Tabii ki sohbet konumuz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, 12 Eylül askeri harekátını yapanların yargılanması için başlattığı girişimlerdi.
* * *
"92 yaşıma geldim. Artık fazladan yaşıyorum" diyerek başladı ve şöyle devam etti:
"12 Eylül döneminin sorumlularının yargılanması konusunu sık sık gündeme getiriyorlar. Beni yargılamak isteyenlere, memleketin o günkü halini hatırlatmak isterim. Günde 20-25 kişi öldürülüyordu. Kars’ın otobüsü Erzurum’dan, Erzurum’unki Tunceli’den geçemiyordu. Mahalleler bölünmüştü. Polis birçok mahalleye giremiyordu. Yani biz durup dururken mi bu işe girdik."
Evren, yargılamanın hukuki bazı ayrıntılarına da değindi:
"Beni yargılatmak isteyenlere şunu da hatırlatmak isterim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İç Hizmet Kanunu’nda madde var. Bir emir kanunsuzsa, suçsa, sadece emri veren değil, uygulayan da sorumludur. 12 Eylül harekátını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün mensupları uyguladı. Haydi şimdi hepsini yargılayın."
Devam etti:
"Biz o dönemde bir anayasa hazırlattık. 1982 Anayasası’nı halkın oyuna sunduk. Yüzde 92 gibi dünyada az rastlanır bir oy çokluğu ile kabul edildi. Halkın kabul ettiği bu Anayasa’nın geçici maddeleri vardı. Onlar da kabul edildi. Neydi o maddeler? İçlerinde 12 Eylül sorumlularının yargılanamayacağı maddesi de vardı."
Evren konuşmasını, önümüzdeki günlerde epey yankı uyandıracak şu sözleri ile tamamladı:
"Bugün Milliyet Gazetesi’nden bir arkadaşınızla konuştum. Ona da söyledim. Beni yargılamak mı istiyorsunuz? Buyurun gidip halka sorun. Bir referandum yapın. Evren Paşa yargılansın mı diye sorun. Eğer halk ’Evet yargılansın’ derse, milletimin önünde herkese söz veriyorum. Bu işi yargıya bırakmam. İntihar ederim."
Sözlerinde ne kadar samimi olduğu göstermek için olsa gerek bir kere daha tekrarlıyor:
"Evet, açık açık söylüyorum. İntihar ederim. Çünkü bu lekeyle yaşayamam."
* * *
Bu sözler, 12 Eylül’ü yapanları tarafının en tepesinden geliyor. Dün bir de 12 Eylül’ün hedefi olan kişilerden biriyle konuştum.
12 Eylül öncesi MHP’nin önde gelen teorisyenlerinden, daha sonraki yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı yapmış bir siyasetçi, Agah Oktay Güner aradı.
"Gözlerinden öperim kardeşim. Eline sağlık" diye başladı.
"Ben 12 Eylül’den sonra 12 ay hapis yattım. Yani aslına bakarsan 12 Eylül mağduru bir siyasetçiyim. Sana şunu söylemek isterim. Bu yazıdan dolayı seni tebrik ederim. Eğer 12 Eylül öncesinde Ecevit ve Türkeş evet deseydi ve seçime gitseydik, 12 Eylül olmazdı."
Agah OktayGüner, 12 Eylül öncesinde evinin önünde saldırıya uğradı ve silahla yaralandı:
"Omzumdaki mermi hálá duruyor. Çünkü çıkarmaya kalksalar, en küçük kaymada kolum felç olacak. 12 Eylül’den sonra içerde Erbakan’la karşılaştım. Ağlıyordu, ’Bayramın ikinci günü bizi içeri kapattılar’ diyordu. Kendisine, ’Hocam siz bayramın birinci günü dışarı çıkabiliyor muydunuz’ dedim. İnsanlar sokağa çıkamıyordu. O nedenle diyorum ki, evet 12 Eylül’de bizler siyaseten mağdur olduk, ama memleket kurtuldu."
* * *
Biliyorum, birçok yerden bombardımana uğrayacağım.