Paylaş
O nedenle türban konusunu kullanmadılar.
O seçimde ellerine Kuran almadılar.
Ondan sonraki seçimde de kendilerine güveni tamdı...
Bu defa durum farklı...
Belli ki kendilerini iyi hissetmiyorlar... Minareler yine süngü, camiler yine kışla oldu...
Şimdi türbanlı kızlarımızı, kadınlarımızı korkutmaya çalışıyorlar.
Slogan şu: “Aman ha... Biz gidersek yine ikna odalarını kurarlar...”
Geçmişte ikna odalarına girip de kahramanca direnmiş, ikna olmamış, oldurulamamış kardeşim, şimdi sana sesleniyorum.
* * *
Evet geçmişte bunları yaşadın...
Mağdur oldun...
Bu ülkede geçmişte çok insan devleti eline geçirenin gadrine uğradı...
Bir zamanların “Türkçüleri” de “tabutluklarda” işkenceye uğradı, çok acı çekti...
Bu ülkenin solcu kadın öğretmenleri, memurları, 1950’lerde, 60’larda, 70’lerde, 80’lerde, 90’larda, 2000’li yıllarda hep ezildi, hor görüldü, sürüldü, aileleri perişan edildi.
Bu ülkenin solcu gençleri, ülkücü gençleri 12 Mart’ta, 12 Eylül’de hayatlarının beşer onar yılını hapislerde geçirdi... Bazıları idam edildi...
Daha dün, yani şimdi sana sarılan bu hükümet zamanında, Stalin’in Gulag Takımadaları’ndan beter Silivri zindanlarında yüzlerce aydın, gazeteci, Türk ordusunun şerefli subayının hayatlarından üçer beşer yılı çalındı, bazıları intihar etti. Küçük kız çocuklarına tacize varan arama işlemleri yapıldı, aile trajedileri yaşandı.
* * *
Sizin bir büyüğünüz olarak şurada açık açık yazıyorum.
Eğer bu ülkede,
yine bir densiz,
asker veya sivil yine
bir tek adam, bir diktatör çıkar da ikna odası kurmaya cüret ederse...
Siz çekilin kenara kardeşim...
Eğer bu zihniyete karşı hayatım pahasına, en ön safta savaşmazsam, namerdim, şerefsizim...
Gidin, CHP’nin, MHP’nin, HDP’nin genel başkanlarına da aynı soruyu sorun...
Aynı cevabı almazsanız, yine bırakın biz yapışalım yakalarına...
Ama bütün Müslümanların kutsal kitabını, siyasi mitinglerde parti flaması haline getirmeye uğraşanlara, sizin türbanınız üzerinden ucuz belagat pazarlaması yapmaya kalkana sadece şunu sorun:
“Yirmi birinci yüzyılda bize söyleyecek başka hangi
sözünüz var...”
Şirketler batarsa o parayı vatandaş cebinden mi ödeyecek
CUMHURBAŞKANI Erdoğan meydanlarda haykırıyor:
“Üçüncü havaalanını engelleyemeyeceksiniz...”
* * *
Ben de sormuştum:
“Kim engelliyor? Hayaletler mi...”
İhaleyi alan konsorsiyumun ortaklarından Nihat Özdemir aradı.
Anlattıkları şöyle:
“Cumhurbaşkanı’nın kastettiği şey, açılan davalar. İnşaatın yapıldığı yerde birçok kişi dava açmış. Ayrıca çeşitli sivil toplum kuruluşlarının açtığı davalar var. Bunlarla uğraşıyoruz...”
* * *
Doğrudur... Türkiye’de iş
yapmak zordur.
Ama yargı yargıdır... Orada hakkının ihlal edildiğini düşünen vatandaşın dava açması da hakkı değil mi...
O vatandaşı hedef yapıp seçim kampanyasını bunun üzerinden yürütmek Cumhurbaşkanlığı makamına uygun bir davranış mıdır...
* * *
İkinci sorum da şuydu:
“Dolardaki artıştan sonra bu şirketler yükümlülüklerini yerine getirmezse bunu kim ödeyecek...”
