Üç kuruş para meselesi

YALÇIN Akdoğan bey kardeşim...

Haberin Devamı

Farkında mısın bilmiyorum ama giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi konuşmaya başladın.

Bak dostça söylüyorum...
Ol-mu-yooor... Oturmuyor...
Onun üslubuna yakışan, seninkine uymuyor...
O nedenle tavsiyem, sen sen ol, kendin gibi konuş...

 

* * *

 

Tamam, anlıyorum...
İç pazara konuşuyorsun.
Tamam... Farkındayım, kulağına hoş gelen, Erdoğan’ınki kadar güzel bir laf bulduğun hissine kapılmışsın.
Önünde bir kürsü, karşında saygılı bir kalabalık, konuşuyorsun.
“Daha 3 kuruş para vermeden, akıl veriyorlar...”
Belli ki, ağzına hoş gelen, kulağına da hoş gelmiş....
Gelmiş de, o lafın ne manaya çekileceği hiç aklına gelmemiş...
Birinin çıkıp sana şunu sorabileceğine hiç ihtimal vermemişsin.

 

* * *

 

Haberin Devamı

“Yahu arkadaş, ‘Daha üç kuruş para vermeden, akıl veriyorlar’ diyorsun...
Diyorsun demeye ama, hiç düşünmüyorsun. Üç kuruş para vermesi beklenen biri varsa, o üç kuruş parayı bekleyen biri de var demektir...”

 

* * *

 

Kimdir arkadaş o vicdanını üç kuruşa satacak adam...
Veya devlet...

 

* * *

 

Arkadaşım, seni bilmem ama, devasa bir mülteci trajedisi üzerine dökülen bu ağır soslu cümleler, benim gözüme üç kuruşluk bir pazarlık gibi görünüyor.

 

* * *

 

Üstelik bana 2002 yılında, hepimizin midesini bulandıran o “at pazarlığı” muhabbetini hatırlattı.

 

 

 Siz de yazıp zarfa koyun ve saklayın

 


EĞER olaylar böyle devam eder, kırmızı çizgilerimizden eser kalmaz da, Suriye sınırımızda bir Kürt koridoru kurulursa...
10 yıl sonra genç Türkler bu olaya nasıl bakacaklar?
-BİRİNCİ İHTİMAL: Sünni Araplarla aramızda seküler bir koridor oluştuğu için çok iyi olmuş.
-İKİNCİ İHTİMAL: Sünni Arap kardeşlerimizle ilişkimizi kestiği için çok fena olmuş.
-ÜÇÜNCÜ İHTİMAL: Yarımız birincisine, öteki yarımız ikincisine inanacak.
Benim gibi yapın...
Yazın, bir zarfa koyun, ömrünüz yeterse 10 yıl sonra açarsınız. Yetmezse çocuklarınız, torunlarınız açar ve epey eğlenirler...

 

 

Haberin Devamı

İKİ LİDERİN GÖLGELERİNDEN OKUDUĞUM GÜZEL ŞEYLER

 

BAŞBAKAN Davutoğlu ile Almanya Şansölyesi Merkel’in ortak basın toplantısını dikkatle izledim.
İşte izlenimlerim:
-SEVİNDİM: Toplantı programlanandan uzun geçti.
Anladım ki, bürokratların halledemediklerini, siyasi olarak onlar halletti.
Demek ki yapıcı davrandılar.

 

* * *

 

-ÖNEMLİ GÖRDÜM: Almanya ve Türkiye’nin, insan kaçakçılarına karşı ortak mücadele etme kararını çok önemli ve yararlı buldum.

 

* * *

 

-İNŞALLAH DEDİM: Türk ve Alman kuruluşlarının Suriye sınırında yardım, öteki sınırlarda ise ölümlerin engellenmesi için işbirliği yapma kararı almalarına çok sevindim.
Ancak Patriot birliklerinde çıkan psikolojik sorunları bildiğim için, burası için de “İnşallah” dedim.

 

* * *

 

Haberin Devamı

-ALLAH ALLAH DEDİM: Başbakan Davutoğlu’nun, NATO’yu sadece sınırdaki yardım operasyonları için göreve davet etmesine “Allah Allah” dedim.
Türkiye’nin artık NATO’nun askeri açıdan bir şey yapacağına olan inancı bitti mi diye düşündüm.

 

* * *

 

-AKILLICA BULDUM: Başbakan Davutoğlu’nun Türkiye’yi savunurken, seçime katılma oranının yüksekliğini övmesini çok akıllıca buldum.
Ayrıca, verilen oyların parlamentoda temsil oranının yüksekliğine de atıf yapmasını, “yüzde 10” barajının indirileceğini konusunda bir teminat olarak yorumladım.

 

 

YAHU ÜÇ KİLOMETRE

 


-SUUDİLER, Katarlılar gerekirse Suriye’ye gireceklermiş... Onlar diyor ama şu ana kadar inanan, ciddiye alan kimse görmedim. Adama demezler mi, “Yahu arkadaş anlaş şu Ürdün’le, gir şu Suriye’ye görelim... Bırak Şam’ı vesaire, tek askerin olmadığı çöle üç-beş askerini sok da inanalım...”

 

Haberin Devamı


Şu isimlere bakıyorum ve soruyorum: Nerede bizim ÖSO

 

 

CUMHURİYET gazetesi yazarı Ceyda Karan, Suriye’de çarpışan örgütlerin isimlerini yan yana yazmış.
“El Kaide’nin kolu El Nusra Cephesi, Ahrar, İslam Ordusu, Şam Cephesi, Fetih Ordusu, El Aksa Tugayı, Çeçen, Özbek, Dağıstanlıların Muhacir Ordusu, Sultan Murat, Sultan Muhammed el Fetih, Nurettin Zengi...”
İsimleri ne olduklarını gayet güzel anlatıyor...
İyi de nerede bizim şu ÖSO... “Özgür Suriye Ordusu...”

 

 

DİP NOTU

 


-FARKINDA mısınız, bir hafta içinde dördüncü kahve tarandı. Bunları kim yapıyor, amaçları nedir çok merak ediyorum.

 

 


Yabancı gözüyle Türkiye: Güçlü devlet zayıf halka

 


FRANSIZ l’Express dergisi başyazarı Christian Makarian... Türkiye için şöyle bir tespit yapıyor:
“Güçlü devlet, zayıf halka...”
Evet artık güçlü, hem de haddinden fazla güçlü bir devlete sahibiz.
Ama bu devlet kime karşı güçlü...
Bizlere... Yani vatandaşlarına karşı...
Oysa Özal daha 80’li yıllarda bize ne vaat etmişti?
“Devleti küçülteceğim, vatandaşı büyüteceğim...”
Demek ki son 13 yılda tam tersi olmuş.
Vatandaş küçüldü, devlet izbandutlaştı...

Yazarın Tüm Yazıları