Sünnet midir, farz mı

DÜNKÜ Hürriyet’in manşetindeki ifadeyi ben verdim."Yeni Türkiye’nin sünnet düğünü."

Başlığı verdikten sonra üzerinde çok düşündüm.

Acaba, bir sünnet düğününden yola çıkarak böyle genelleyici bir başlık vermek doğru olur mu?

Çok dar bir açıdan bakarsanız tabii ki doğru değil.

Sonunda bu bir aile ve düğün, sadece o ailenin kültürünü yansıtan bir şey diyebilirsiniz.

Ama olaya sosyolojik açıdan baktığınız zaman bu manşetin tam yerine oturduğunu da söyleyebilirsiniz.

Çünkü bu düğün ve bu fotoğraf, Türkiye’nin yeni sosyolojik olgusunu mükemmel bir şekilde yansıtıyor.

* * *

Ben fotoğrafa uzun uzun baktım.

Eminim çoğunuz da aynı şeyi yapmışsınızdır.

Fotoğrafta dikkatimi çeken birden çok unsur var.

Önce arka plandaki helikopterden başlayayım.

Helikopterle bir yere gitmek çok pratiktir.

Ama bunu aşan bir anlamı olduğu da açık.

Helikopter, 600 Mercedes’in kesemediği yeni zenginliğin mobilizasyon simgesi haline geldi.

Dikkati çeken ikinci unsur, iki kadının giysileri.

Zevksiz diyemem, çünkü fena değil.

Anneninki biraz gelinliği andırsa da, iyi taşındığı söylenebilir.

Türbanda mümkün olduğunca stilize etme çabası açıkça görünüyor.

Ablalardan birinin başı açık.

Öteki, annesine göre daha muhafazakár bir tarzı benimsemiş.

Yani anne, iki kızı arasında ortada bir yerde duruyor.

Oğulları ise, Türkiye’nin yeni delikanlı tipinin tipik prototipi.

Sünnet çocuklarının standart aksesuvarı papyonu takmamış.

Kravat da yok, tam aksine gömleğin ön düğmeleri açık bırakılmış.

* * *

İkinci fotoğraf ise daha çarpıcı.

Hüner Coşkuner şarkı söylerken anne oynuyor, oğlan ise yerdeki paraları topluyor.

Yani eğlenmeyi seven, bunu göstermekten de kaçınmayan bir aile.

Peki sizce bu fotoğrafta iğreti duran bir şey yok mu?

Bence var.

Türban...

Belki iğreti duran değil de, standart dışı kalan dersek daha doğru olur.

Çünkü elbiselerin altı ile üstü arasında bir uyuşmazlık var.

Asıl uyuşmazlık da, oynama sahnesinde.

Bunu nasıl değerlendireceğiz?

Baba, hayatını arsa işinden kazanıyor.

Yani arsa alıp bunun değerlenmesini sağlıyor ve onun rantını alıyor.

O zaman insanın aklına şu soru geliyor:

"Acaba o türban, biraz bu işe mi yarıyor?"

* * *

Hayır, sandığınızın aksine bunu söylemeyeceğim.

Ben yine işin sosyolojik boyutunda kalıp onu görmeye çalışacağım.

Anadolu’da yeni bir varlıklı sınıf doğuyor.

Kendine liberal diyen aydınların çoğu, bunu Türkiye’de demokratikleşmenin motoru olarak görüyor.

Bense hiç öyle görmüyorum.

Tam aksine, güçlü bir demokratik uzlaşma geleneği oluşturamazsak, bunun ciddi bir faşizm tehlikesi barındırmasından endişe ediyorum.

Dolayısıyla işin siyasi yanına girmeyeceğim.

Sadece şu iyimser yorumu yapacağım:

Yeni sınıfın varlığı arttıkça, eski çevresinin standart uygulamalarından uzaklaşma eğilimi gösteriyor.

Yani Türk toplumunun standart eğlenme biçimine doğru yöneliyor.

Bu bence çok iyi bir şey.

Bir süredir "kaynaşma", "gettolardan çıkma" dediğim şey işte bu.

O nedenle ben bu fotoğrafta kötü değil, iyi bir gelişmenin işaretini görüyorum.

* * *

Peki işin abartma yanı?

E tabii o da var.

Ama o Türk toplumunun hangi kesiminde yok ki...

Böyle bir şey sünnet midir, farz mıdır diye sorarsanız ona vereceğim cevap şu olabilir:

Herkesin kendi kültürüdür...
Yazarın Tüm Yazıları