Paylaş
ÖNCEKİ gün Milan maçına 9 saat kala, Fiorentina'nın Holiday Inn Oteli'ndeki kampındayız. Otel, Avrupa standartlarına göre oldukça mütevazı sayılabilecek bir mekán.
Fatih Terim'le lobide bir buçuk saate yakın sohbet ediyoruz.
Etraf sakin.
Zaman zaman bazı futbolcular lobiye inip, meyve suyu içiyorlar.
ANTRENÖRÜN KATKISI
İki futbolcusunun ateşi yükselmiş. ‘‘Kadrom çok dar, yedek futbolcum neredeyse yok gibi’’ diyor.
Dikkat ediyorum, gerek futbolcular, gerek yöneticiler üzerinde belirgin bir otorite sağlamış.
Merak ettiğim bir soruyu soruyorum.
Bir antrenörün, maç sonucu üzerindeki etkisi yüzde kaçtır?
Hiç düşünmeden şu cevabı veriyor:
‘‘Yüzde 100. Daha doğrusu bir antrenör sonucu ya yüzde 100 etkiler, veya yüzde sıfır etkileyebilir. Bunun arası yoktur.’’
Bir gün önce birinci lig antrenörlerinden oluşan 35 kişilik bir ekibe konferans vermiş.
İtalyan ligindeki antrenörler kendisine, Türkiye ile İtalya arasındaki farkı sormuşlar.
Terim, bizde spor altyapısının çok daha iyi olduğunu söylüyor.
‘‘Koskoca İtalya'da doğru dürüst top oynayacak iki saha var’’ diyor.
Ayrıca hemen hiçbir kulübün doğru dürüst tesisi yokmuş.
Zaten Fiorentina Kulübü'nün binası da bizde ikinci lig kulüplerinkinden bile küçük.
Floransa'da Fatih Terim nedir?
Gözlerimle gördüm. Çok şey...
Öğle yemeğini şehir merkezinde tanınmış bir restoranda yiyoruz.
IMPARATORE
Duvarlarında birçok ünlü insanın fotoğrafı var.
Bize servis yapan şef, Türk olduğumuzu öğrenince, ‘‘Aaa. Imparatore...’’ diyerek duvarda Fatih Terim'le birlikte çektirdiği fotoğrafı gösteriyor.
Fatih'in lakabı gerçekten ‘‘İmparator’’ olmuş.
Şehrin merkezinde, Medici Ailesi'nden kalma binadaki müzeyi gezerken tuvalete giriyorum.
Duvarda büyük harflerle Türkçe yazılı bir kelime dikkatimi çekiyor:
‘‘Hela...’’
Fatih Terim'den sonra Floransa'ya gelen Türk sayısında büyük artış olmuş.
FOTO İLGİSİ
Belediye istatistik tutmuş.
Yılbaşını geçirmek üzere 8500 Türk gelmiş. Bunların 200'ü yeni yıla şehrin meydanında açık havada girmiş.
Fatih'in bu şehirdeki önemi ve iktidarı, sahada da açık biçimde görülüyor.
İki takım maç için sahaya çıkarken 30-40 foto muhabiri de onları izliyor.
Takımdan biraz sonra Fatih Terim, üzerinde lacivert bir palto ile iki elini başının üzerinde alkışlayarak sahaya giriyor.
Bütün foto muhabirleri bir anda futbolcuları bırakarak Terim'in etrafını çeviriyor.
Milan Teknik Direktörü'nün bulunduğu kulübeye bakıyorum.
İnanın bir tek foto muhabiri yok.
Terim daha şimdiden Milan gibi bir efsane takımın antrenörünü silmiş.
Maç sırasında ilginç olaylar yaşıyoruz.
Şeref tribününde biz altı kişiyiz. Hemen önümüzde dört, sol arkamızda da iki Türk daha var.
Hemen hemen bütün Türklerin elinde birer cep telefonu, kulaklar İstanbul'daki Fenerbahçe-Galatasaray maçında.
Her golde, cep telefonları çalıyor.
Tabii aramızdaki Fenerliler veya Galatasaraylılar gool diye ayağa fırlıyor.
Fiorentina maçı gayet sakin devam ederken, orta sıralardan beş altı kişinin ayağa fırlayıp gool diye bağırması, herhalde Fiorentina seyircisi için ilginç bir manzara oluşturmuştur.
Floransa Havaalanı gece saat 23'ten sonra kapanıyor. Onun için maçtan biraz erken ayrılmak zorunda kaldık.
SPİKERİN YORUMU
Yolda giderken arabanın şoförü radyodan maçı dinlemeye devam ediyor.
Dikkat ediyorum, spiker her üç cümlede bir Fatih Terim'in adını telaffuz ediyor.
Maçı mı anlatıyor, Terim'i mi anlatıyor belli değil.
Evet. 12 saat geçirdiğim Floransa'da Fatih Terim'in izleri bunlardı.
Paylaş