HER gün onlarca köşe yazısında infaz, her akşam kim bilir kaç televizyon programında galiz küfür:
Kaçlarca hakaret tweet’i... İnternet sitelerinde aşağılamalar, hakaretler... “Brebis galeuse’üm ben”, “Black sheep”, “Türkiye’nin günah keçisi...” “Nöbetçi ‘Vurun Abalıyı’yım ben”... Vasat yazarın, sıradan aydının, konusuz kalmış kalemin Hızır servisiyim. Reytingsiz programın, okunmayan köşenin acil servisi...
SORUYORLAR “Nasıl dayanıyorsun bunca küfre, hakarete?” “Kolay” diyorum... Derim kalın... Ruhum şerbetli... Kalbim temiz... Evet, vicdanım yaralı bereli... Ama temizlemeye çalışıyorum. Mazim desem, geçmiş gitmiş, artık tamir edemem... Ama önümdeki yolları düzeltmeye çalışıyorum. Elimi sorarsan, artık serbest... Atacak manşetim, istemeden işlenecek günahım da kalmamış...
KİMSİN DİYORLAR Hiçbir cemaate, çevreye... Hiçbir şuna buna ait değilim... Mecbur desen hiç değilim. Flamam, formam yok benim. Başımı sokacak bir bunkerim, arkasına gizleneceğim bir siperim, mücahidi olacağım bir davam da yok. Sırtımda yük, belimde ağırlık... O da yok... Başıma buyruğum ben...
NEYİN VAR DİYORLAR Nefesim var... Bağıracak avazım var... Avaz avaz bağırıyorum... Avaz avaz olduğu için de çok duyuluyor. O bunu yazmış, densizin biri bana “Faşist” demiş... Ondan da daha densiz biri “Irkçı” demiş, öteki “Kaşıyor” demiş, beriki şunu demiş, bunu demiş... Bir kulağımdan bile girmiyor ki, ötekinden çıksın... Çünkü ne faşistim, ne ırkçıyım, ne şucuyum, ne bucuyum...
BAŞKA KİMSİN DİYORLAR Eskiden “Türk’tüm” diyeceğim yine basacaklar kalayı... Bu toprakların insanıyım arkadaş... Ve mutlu bir insanım. Kendime ait bir hayat tarzım var. Biri başkaları için şöyle giyinmiş, böyle giyinmiş, ne düşünüyorsun derse... Eee derim, “Bana ne...” Öteki benimki için derse... Eee derim, “Sana ne...” Ötekinin hayat tarzına karışmadım, karışmam... Kendiminkine de karıştırmam.
AHLAKIN NEDİR DİYORLAR Kendi ahlakımdır, kendimedir... Muhafazakâr değilimdir, değilim diye ne övünürüm, ne de iktidarın nimetlerinden yararlanamıyorum diye dövünürüm. Eh eteğimde taş olmayınca da, iktidarda o varmış bu varmış diye, muhafazakâr mukalitliği de yapmam.
KÖTÜ ŞEYLER DİYORLAR Lafın geldiği yere, sözün çıktığı ağza bakarım. Karanlık bir mağaradan, boğuk bir inden, değmez bir dilden geliyorsa, zerre kadar itibar etmem. Uzaktan bakıldığında küçük görünen, yakına geldiğinde daha da küçülen insanın dilinden, elinden, sesinden, gözünden çıkmış zerre kadar değeri olmayan söze karşı... Ruhumun gözleri vardır pisliğini görmez... Gönlümün kulakları vardır hakaretini işitmez... Kalbim ümmidir, alfabesini bilmez, yazdığını okuyamaz.
İNANIRIM Sadece Allah’a inanırım: Sadece O’na konuşurum, O’na şükrederim. Bana, insanlara verdiği sağlık, mutluluklar, güzellikler için şükrederim. Güzel müzikler, harika yemekler, gezdiğim, gördüğüm harikalar için şükrederim. Bana verdiği beden için, koynuma aldığım, dokunduğum, okşadığım öteki bedenin güzelliği için, aldığım zevkler için, verdiğim zevkler için şükrederim. Kuran’ımın en güçlü duasıdır şükür.
İŞTE O YÜZDEN Kem gözlerinin nazarı değmez, kem lafları yüreğime dokunmaz, attıkları iftiralar üzerime yapışmaz, üstümü kirletmez. İşte bu yüzden yediğim dayaklardan yıkılmıyorum, kimseye düşman olmadan yaşayıp gidiyorum... Allah koruyor beni... Dimdikim, onurluyum... Bir tek âşık olduğum kadının onursuzuyum...
BİLİYORUM Yaşım geçiyor, çıkacak bir gün bu can, bu bedenden... Ama bilin ki Allah’ın verdiği bu huy var ya, işte o huy hiç çıkmayacak... Çünkü o huysuz huy... İsyankâr bir huy... “Enel Hak” diye kendi kendine konuşan münzevi... Her türlü bedeli ödemeye amade bir Hallac-ı Mansur...