Paylaş
Bu da benim “Halka sesleniş” konuşmam.
- “İstanbul kadeh kaldırıyor” uygulamasının beşinci yılı da başarıyla tamamlandı. Bu yıl 78 ayrı marka şarap kadehler halinde satıldı. 12 günde 7.500 şişeye yakın şarap satıldı. Son beş yılın en yüksek rakamıydı.
- Berlin’in trend belirleyen gözde restoranı “Adnan”, mönüsüne Türk şarabı eklemeye hazırlanıyor.
Türk şarabı Almanya pazarının kaliteli segmentine bu kapıdan girecek diye düşünüyorum.
Bir tavsiye: Türk şarapları, Atilla Doğadan’ın Viyana’daki restoranının mönüsüne de girmeye çalışmalı.
Orası da “Trend maker” bir mekân.
İkinci tavsiye: Türk Hava Yolları’naki Türk şarap mönüsü için de yaratıcı bir model bulunmalı.
Orası Türk şarapçılığının en iyi “show rom”u haline gelebilir.
- Sevilen’in “Premium Chardonnay”i, dünyanın bir numaralı moleküler mutfak restoranı El Bulli’nin şarap listesine yazılı olarak da girdi. 33’üncü sayfada Türkiye başlığı altında
yer aldı.
Üstelik ülkemizin adı “Turkey” değil, “Türkiye” olarak yazılmış.
Ayrıca Sevilen’in Şiraz Centum’u, “Awc Viyana” yarışmasında 91 puanla altın madalya aldı.
- Corvus, giderek performansını arttıran markası “Blend”in 4 numarasını çıkarmaya hazırlanıyor.
Her zamanki gibi şişenin arka etiketinde güzel bir yazı olacak.
- Sarafin’in Alçıtepe’si, “Snop şarapsever” segmentinde kendine iyi bir yer edindi. Ancak, “Alçıtepe” marka mı olacak, yoksa “Terroir” mi kararını iyi vermeli.
- Yılın sürpriz şarabı “Umurbey Cabernet Reserv”. Meyveli ve dolgun şarap severler için, yabancı rakiplerinden daha iyi bir şarap.
- Bugüne kadar alt ve orta segmentlerde makul fiyatlarla kaliteli şarap üreten Pamukkale, üst segment markalarını yarattı.
Şahsi kanaatim: 15-16 lira bandındaki Anfora Cabernet 2006’ya dikkat. Sınıfının en iyilerinden.
- Şarap üretiminde Urla’ya dikkat. Orada çok ihtiraslı ve vizyon sahibi insanlar var. Şarapçılığa iyi para yatırıyorlar. İlgiyle izliyorum, yakında gidip yerinde göreceğim.
- Türk şarapçılığının son yıllardaki en büyük başarısı, “öküzgözü” üzümünü, dünya şarap literatürüne sokmayı başarması.
Teşekkürler “Mey”, teşekkürler Galip Yorgancıoğlu ve Daniel O’Donnell.
Tabii ki teşekkürler Şükrü Baran. Oğulları bana, Elazığ’daki bağa babaları için çok estetik bir anıt yaptırmaya söz verdiler. Bekliyorum.
- Türk bağcılarının en büyük ihmali: Bölge sınırlamasında kimse bir şey yapmıyor. Güney bağları Çal sınırını geçti, hâlâ güneyde kimse kılını kıpırdatmıyor.
- Türk şarapçılığının en büyük düşmanı, “Her şey dahil” tatil köylerindeki “Bulk şarap”. Her yıl 25 milyon yabancıya, “Türk şarabı ne kadar kötüdür tadımı” yaptırılıyor.
Yani “kör tadım” değil, “apaçık tadım”. Negatif tanıtım diye işte buna denir.
- İktidar şarabı sevmeyebilir ama Türkiye’yi sevmek zorunda.
Buna mutlaka bir çare bulunmalı.
Yoksa Michellin yıldızlı Paris restoranlarında, El Bulli’de, Adnan’da kazanılan beğeni, misliyle tatil köylerinde harcanacak.
Efsane ile kadeh kaldırmak
GEÇEN cumartesi akşamı İstanbul’da, şarap dünyasının efsane sayılabilecek isimlerinden biriyle yemek yedim.
Dr. Michel Salgues, dünyanın önde gelen şampanya üreticilerinden Roderer’in 18 yıl “wine maker”lığını yapmış bir uzman.
Orada şampanya dünyasının en önemli markalarından biri olan l’Hermitage’ın üretiminde çalıştı.
Uzun yıllar Montpellier Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı.
Hayatının 8 ayını California’da, geri kalanını Fransa’da geçiriyor.
Şimdi “Arcadia” adı altında pazara yeni giren bir Türk şarap şirketinin danışmanlığını yapıyor.
Arcadia’nın bağları Kırklareli’nde.
35 dönüm gibi küçük bir bağla başlamışlar.
“Sauvignon Gris” üzümünü Türkiye’ye yerleştirmeye çalışıyorlar.
Bağları henüz 3 yaşında ve ilk ürünlerini bu yıl aldılar.
Bütün Türk bağcıları gibi, “Narince” üzümünü beyaz şarapta Türk damgasına çevirmeye çalışıyorlar.
Michel Salgues Türkiye’yi çok sevmiş.
Sık aralıklarla geliyormuş.
Daha üçüncü yılında Cabernet-Merlot sepajından iyi kategorisine girebilecek yumuşak bir şarap almışlar.
“Arcadia” adını bir yere yazın.
35 dönüm bağ için Michel Salgues’le çalışma vizyonuna sahip bir baba-kızın azmi ortaya çok iyi bir şarap çıkaracak.
En güzeli de yeni dünya zihniyetini küçümsemeyen bir Fransız’la çalışmaları.
Dünyada ve Türkiye’de damak tadı nereye gidiyor, trendler nelerdir, çok iyi biliyorlar.
Paylaş