Paylaş
1 - 31 ARALIK 2006... İstanbul...
O gece Türkiye güzel bir yılbaşına hazırlanıyordu.
Bir yıl önce Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakereleri başlamıştı.
Ülke ekonomisi güzel sinyaller veriyordu.
Avrupa ve dünya henüz ekonomik krize girmemişti.
Türkiye, birkaç yıl sonra dünyanın yükselen yıldızı olacaktı.
O gece bütün Türkiye coşkulu bir yılbaşı kutlamasına hazırlanırken, bazı insanlar mutsuzdu.
APRONDA DEVE KESME KRİZİNDEN 18 GÜN SONRA
Bunlardan biri 18 gün önce patlayan “Apronda deve kesme krizi”nin faturası çıkarılan ve görevden alınan THY Bakım Müdürü Şükrü Can’dı...
Ama o gece ondan çok daha mutsuz biri vardı.
Adı Muhammed Hammam’dı...
1996 yılından beri Türkiye’de yer ve catering hizmetleri veren USAŞ’ın genel müdürüydü.
Muhammed Hammam o gece hüngün hüngür ağlıyordu.
Çünkü 12 yıl önce başına geçtiği şirket o gece yaptığı bütün işleri DOCO adlı yeni bir şirkete devrediyordu.
Muhammed Hammam, Türk Hava Yolları’nın catering ihalesini kaybetmiş ve şirketinin artık hiç bir anlamı kalmamıştı.
Devir teslim yapılırken, büyük bir ihtimalle THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin’in 6 ay önce yaptığı teklifi blöf sanmakla ne büyük hata ettiğini düşünmüş olmalıydı.
Ama o gecenin hikâyesi onun zannettiği gibi, 6 ay önce değil 2 yıl önce başlamıştı.
VİYANA UÇAĞINDA VERİLEN İLK TÜYO
2- Ekim 2004, İstanbul...
Türk Hava Yolları İkram Başkanlığı’na yeni getirilen Ahmet Doğan telefonunu açınca, arayan kişi direkt olarak şunu söyledi:
“Hazırlığını yap, yarın Viyana’ya gidiyoruz...”
Arayan kişi Abdurrahman Gündoğdu’ydu...
Ahmet Doğan, Viyana’ya niye gittiklerini ancak ertesi gün uçakta sorabilmiş ve şu cevabı almıştı:
“Seni biriyle tanıştıracağım...”
Tanıştıracağı kişi, bugün artık bütün dünya havacılık şirketlerinin yakından tanıdığı Atilla Doğudan’dı...
Türk Hava Yolları’nın, “DOCO” markasıyla yazacağı başarı efsanesinin ilk adımı o gezide atılacaktı.
Ama USAŞ Genel Müdürü Muhammed Hammam’ın sonunu hazırlayacak asıl gelişme 2006 yılının temmuz ayında olacaktı.
Türk Hava Yolları catering hizmetleri ihalesini yenileyecekti.
İlk ihale bir yıl önce yapılmış, 3 şirket katılmış ama alınan sonuç THY yönetimini memnun etmemişti.
GENEL MÜDÜR, 5 MİLYON TL İNDİRİMİ BLÖF SANINCA
İkinci ihale Haziran 2006’da yapılmış ve sadece USAŞ katılmıştı.
Verdiği fiyat 96 milyon TL’ydi. Uzun müzakereler sonunda bu fiyat 73 milyon TL’ye kadar inmiş, ancak o günkü Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin, son sözü söylemek istediğini belirterek USAŞ’ın tecrübeli Genel Müdürü Muhammed Hammam’a şunu söylemişti:
“Sizden 5 milyon TL daha indirim istiyorum...”
Hammam önce bunun blöf olduğunu düşünüp “Size 2 milyon TL daha indirim yaparım. Daha fazlasını verme yetkim yok...” diyerek ilk hatasını yapmıştı.
Ama o gün yaptığı daha da vahim ikinci bir hata vardı.
Herkesi şaşırtan bu cümleyi söyledikten sonra salondan ayrılmıştı.
Şirketin sahibi TPC Yatırım şirketiydi.
Bir hafta sonra üçüncü yanlış da geldi. Hammam danışıp geri döneceğini bildirildiği halde dönmemişti.
LUFTHANSA BUSİNESS’TE GELEN FIRSATI KAÇIRIYOR
3- SÖZLEŞMENİN bitmesine sadece 5 ay kalmıştı ve acele etmeleri gerekiyordu.
Karlıtekin’in aklında başka bir model vardı. Catering konusunda uzman bir şirketle ortaklık istiyordu. İlk aklına gelen de Lufthansa olmuştu.
Karlıtekin ve THY Genel Müdürü Temel Kotil bir hafta sonra Lufthansa CEO’su Wolfgang Mayrhuber’in karşısındaydı.
Ona ortaklık teklif ediyorlardı.
Lufthansa CEO’su “Değerlendirme yapıp döneceğim” dedi.
Ancak şirket olarak hayatlarının hatasını yaptılar ve 4 yıl sonra business sınıfında üstünlüğü THY’ye geçirecek olan yanlış kararı aldılar.
Lufthansa ortaklığı reddetmişti.
Artık yol, THY ile catering alanının tartışmasız prensi olacak olan Atilla Doğudan’a açılmıştı.
Doğudan daha o gün İstanbul’a devet edildi. Birkaç gün sonra ekibiyle THY’de masaya oturdu.
USAŞ MÜDÜRÜ’NÜN SON DAKİKA TEKLİFİ
Teklife göre DOCO ortaklığında yüzde 51 THY’nin, yüzde 49 Doğudan’ın olacaktı. Şirketin sadece CFO’su THY tarafından atanacak öteki işler Doğudan’a bırakılacaktı.
