Unutmayın, asıl önemlisi Erbakan silindi

BÜTÜN gözler, merkez sağ ve solun giden liderlerine çevrildi. Evet Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli gidiyor.

Ama bana göre bundan çok daha önemli bir başka gelişme var.

Necmettin Erbakan da silindi.

EN YORUCU SİYASETÇİ

Yani, Anayasal rejimi zorlayan yaklaşımlarıyla, rejimi tehdit ettiği izlenimi veren dinci söylemiyle son 25 yılda Türkiye'yi epey yoran, hatta bitap düşüren bir siyasi figür, 3 Kasım günü, tam anlamıyla tarihi bir hezimete uğradı.

Belki bazılarımız unutmuş olabilir.

Gelin, Türk toplumuna ağır maliyet ödeten bu siyasetçinin sabıka dosyasını bir kere daha karıştıralım.

‘‘Bize oy vermeyenler patates dinindendir’’ deyip toplumun inanç kimyasını bozmaya tam teşebbüs eden siyasetçi o değil midir?

‘‘İmam hatip okulları Refah Partisi'nin arka bahçesidir’’ diyerek, eğitim sisteminin bahçesine fitili yanmış dinamiti bırakan kimdir?

Şevki Yılmaz gibi provokasyon virtüözlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altına sokmasının tatsız hatıralarını unutabilir miyiz?

Sincan'da laik rejim üzerine kapkara bir çadır kurmaya tevessül eden belediye başkanlarının hamisini nasıl hatırlamayız.

Dini bir rejim için ‘‘Gelecek, ama kanlı mı gelecek yoksa kansız mı gelecek onu bilmiyorum’’ sözlerini siyasi hayatımıza sokup, herkesi birbirine düşüren bir zihniyetin gölgesi 3 Kasım'a kadar Meclis'in çatısı altında değil miydi?

ONLAR GİDİYOR AMA

Evet Çiller gidiyor.

Ama insaf edelim. Arkasında Erbakan'ınki gibi gerginliğin mest izlerini bıraktı mı?

Bu ülkeye, en azından bir Gümrük Birliği'ne geçişi sağlattığını inkár edebilir miyiz?

Mesut Yılmaz'ın şu son bir yıl içinde Avrupa Birilği'ne tam üyelik için yaptıklarını unutabilir miyiz?

Devlet Bahçeli'nin siyasetimize, ‘‘söz’’ denilen şeyin bir anlamının olduğunu öğrettiğini inkár edebilir, siyaset ahlakına getirdiği güzel rötuşları unutabilir miyiz?

Bülent Ecevit'in bu ülkeye getirdiği değerleri hangimiz yok sayabiliriz?

Onlar için söyleyebileceğimiz en kötü şey, ‘‘başarısız’’ oldular olabilir.

Bu özellik de, bütün siyasetçiler için meşru bir durumdur. Dün başarılı olan bugün başarısız olabilir.

Ama Erbakan'ın siyasi müktesebatına baktığımız zaman, o bilanço defterine yazabilecek tek hafifletici neden bulabilir misiniz?

İki gündür gazetelere bakıyorum.

Ecevit, Yılmaz, Çiller ve Bahçeli'nin siyasetten ayrılışı neredeyse havai fişeklerle kutlanıyor.

Ama hiçbir manşette, Erbakan'ın uğradığı tarihi bozgundan tek satır yok.

KONYA'DA BİLE

Oysa o, en güvendiği şehir olan Konya'da, arkasında gölge oyunu yaptığı partinin 70 bin kayıtlı üyesinden bile sadece 40 bininin oyunu alabildi.

48 saattir 28 Şubat üzerine abuk sabuk analiz yapan rövanşistler, nedense aynı olayın en büyük kahramanının siyasetten süpürülmesini görmezden geliyorlar.

Aldığı oya bir bakın...

Yüzde 2'lik bir çekirdek mürit...

Bence 3 Kasım analizi yapılırken, Erbakan'ın uğradığı bu hezimet de dikkatle bir yana yazılmalıdır.

Erbakan'ın arkasında durduğu partinin afişleri hálá şehirlerin duvarlarında duruyor.

Üzerinde türbanlı bir kız ve altında bir yazı:

‘‘Önce sen...’’

Partisi yüzde 2 oy aldı.

Bunun tam aksini söyleyen, yani ‘‘Önce sen’’ demeyen bir başka parti ise yüzde 35'le tek başına iktidar oldu.

AKIL ÇÖZECEK

Ama tarihin tecellisine bakın, türban sorununu bütün hayatı boyunca siyasi manivela gibi kullanan, ‘‘arka bahçesi’’ saydığı eğitim yuvalarında bunu üniforma haline getirmeye uğraşan ve son dakikada bile bu duyarlılığı kaşımaya, hatta kanatmaya uğraşan bu zihniyet değil, onu kaşımayan bir zihniyet bu sorunu çözebilecektir.

Erbakan zihniyeti silindiğine göre, onun siyaset meydanlarına nefer olarak sürdüğü sorunların da artık normal mecralarına dönmesi gerekir.

Onlar cephelerden çekildikleri, üzerlerine giydikleri üniformalar çıkarıldığı zaman görülecek ki, türbanı gerçekten samimi inancı olarak takan genç kızların sorunları daha kolayca ve bu ülkenin hiçbir yeri kaşınmadan, kanatılmadan halledilecektir.

Erbakan dönemi kapandı. Umarım bir daha hiç, ama hiç açılmaz...
Yazarın Tüm Yazıları