Paylaş
SON günlerin en umut verici haberi şuydu.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, bizzat arayarak, kaset iftirasına uğrayan Meral Akşener’e destek verdi.”
Böylece “Cumhurbaşkanı Erdoğan”, “kasetçi Latif Erdoğan”ı telin etti.
Bu telefonun anlamı büyük.
Bir de RTÜK’ün. Kasetçi Latif Erdoğan’ın bu lafları söylediği televizyona ceza vermesi önemli.
Neden mi?
Gelin 24 Mart 2014 gününe dönelim.
* * *
Yer Ordu...
Başbakan Tayyip Erdoğan, boynunda Orduspor atkısı, konuşuyor.
“İdris Naim’in de şantaj kasedi var...”
Ertesi gün ne oluyor...
Hiçbir şey...
RTÜK bu sözleri yayınlayan televizyonlara ceza veriyor mu...
Hayır...
* * *
Peki bundan ne sonuç çıkaracağız...
Mesela şöyle görünmez bir fetva mı...
“Türk siyasetinde erkekler için ‘Kaseti var’ iftirası atmak serbest. Kadınlar için yasak...”
Yok... O da tutmuyor...
Gelin 24 Mart 2014’e dönelim...
* * *
Yer Türkiye Büyük Millet Meclisi AKP Grubu.
Başbakan Tayyip Erdoğan konuşuyor.
“TÜSİAD’cıların da şantaj kasetleri var...”
TÜSİAD’ın son dönemdeki başkanlarından üçü kadın.
Yüzlerce kadın üyesi var...
Ertesi gün ne oluyor...
Ortalık ayağa mı kalkıyor...
RTÜK bu sözleri yayınlayan televizyonlara ceza üstüne ceza mı kesiyor...
Hayır...
* * *
İşte o yüzden Cumhurbaşkanı’nın Meral Akşener’e telefon etmesi çok önemli.
Çünkü bu telefon ve 36 saattir dört bir yandan gelen destek mesajları şunu gösteriyor:
-BİR: Bu ülkede bundan böyle, Cumhurbaşkanı dahil, kimse ağzına, “Onun da kasedi var” cümlesini almayacak.
-İKİ: Bundan böyle bu ülkede, kadın olsun, erkek olsun, kimse aleyhine “kaset komplosu” kurulmayacak.
-ÜÇ: Demek ki bundan böyle hiçbir siyasetçi, hiçbir gazeteci, kaset üzerinden kalleşçe iktidar yanlılığı yapmayacak.
-DÖRT: Demek ki bundan böyle hiçbir siyasetçi, hiçbir gazeteci, kaset üzerinden kalleşçe muhalefet yapmayacak.
Söz mü arkadaşlar...
İsteyen şerefi üzerine, isteyen Kuran’a el basarak yemin ediyor, millet söz veriyor mu...
Bu şeref ve namus anlaşmasını bozan ne olsun...
İyi ama öyleyse Mavi Marmara’dan Türk bayrağını niye indirdini
LİBYA var ya...
Hani darmadağın olmuş, kolunu kaldıracak mecali kalmamış ülke...
Bir Türk gemisini havadan, karadan torpilledi, geminin 3. kaptanını öldürdü.
Arkasından Dışişleri bir açıklama yaptı ve olayı “şiddetle telin etti...”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise şunu söyledi:
“Şiddetli bir şekilde bunları kınadık. Bayrağımız olması durumunda durum daha farklı olabilirdi...”
Aklıma “Mavi Marmara” gemisi olayı geldi...
O geminin direğinde Türk bayrağı mı asılıydı...
Bildiğim, yolda giderken bandıra değiştirip, Türk bayrağını indirmişti o gemi...
Hatırlayın dönemin dışişleri bakanını neler demişti...
Doğu Akdeniz’de bayrak dalgalandıracaktık, falan filan...
Ne demek şimdi bu...
İşin içinde “Gazzeli kardeşimiz” varsa one minute, Türk kaptan ve Türk tayfa varsa, “Direğinde Türk bayrağı yok” bahanesi...
Mahallenin medya patronlarına eski genel yayın yönetmeninden tavsiyeler
YİRMİ yıl genel yayın yönetmenliği yaptım.
Hep bizim üzerimize geldiler. Kavgayı başlatan taraf biz olmadık.
Meşru müdafaa durumunda bile insanlık çizgisinin altına inmedik.
Öteki medya patronlarının akıllıları vardı, akılsızları da vardı...
Yirmi yıl onları seyrettim...
Eh... İnsan 20 yıl seyredince, tecrübe ve kıdem de kazanıyor.
Küçük not defterime küçük başlıklar yazdım.
Bu ülkede her dönem yeni medya patronları gelir.
Bir kısmı gider, adı kalmaz, bıraktığı enkaz kalır.
Nehrin kenarında oturup, o hazin manzaraları seyretmekten bitap düştüğüm için not defterimi açayım dedim.
“Yeni Türkiye” denilen garabetin yeni medya patronu olmuş arkadaşlar...
Buyurun size öteki medya patronlarından çıkardığım hayat bilgisi dersleri...
Elini kirletme, ileride uzatmak için lazım olur
YENİ medya patronlarına tavsiyelerim şunlardır.
-Bir başka medya patronu ile kavga edeceksen mert ol.
Pusu kurma,
düello et.
* * *
-İftira atacak, pusu kuracaksan, sen yapma.
Bırak, miadı dolunca buruşturulup çöp tenekesine atacağın, kıytırık bir paralı askerin atsın iftirayı, kalleş pusuyu o kursun.
Sen elini kirletme...
Çünkü ileride mecbur kaldığında uzatmak için o el sana lazım olacak.
* * *
-Basın tarihini oku... Bırak, eline ve diline biraz mürekkep bulaşsın...
Arkasına siyasi gücü alıp medya kavgasına girenlerin halini iyi incele.
* * *
-Boş zamanlarında basın müzesine git. Babıâli’nin hüzün mezarlığında dolaş.
Oradaki mezar taşlarının üzerindeki yazıları oku.
Hangisinden geriye şeref, hangisinden Baba Tahir mirası kalmış bir bak...
İyi olur...
Önce kendi kendine sor: Niye onunkilerin tirajı tepede de benimkilerse yerde sürünüyor
YENİ İttihat ve Terakki’nin Yakup Cemilliğine soyunan yeni medya patronlarına asıl nasihatim şudur:
-BİR: Sen sen ol... İktidara yaranacağım diye kavgalara girme...
İktidar geçicidir, gazetelerin de onunla birlikte geçici olmasın. Onunla gelen servetin, onunla gitmesin.
-İKİ: Karşı tarafa kızmadan önce kendi kendine sor:
İftira atmaya, karalamaya çalıştığım insanın gazeteleri niye satıyor, niye hep zirvede de; kamyonlarca para döktüğüm halde benim gazetelerimi bedava versem bile alan olmuyor...
İktidarın ayağına serdiğim televizyonlarımı AKP’ye oy verenler bile seyretmiyor?
-ÜÇ: Bakarsan görecek, sorarsan öğreneceksin ki...
İktidarı desteklemek, muhalefet etmek kadar büyük bir haktır.
İktidarı desteklemenin de gazeteciliğe uygun, becerikli ve şerefli yolları vardır.
Ama başkalarına iftira atarak, iktidar silahşorluğu yaparak kirletilen gazete satmaz, ne sahibine hayrı olur, ne de kurbanı olduğu iktidara...
Paylaş