DİNCİ basına bakarsanız "üç beş kendini bilmez çocuk".Yani, üniversite kampusunda "Kuran okuma eylemi" yapmak için 31 Mart tarihini seçmişlerse ne olmuş?
Zaten 31 Mart, Miladi takvime göre 31 Mart değil de 13 Nisan’mış.
Yani 31 Mart günü yapılan eylemi "31 Mart Vakası"na bağlamak yanlışmış.
* * *
Dinci basında tam bir telaş.
Tam bir "suçüstü yakalanmışlık" telaşı.
Olayın vahametini küçültmek için uydurmadık bahane kalmamış.
Neymiş, "üç beş masum genç" üniversite kafeteryasına girip masaları yan yana getirmişler.
Üzerine çıkıp Kuran okumaya başlamışlar.
Tarih ne?
31 Mart...
Bu ülkede ortaokul okumuş hangi vatandaşa "31 Mart deyince aklına ne gelir" diye sorsan, alacağın cevabın ne olacağını bile bile bizi uyutmaya çalışıyorlar.
* * *
Neymiş?
Bu arkadaşlar "31 Mart Vakası’nı anmak değil" HAMAS’a destek için Kuran okuyorlarmış.
Şimdi şu sahneyi gözünüzün önüne getirin.
Birtakım öğrenciler salona dalıyor, masaları birleştiriyor, üzerine çıkıp Kuran okumaya başlıyor.
Ve bu, "HAMAS’a destek için" yapılmış masum bir eylem oluyor.
Bunun için seçtikleri tarih de 31 Mart...
Hayatları türbanın, sakalın, cüppenin sembolizmine tapınmakla geçmiş insanlar, nedense 31 Mart’ın sembolizmini yok sayıyor.
Siz bizi aptal mı sanıyorsunuz?
* * *
Geçen salı günü tam da bunu yazdım.
Dinci basın için, üç beş gencin salona dalıp Kuran okumaya başlaması "masum bir eylem".
Ülkücü için, elinde satırla, odunla öğrencilerin içine dalması "birkaç kendini bilmezin" işi.
Solcu için, üniversite kampusunda insanları konuşturmamak, yuhalamak "sıradan bir eylem".
Bunları alt alta yazdığınız zaman karşınıza yine o malum formül çıkıyor:
"Benim eylemcim iyi, ötekininki kötüdür."
Ben de diyorum ki, Türkiye işte bu kafayla, bu vurdumduymazlık ve siyasi ikiyüzlülükle 12 Eylül’ün kapısına dayandı.
Dinimizde insanlara zorla Kuran okumak diye bir sevap var mı?
Ne oluyoruz, yine "kılıçla imana getirme" dönemi mi açıyoruz?
Unutmayın, her kötülük "üç beş kendini bilmez" diye küçümseyip attığımız eylemlerle başlıyor.
Zorbalık bu eylemlerle iktidara geliyor.
* * *
Terörün kaynağı Kandil’de diyor, yan gelip yatıyoruz.
Üç beş kişiyle başlayan bu eylemleri masum gösterirseniz, bir süre sonra bakarsınız ki, Kandil Dağı kafeteryada şube açmış.
Bir bakarsınız ki, Kandil sadece PKK’lı bölücünün değil, 31 Mart günlerinde insanlara Kuran okumaya kalkan o "üç beş masum gencin" de otağı haline gelmiş.
O yüzden diyorum ki, bu olayları küçümsemeyin.
Yapanlara sahip çıkmayın, hafifletici neden aramayın.
Bu işin dincisi, ülkücüsü, solcusu, Kürtçüsü yoktur.
Bunun adı zorbalıktır ve zorbalık, demokrasinin en büyük düşmanıdır.
Cemaatimiz kızar, bizim çocuklar alınır, ülkücü arkadaşları darıltırız, inanmış kardeşlerimizi üzeriz veya müşterimizi kaybederiz diye düşünürseniz emin olunuz ki, bir gün hepimiz kaybederiz.
* * *
31 Mart günü İstanbul Üniversitesi’nde yaşanan bir kıvılcımdır.
Gazi Üniversitesi’ndeki, Ankara Üniversitesi’ndeki de öyle.
ODTÜ’de insanların konuşturulmaması da...
Bunlar birbirinin kopyasıdır ve istikameti bellidir.