BUGÜNLERDE Ankara Üniversitesi'nde sessiz bir çalışma sürdürülüyor. Çeşitli öğretim elemanlarından oluşan bu birimin özel bir adı yok, ama‘‘çok özel bir misyonu’’ var.
Bu özel görev ‘‘özel din dersi öğretmenleri’’ yetiştirmek.
Bu öğretmenler Alman eğitim sisteminin aldığı belki de en kritik kararlardan birini uygulamak üzere eğitiliyorlar.
Çünkü Almanya, bu ülkedeki Türk gençlerine din dersi öğretme kararı aldı.
Ancak bunu Türkçe değil, Almanca yapmayı kabul ettiler.,
İlk uygulama önümüzdeki sonbaharda Bavyera eyaletinde başlıyor.
Din dersi zorunlu olmayacak. İsteyen öğrenci bu dersi alabilecek.
Bu ilginç haberi, geçen cumartesi günü Berlin'de Türk ve Alman gazetecileri bir araya getiren toplantıda öğreniyoruz.
Bilgiyi veren kişi Barbara John.
Berlin eyaletinin yabancılardan sorumlu yetkililerinden biri.
BERLİN BEKLİYOR
Berlin bölgesi Bavyera eyaletinin bu uygulamadan alacağı sonucu bekliyor.
Uygulama başarılı olursa, onlar da Almanca din dersi eğitimine başlayacaklarmış.
Bu kararın Almanya açısından çok önemli bir özelliği var.
Son bir iki yıla kadar Türkleri geriye dönecek olan insanlar olarak kabul eden Almanya, bu zihniyetini tamamen değiştiriyor.
Türkleri artık kalıcı ve ülkenin vatandaşı olarak görüyor.
O nedenle, onların din eğitimi ihtiyacını da toplumsal bir zorunluluk olarak kabul ediyor.
Din dersinin Almanca verilme kararı, işte bu köklü zihniyet değişikliğinin sonucu.
Bu insanları Alman toplumunun üyeleri olarak kabul ettiklerine göre, din eğitimini de Almanca vermeleri normal.
Tabii din dersin müfredatını kontrol etmek de daha kolay olacak.
Ben bu uygulamayı ve müfredatını merakla bekliyorum.
Cumartesi sabahı Barbara John'dan Berlin'deki Türkler hakkında çok ilginç bilgiler aldık.
Mesela, çok şaşırtıcı bir durumla karşı karşıya kalmışlar.
Bugün Almanya'da doğan Türk çocukları, altı yaşına geldiklerinde, Türkiye'de doğup gelen birinci kuşağın çocuklarına göre daha az Almanca biliyorlarmış.
Bunun nedenini yeni keşfetmişler.
Berlin'de duvarlar yakılıp, Türklerle karışık mahallelerde oturan Almanlar banliyölerde yaşama imkánına kavuşunca, Türk çocukları sokakta oynayacak Alman çocuğu bulamaz hale gelmişler.
İkinci bir neden de Türk televizyonlarının çok yoğun biçimde Almanya'da yayına başlamasıymış.
Çocuklar evlerinde Türk televizyonu seyrediyorlarmış.
KIZLAR BAŞARILI
Genç Türk erkeklerinin yüzde 65'i düşük eğitim seviyesinde kalıyormuş.
Buna karşılık genç Türk kızları daha başarılıymış. Onların sadece yüzde 40'ı düşük eğitim seviyesinde kalıyormuş.
Ancak genç kızları bekleyen en büyük tehlike aile baskısı dolayısıyla eğitime devam edememeleriymiş.
Türk çocuklarının başarısızlık dolayısıyla okuldan atılma oranı yüzde 25'miş.
Alman çocuklarında bu oran yüzde 9'da kalıyormuş.
Bir ilginç rakam daha.
Türkiye'den Almanya'ya her yıl 10 bin siyasi iltica başvurusu oluyormuş.
Ama artık Almanlar da bunların çok büyük bölümünün sadece oraya gelebilmek için uydurulan gerekçeler olduğunu biliyorlar.
Berlin’in ‘Tupi’leri
Kavramı ilk defa Barbara John'un ağzından işittim.
Kendisi bulmuş.
‘‘Tupi...’’
1980'li yılların en ünlü ekonomik kavramlarından biri olan ‘‘Yupi’’ kelimesinden esinlenerek kullanılıyor.
‘‘Yupi’’, İngilizce genç, şehirli, profesyonel kelimelerinin baş harflerinden oluşturulmuş.
1980'lerde serbest pazar ekonomisinin patlama yaptığı yıllarda, iddialı, ihtiraslı, başarılı genç işadamları için kullanılıyordu.
Barbara John, şimdi bu kavramı Almanya'daki şehirli genç Türk işadamlarına adapte etmiş.
‘‘Y’’ harfinin yerine konan ‘‘T’’ harfi, Türkleri ifade ediyor.
Sadece Berlin'de 8 bin Türk işyeri varmış.
Her alanda genç ve başarılı Türklerin sayısı artıyormuş.
John, bunların Alman toplumuna yeni bir dinamizm getirdiğini söylüyor.