Tam anlaşmanın imzalanacağı gün USAŞ Genel Müdürü Muhammed Hammam, İkram Müdürü Doğan’ı arayarak, “5 milyon lira indirimi kabul etsek iş değişir mi” diye sordu.
İş değişmezdi, çünkü iş işten geçmiş ve 60 milyon sermayeli DOCO kurulmuştu.
USAŞ ise elindeki onca yatırım ve assetle işsiz kalmıştı.
Bir süre sonra şirket de elinde kalan bütün malzemeyi DOCO’ya satmak zorunda kalacaktı.
MİT HANGARINA KURULAN DEV SAHRA MUTFAĞI
4- 1 Ocak 2007...
Bir gece önce devir teslim işlemi yapılmıştı ama Atilla Doğudan için asıl sorun o gün başlıyordu.
USAŞ’la sözleşmenin bitmesine sadece 5 ay kalmıştı ve ortada ne bir kadro, ne yemek yapacak mutfak ve araç, ne de başlarını sokacak bir yer vardı.
İşte o an Florya’daki levazım deposu akıllarına geldi. Oraya bir sahra mutfağı kurabilirlerdi.
Ancak gidip binaya baktıklarında bunun yeterli olmayacağını gördüler. Gözleri THY Teknik’in kullandığı “MİT hangarı”na takıldı.
İki bina birleştirildiği takdirde sahra mutfağını rahatça alabilecekti.
Karar orada verildi.
MERCEDES’E: BANA 2 AYDA 50 KAMYON VEREBİLİR MİSİN
Doğudan aynı gün öğleden sonra Mercedes’in genel müdürünü arayarak, “İki ay içinde 50 kamyon istiyorum” dedi...
Blöfü görmeyip üst üste 3 affedilmez hatayı yapan Hammam ve TPC grubuna ise ellerinde kalan USAŞ assetlerini DOCO’ya satmak kalmıştı.
BEN CATERİNG’İN LOUİS VUİTTON’U OLACAĞIM
5- Mayıs 2007...
Türk Hava Yolları, DOCO imzası taşıyan ilk mönüsünü iç hatlar yolcularına sunuyordu.
Artık dondurulmuş yiyeceğe paydos denmiş, mönü tamamen yenilenmiş, tabağından çatalına kadar bütün sunum değişmişti.
Atilla Doğudan hep “Ben catering sektörünün Louis Vuitton’u olmak istiyorum” demişti.
Ama işe bir Amerikan şirketinin müdürü gibi muazzam bir pragmatizmle başlamıştı.
Bugün bütün dünyanın hayranlıkla izlediği DOCO efsanesi işte böyle doğdu.
Blöf zannedilen bir teklif, rakiplerin üst üste 3 hatası...
Yeni THY vizyonu ve Atilla Doğudan pragmatizmi...
Ortaya işletme fakültelerine vaka olarak incelenecek bir hikâye çıkarmıştı.
NOT: Bu hikâyeyi 2005 ile 2016 yılları arasında THY’nin basın müşavirliğini yapan Ali Genç’in “Yüksek İrtifa: Yerelden Küresele THY’nin Başarı Hikayesi” (2016, Alfa Yayınları) adlı kitabından derledim. Ekonomi ile ilgili herkesin merakla okuyacağı bir kitap olmuş. Ayrıca, bir yöneticinin, ayrıldığı şirketin hikâyesini bu kadar güzel ve olumlu anlatması da çok hoşuma gitti.
GEORGE CLOONEY’DEN NEDEN VAZGEÇİLDİ
THY’yi tanıtmak için tanınmış bir yüz aranırken, önce George Clooney’e gidilmiş.
O 12 milyon dolar isteyince, bu defa Pierce Brosnan’a başvurulmuş.
Onun istediği ücret de 7 milyon dolar olmuş.
Bu rakamlar kurumun bütçesini çok aştığı için akıllarına Kevin Costner gelmiş.
Onunla 1.6 milyon dolara anlaşmışlar.
MANCHESTER UNİTED VE BARCELONA’YA KAÇ PARA
2009 yılında THY’nin tanıtım bütçesi 30 milyon dolarmış. O yıl Manchester United ve Barcelona ile bir sponsorluk anlaşması imzalanması fikri ortaya atılmış.
Ali Genç’in yazdığına göre, her iki takımın da istediği para 5 milyon Euro civarındaymış.
O yıl Avrupa ekonomisi krizde olduğu için başka sponsorluk başvurusu olmayınca, THY, her iki takımla da istedikleri paranın yüzde 40 altında anlaşma yapmayı başarmış. Ancak yine Ali Genç’in kitabında, Milliyet gazetesine atfen, Barcelona ile 2.5 yıllığına yapılan anlaşma gereği, kulübe 7.5 milyon Euro ödeneceği, bunun yarısının peşin para olarak, diğer yarısının ise takımı taşıma karşılığı kiralama ile ödeneceği yazılıyor.
TÜRK TAKIMLARI DAHA FAZLA MI PARA İSTEDİ
KITAPTA, “THY’nin niye Türk takımları ile sponsorluk anlaşması yapmadığı” sorusu ise şöyle cevaplanıyor:(*) “Birincisi Türk takımlarının istediği sponsorluk bedelleri neredeyse Barcelona ve Manchester United rakamları kadardı, hatta daha fazlasını istedikleri bile oluyordu.”(*) “Diğer bir neden ise yurtiçinde yapılan sponsorlukların çok fazla iletişiminin yapılamamasıydı.” Bu konuyu Fenerbahçe’nin sponsorluk anlaşmalarına bakan Önder Fırat’a sordum.“Bizim daha fazla istediğimiz doğru değil” dedi.
Paylaş