Paylaş
“Yeni derin devletin”, adaletsiz mahkemeleriyle, polisiyle, Maliyesi ile baskısıyla, kibriyle, belagat şehvetiyle avaz avaz konuştuğu...
Giderek yeniden marjinalleşen ve makul Kürtleri de susturan “derin Kürt sesinin” avaz avaz yükseldiği bir dönemde, Türkiye’nin ‘Türk tarafının” sessizliği ne anlama geliyor...
***
Korkmuşluk, sinmişlik mi...
Yoksa “bananecilik”, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık mı.”
Yoksa, uzakta durup, bulaşmayan bir “Oh olsunculuk mu...”
***
Kimse, Yeni Türkiye’nin “yeni derin devleti”nin hoyratlığı, marjinalleşen KCK’nın yakıp yıkıcılığının karşısında giderek ağırlaşan bu “derin sessizliği” yanlış yorumlamasın.
Mahalli seçimlerdeki yüzde 43’e, cumhurbaşkanlığı seçimindeki
51 nokta küsura bakıp, sakın ola ki kimse küçümsemesin o Türkiye’yi.
Kimse parmak hesabına vurmasın...
***
Evet o sessizlik bugün sokağa dökülmüyor.
Devletini zor durumda bırakacak bir taşkınlıktan kaçınıyor.
Dış politikadaki yanlışlıkları görse bile “Gün o gün değildir, dayanışma günüdür” deyip sesini yükseltmiyor.
Maraza çıkaracak bir öfkenin değil, tam aksine yatıştıracak bir aklıselimin sesine kulak veriyor.
***
Ama bilelim ki...
O derin Türkiye homurdanıyor...
Bir yanardağ gibi homurdanıyor.
İçin için konuşuyor.
Ta şurasına gelen duyguları, derin bir yurtseverlikle içine,
geri itiyor.
***
Ey, “O ses Türkiye”...
Aman ha, bu sükûtu ikrardan geliyor sanma.
Sakın ola ki, bu sessizliği, “Ne yapsam halk yanımda” cümlesine tercüme etme.
***
Bil ki, bu sessizlik, makul Türk’ün, makul Kürt’ün sesidir. “Medeniyetin” sesidir.
Yurtseverliğin niyet mektubudur.
Kıymetini bil.
***
Ey “O ses Türkiye”...
Yalvarıyorum, “Bu sessiz Türkiye’nin sesine” de kulak ver.
Gerçek yeni Türkiye’nin gerçek sesi bu sessizlikten yükseliyor.
Sen “vur” dediğinde öldüren, “kır” dediğinde kırıp geçiren lejyoner trollerin gürültüsü kulaklarını sağır etmesin.
Bir zamanlar senin reformculuğuna destek veren aydın da artık bu ses Türkiye’nin yanına geçmiştir.
Entelektüel safların boşalmış, münhal kadroları, çapsız, ilkel, vandal bir trol ordusu, kadrolu vuvuzelalar tarafından istila edilmiştir.
Ne yazık ki, bu müstebit trol ordusu, 2000’li yıllarda, ben dahil birçok insanı yanına çeken reformcu AKP’nin sesini bile bastırmıştır.
***
Eğer, gırtlağımıza kadar gömüldüğümüz bu Ortadoğu batağından kurtulmak istiyorsak, Türkiye’nin bu derin sessizliğini, birleşmiş, kol kola girmiş, tek yürek olmuş bir “Bütün Türkiye”nin korosu haline dönüştürmeyi başarmalıyız.
***
Artık, bu sessizilği seferber etmek, “Bütün Türkiye”yi kazanmaktan başka bir çıkış yolu kalmamıştır.
İstikametini kaybetmiş, yörüngesinden çıkmış Türkiye’yi yeniden medeniyet istikametine çevirmenin tek yolu budur.
Bütün Türkiye’yi kazanmak...
***
Yani diyorum ki:
Artık belagat şehvetinin yerini, şefkat belagati almalıdır.
Paylaş