi halime değil, ötekilerinkine gülüyorum.
“Yeni Demokrat arkadaş” benim için şöyle demiş, böyle demiş umurumda değil.
Hayatını her gün benim üzerime yazı yazarak, hakaret ederek idame ettiren sayısını bilmediğim kadar çok tembel ve fikirsiz yazar var ki.
Bir eksik, bir fazla hiç koymaz... “Arkadaş sen de sıraya geç” der, giderim.
Ayrıca “Yeni Ertuğrul Özkök” lafı bana uyar. Ben zaten her sabah “Yeni bir Ertuğrul Özkök” olarak uyanıyorum.
Ama siz Emin Çölaşan’ın düştüğü hali görüyor musunuz?
Sen otur benim üzerime iki kitap yaz, ne “liboşluğumu”, ne “yalakalığımı”, “AK Parti yandaşlığımı”, “cambazlığımı”, “dönekliğimi” bırak, sonra adamın biri çıksın, senin isminle benimkini aynı haneye yazsın.
İyi mi...
Diyorum, benim katiyen umurumda değil; cevabı Emin Çölaşan vermeli.
Tabii, Emre Aköz ve Osman Can’ın durumunu da merak etmiyor değilim.
“Yeni Emin Çölaşan” etiketini hakaret olarak mı algılıyorlar, yoksa “Yüksek bir gazetecilik payesi” olarak mı...
* * *
Bu “dâhiyane” ve “zekâlar üstü” benzetmeyi bulan “yeni demokrat arkadaşa” gelince...
“Yazan utansın” diyeceğim, ama “utanmak” çok ağır bir fiil. .
Adımızı ve soyadımızı “hakaret sıfatına” dönüştüren “yeni demokratlar” için bile ağır bir fiil..
O nedenle, ille de “utanması gereken” birini arayacaksam;  müstehzi bir ifadeyle, “Kader utansın” deyip geçeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları