Paylaş
Bu fotoğrafa iyi bak...
Şu gördüğün 7 insan geçen pazartesi gecesi saat 23.10’da PKK’nın kalleşçe saldırısında yaralanmış 7 kahraman askerimizdir.
Bir gece önce, Diyarbakır’ın Hani ilçesindeki saldırıda arkadaşlarını kaybetmişlerdir.
Ertesi sabah, başlarındaki, gövdelerindeki yaralara, doktorlarının ikazlarına rağmen hastane giysileriyle, arkadaşlarının başına gelmiş...
Ve son görevlerini yapmış kahramanlarımızdır onlar.
Genç arkadaş...
Şimdi en solda, başı sarılı, iki eli yanında, silah arkadaşının başında “hazır ol”da saygı duruşu yapan askerimize iyi bak... Bak ve iyi tanı o kahramanı...
Adı Yüzbaşı Ersel Ezen’dir...
Çok değil, 3 yıl önce, bir sabah evinden alınıp savcı önüne çıkarılmış ve “casusluk” yapmakla suçlanmıştır.
Anlayacağın, tarihimize “Silivri mezalimi” olarak geçen kapkaranlık ara dönemin gadrine uğramış bir subayımızdır.
Devletinin polisi, savcısı casus diye onun yakasına yapışmış, hâkimi onu 10 yıl ağır hapis cezası ile yargılamıştır.
Kendi devletinin ihanetine uğramış kahraman bir subayımızdır o...
Devletinin ihanetine uğramıştır, ama devletine küsmemiştir.
Günü gelmiştir, Diyarbakır’ın Hani ilçesinde, dünyanın en kalleş savaşında vatanı için ölmeyi göze alıp göreve koşmuştur.
Genç insan...
Sadece onu değil, o kahraman subayımızın eşini ve çocuklarını da iyi tanı.
Babaları casuslukla suçlanmış, o zulmü, o ıstırabı, o yapayalnız bırakılmışlığı onlar da yaşamıştır.
Geçen pazartesi gecesi kalleş terör saldırdığında, eşi de çocukları da onun yanında, vatan görevindeydi.
Onlar da yaralandı...
Şimdi sana geliyorum...
Sen...
Ona kumpas kuran polis...
Sen...
Onu casus diye suçlayan savcı...
Sen...
Onu yargılayan hâkim...
Ve siz...
O günlerde bu ordunun erkeklerini casus, kadınlarını fahişe diye manşetlerinizden teşhir eden gazeteci takımı...
Bakabildiniz mi bu fotoğrafa...
Baktıysanız utandınız mı...
O insanların yüzündeki ifadeyi görünce yüzünüz kızardı mı...
MİLLET BİLE OLAMAYAN İSLAM ÜLKELERİ NASIL ÜMMET OLACAK
TEK kelime anladıysam ne olayım...
Türkiye ile Kazakistan bir araya gelip “İslami ümmet platformu” oluşturmayı teklif ediyorlar.
Bu bildiriyi nasıl okuyacağız?
BİR: HINZIR SORU: İstanbul’daki İslam zirvesine katılan 56 ülke var...
Niye sadece Türkiye ve Kazakistan böyle bir çağrıda bulunuyor.
Bu durumda öteki 54 ülke böyle bir fikre katılmıyor mu?
İKİ: NAİF SORU: Bildiride, İslam ülkelerinin birbirlerinin içişlerine karışmaması öngörülüyor.
Bu durumda, Türkiye artık Suriye, Mısır, Irak, Yemen gibi ülkelerin içişlerine müdahale etmekten vaz mı geçecek?
ÜÇ: MERAK SORUSU: Kendi içinde birbirinin gırtlağına sarılmış Müslümanlar, nasıl ümmet haline gelecek.
DÖRT: TEDİRGİN SORU: Biz Türkiye olarak artık bir “millet” olma idealinden vaz mı geçtik?
VE SAMİMİ SORU: Böyle boş şeylerle uğraşacağımıza bütün İslam dünyasına Atatürk’ün “Yurtta sulh, dünyada sulh” idealine sarılmalarını tavsiye eden bir bildiri yayınlansa daha iyi olmaz mı?
KOMŞU DAİREDEN GELEN PİYANO SESİ GÜRÜLTÜ MÜDÜR
APARTMANDAKİ birinci daire:
Londra’nın Chelsea semtinde, 5 milyon pound’luk bir ev almışsınız.
İyi bir işiniz var.
Ama o ne, komşunuzun evinden bütün gün piyano sesi geliyor.
Apartmandaki ikinci daire.
Biriniz 15, ötekiniz 18 yaşında müthiş kabiliyetli iki çocuksunuz.
Büyük bir piyano yarışmasına hazırlanıyorsunuz.
Ama komşunuz gürültü yapıyorsunuz diye sizi şehir meclisine şikâyet ediyor.
Şehir meclisi de çocuklara “Her biriniz günde en çok 30 dakika piyano egzersizi yapabilirsiniz” diyor.
Son durum: Çocukların ailesi mahkemeye gitti ve mahkeme şu kararı verdi:
“Piyano sesi gürültü değildir. Çocukların her biri günde 5 saate kadar egzersiz yapabilir.”
Kaynak: Önceki günkü Daily Telegraph gazetesi.
SİVİLLER HARP EDERKEN ASKERLER BARIŞ MI YAPIYOR
DENİZ Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, şöyle diyor:
“Her ne kadar günümüzde Rusya Federasyonu çeşitli sıkıntılar çıkarmasına rağmen bu anlamda işbirliği yürütmeye devam ediyoruz. İşbirliği sonuç getirecektir.”
İlginç bir durum.
Siviller savaşırken askerler mantıklı davranıp işbirliği yapıyor.
SAMİMİ SERTLİK Mİ GÖSTERMELİK NEZAKET Mİ?
ÖNCEKİ akşam Tarafsız Bölge’ye katılan gazeteciler Kemal Kılıçdaroğlu’na ısrarla “Onlar kabalaşırken siz nazik olun” tavsiyesinde bulundular...
Kılıçdaroğlu da ısrarla “Hayır... Bundan böyle daha da sertleşeceğim” dedi...
Bence “samimi” bir kavgacılık, göstermelik bir nezaketten çok daha erdemlidir...
Yeter ki samimi olun... YAKUP MURAT
Paylaş