Çünkü, ihale tamamlandıktan sonra şirketler kredi bulamayınca hükümet, ihale şartnamesinde bulunmayan bir imtiyaz sağladı.
Bu şirketlerin alacağı krediler için Hazine garantisi verdi.
Bunun anlamı da şu:
Eğer o şirketler parayı
ödeyemezse, bu para vatandaşın cebinden ödenecek.
* * *
Nihat Özdemir, “Öyle bir tehlike yok” diyor ve devam ediyor:
“İhale dolar değil Euro üzerinden yapıldı. Ödemeleri Euro üzerinden yapacağız. İleride bütün gelirlerimiz Euro üzerinden olacak. Havaalanında kiraya vereceğimiz yerlerin kirası bile Euro üzerinden alınacak. Yani doların yükselmesinin bize bir etkisi yok. Ayrıca Türkiye’de yaptırdığımız her şeyi de Türk parası üzerinden yapıyoruz. Herkesin içi rahat olsun. Devlete yük olmayız.”
* * *
O söylüyor... Ben yazıyorum.
İnşallah ben haksız çıkarım... Samimi olarak bunu istiyorum.
Balerinler de kalp krizinden ölür mü
SOSYALİST gençliğimin efsane bir sanatçısı öldü.
Bolşoy Balesi’nin ünlü balerini Maya Plisetskaya 89 yaşında hayata veda etti.
Ölüm nedeni kalp krizi...
Kendi kendime konuşmaya başladım.
Bunca yıl bale yapmış, vücudunda bir gram yağ bulunmayan bir insan, kalp krizinden ölür mü...
Demek ki kolesterole, spora, yiyeceğimize ne kadar dikkat edersek edelim, kalp krizi riski yok olmuyormuş.
Bir de şöyle bir genel kanı vardı. İnsan 65 yaşını geçince, kalp krizi riski azalır.
Bu olayı, Osman Müftüoğlu’nun dikkatine sunuyorum.
Hocam nedir durum...
Dünyanın en iyi bale sahnesi hangisidir
MAYA Plisetskaya gençliğimizde bizim için “sosyalist sanat”ın övünç kaynaklarından biriydi.
Burjuvazinin sanatı sandığımız baleyi, kapitalist ülkelerin sanatçılarından çok daha iyi yapan bir efsaneydi o.
O nedenle perdenin arkasındaki hayatı ile hiç ilgilenmemiştik.
Ölümünden sonra çıkan haberleri okuyorum.
Meğer ne dramlar yaşamış.
Babası, Stalin döneminde “rejim aleyhtarlığı” ve hainlikle suçlanıp Gulag zindanlarına gönderilmiş. Orada vurularak ölmüş.
Onu sert mizaçlı halası ile eniştesi büyütmüş.
Baleye kendi üslubunu getiren sanatçılardan biriydi. Ama o yanı bile rejim muhafızları tarafından hep engellenmeye çalışılmış.
Bolşoy’da yeni bir oyun sahneleyecekleri zaman ilk gösterimi Stalin’in gizli polisi NKVD izleyip Sovyet ideolojisine uygun olup olmadığını değerlendirirmiş.
1949’da Stalin’in 70’inci doğum gününde onun için özel bir gösterim yapmışlar.
Mao Zedong da oradaymış.
Sovyet rejimi çöktükten sonra Münih’e yerleşmiş.
Ama o Bolşoy ideallerine hep sadık kalmış.
Bir mülakatında, Bolşoy’un sahnesini, inşaatının karakterini övmüş ve şunu söylemiş:
“Sahnenin zemininde ne tür bir ağaç kullanıldığını bilmiyorum. Ama hep bir bahar gibiydi. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde mükemmel sahnelerde dans ettim. Ama Bolşoy’un zemini en iyisiydi...”
Demek ki en azgın rejimler, en karanlık ara dönemler bile köklü bir sanat mekânının temellerini sarsamıyor.
Paylaş