Şeytanın aile sözlüğü

BİLİYORUM, aile ile dalga geçmek öyle pek hoş karşılanacak bir şey değildir.

Bazıları bunun şakasına bile tahammül edemez.

Ama ben de bir aile üyesi olduğum için, bu riski göze alıp size eğlenceli bir adamı ve onun nevi şahsına münhasır çok özel aile sözlüğünü anlatmak istiyorum.

Dediğim gibi, bir pazar eğlencesi olarak kabul edin.

Gülümseyip geçin.

* * *

Önce sözlüğün yazarı hakkında biraz bilgi vereyim.

Cahil Meksikalılar, bu sözlüğü yazan adama "Old Gringo" diyorlarmış.

Aslına bakarsanız, bu tuhaf adam hakkında fazla bir şey de bilmiyorlarmış.

Pancho Villa’nın peşine takılıp oradan oraya dolaşan çılgın ve yaşlı bir Amerikalı olduğu söyleniyormuş.

Bu adamın adı Ambrose Bierce’di.

1842’de Ohio’da doğmuş, Amerikan iç savaşında Kuzeylilerin yanında savaştıktan sonra gazeteci olmuş.

Bierce, oturup kendi kafasına göre bir sözlük hazırlamış.

İlginç gördüğü kelimeleri almış, onlara kendine göre anlamlar vermiş.

Bu kitabı baştan sona okudum.

Aile ve kadınlar hakkındaki kelimeleri tek tek buldum.

İşte size küçük bir "şeytanın aile sözlüğü".

Aile: Bir hanede yaşayan, erkek, dişi, genç, hizmetçi, köpek, kedi, küçük kuş, hamamböceği, tahtakurusu ve pirelerden oluşan bireyler bölümü - modern toplumun birimi.

Gelin: Güzel bir mutluluk ihtimalini geride bırakan kadın.

Ev: Gidilecek son yer. Sabaha kadar açık.

* * *

Evlilik:
Bir kadının bir düzine isimden birine bekçilik etmesini sağlayan muhteşem sessizlik için dışıl bir alet. Bir sahip, bir sahibe ve iki köleyi iki kişiye indirgeyen bir müessese durumu ya da hali.

Baba: Bizler henüz avlanarak yaşamayı öğrenmediğimiz dönemde, varlığımızı devam ettirmemiz için doğa tarafından sağlanan geçim kaynaklarının levazım subayı ve komiseri.

(Benim notum: Sözlükte "Anne" maddesi yok.)

Ağız:
Erkekte ruhun kapısı, kadında kalbin çıkış noktası.

* * *

Akraba:
Zengin ya da fakirliklerine göre ziyaret ettiğiniz ya da ziyaret edildiğiniz insanlar.

Bayan: Kaba dilde kadın. California’nın aynı zamanda teğmen olan valisi ve devlet hapishanesi müdürü, bir keresinde denetimi altında olan mahkûm sayısı için "931 erkek ve 27 bayan" tabirini kullanmıştı.

Bekár: Kadınların hálá denedikleri bir adam.

Duygusuz: Altı haftalık evli.

Düğün: Birinin biri olmayı, diğerinin hiçbir şey olmayı ve hiçbir şeyin katlanabilir olmayı üstlendiği bir tören.

Hanımefendi: Beyefendi cinsinin dişi olanı. Bu kelime anlaşılmazdır, zira hanımefendiler hiç de kendi kabahatleri olmadığı halde, şimdilerde "Bayan" olarak bilinmektedir.

Hırdavat: Kadınların vicdanı.

* * *

İhanet etmek:
Güvenin bedelini ödemek.

Sadakat: Kendilerine ihanet edilmek üzere olanlara özgü bir erdem.

Karısına çok düşkün olma: Kişinin kendi karısına yönelmiş sapıkça bir düşkünlük.

Mutluluk: Başkalarının yaşadığı sıkıntıyı düşünmekten doğan, kabul edilebilir bir duygu.

Okumuş kadın: Kendi cazibesine kapılmayan, erkeklerden, bilimi, sanatı ve güzel sanatları karikatürize ederek intikam alan kadın.

Terk etmek: Sizden kurtulma avantajını bahşetme.

* * *

Ben şahsi ve keyfi lügatleri çok severim.

Her kelimeye istediğiniz her anlamı vererek, kendinize ait muhteşem bir lügat yaratabilirsiniz.

Siz yazarsınız, başkaları da okur.

Ama dediğim gibi, ciddiye almadan, sadece gülümseyerek...

İyi pazarlar



(*) Ambrose Bierce: "Şeytanın Sözlüğü", Omega Yayınları
Yazarın Tüm Yazıları