Seçim kaybetmek de bir şereftir... Evet öyledir

Seçim...

Haberin Devamı

“Kazanmak” için girilen bir yarıştır...

*

Bazen kazanılır... Bazen de kaybedilir...

*

Seçimi kazanmak şerefli bir iştir...

Ama bazen kazanmak, kazanana şeref getirmez...

*

Kaybetmek de şerefli bir iştir...

Ama bazen kaybetmek bile şerefli olmaz...

*

Seçime bazen, “kazanacağından emin” duyguyla girersin...

Kazanırsın da...

Çok güzel bir duygudur...

Hele hele rakiplerine haksızlık etmeden kazanmışsan eğer...

Gece başını yastığa huzurla korsun...

Bazen seçime, “kaybedeceğinden emin” bir duyguyla da girersin... O da çok güzel bir duygudur...

Çünkü bilirsin ki her toplumun kazanamayacak tutunamayanları, sayısı kazanmaya hiç yetmeyecek azınlıkları, sayısı yettiği halde sesi yetmeyen kimsesizleri vardır...

*

Birilerinin o kimsesizlerin kimsesi olması da gerekir...

*

Haberin Devamı

Baştan kaybettiğin o gece, “Guguk Kuşu” filminin kahramanı McMurphy’nin, kendisiyle alay eden öteki insanlara söylediği gibi...

“Ben hiç olmazsa denedim” dersin...

*

O gece sen de başını yastığa huzurla korsun...

Kazananı ile kaybedeni ile seçim demokrasinin olimpiyatıdır...

*

Kaybetmeyi de kazanmayı da şerefli yapan ise...

Adalet... Vicdan... Eşitlik...

Ve bir de yarışanların hiçbirinin ötekine haksızlık etmeme duygusudur...

*

Herkese şeref getiren de işte budur...

TİYATROLAR GÜNÜ FİLMİ HİÇ DE KÖTÜ BİR ŞEY DEĞİL

Ben çevrem gibi düşünmüyorum.

Dünya Tiyatrolar Günü için hazırlanan klibi çok sevdim.

Orada rol alan sanatçıları çok takdir ettim.

Bu klibin altında Cumhurbaşkanlığı’nın imzasının olması da çok hoşuma gitti.

Düşünenleri, yapanları ve rol alanları kutluyorum.

Bu klibe tepki gösterenlere de şunu söylemek isterim.

Tutun ki Cumhurbaşkanlığı bunu siyasi amaçla yaptı...

O bile güzel bir şey değil mi... Ama bu olay bir kere daha şunu gösterdi.

Kutuplaşma çok kötü bir şey.

En ortak, en güzel duygularımızı ve hareketlerimizi bile itibarsızlaştırıyor.

BARIŞ ÖZCAN’I 2.5 MİLYON İNSAN TAKİP EDİYORSA...

Bu ülkede hâlâ umut var demektir.

YouTube’da yeni adamım
Barış Özcan...

Tam aradığım insan...

Harika bilimsel konular ele alıyor.

Bunları harika bir hikâye anlatım tekniğiyle popülize ediyor...

Haberin Devamı

İzlediğim son videosunda
“Bilim insanları zamanı geriye aldı mı” konusunu işliyordu.

Mesela “Kim ulan bu Elon Musk” diye bir konuşması var ki harika...

“Foucault’yu sayıklamak” gibi entelektüel konuları ele alıyor ve çok eğlenceli biçimde anlatıyor.

Ve 2.5 milyon izleyicisi var.

Bunlardan biri de torunum Sinan Ali ve ben Barış Özcan’ı ondan öğrendim.

Bu genç insanın video sunumlarını hepinize tavsiye ederim.

Ben fanatiği oldum...

Seçim kaybetmek de bir şereftir... Evet öyledir

APPLE TOPLANTISINA ELİNDE GAZETEYLE GİDEN TEK KİŞİ

O bendim...

Dijital dev Apple’ın CEO’su Tim Cook’un yapacağı sunuma, New York Times ve Wall Street Journal kolumun altında gittim.

O gün iki gazete aynı başlıkla çıkmıştı.

İkisinin manşetinde de hakkında yapılan araştırmanın Trump’ı akladığı haberi vardı. İkisi de haberi hiç çarpıtmadan vermişti.

Haberin Devamı

Bu iki gazeteden New York Times Trump’a karşı...

Yani muhalif...

Öteki ise Trump’ı destekleyen Murdoch’un gazetesi...

Ama ikisinin de ortak özelliği şu.

Ana akım medyalar...

Bu iki gazeteye bakarken bir kere daha anladım ki...

İktidar yanlısı veya muhalif...

Özgür bir ana akım medya her siyasetçi için çok iyidir.

Seçim kaybetmek de bir şereftir... Evet öyledir

ED SHEERAN’DAN SONRA YENİ BİR İNGİLİZ DAHA

SON günlerde yükselen yeni bir İngiliz şarkıcı var.

Sam Fender...

Özellikle “Dead Boys” şarkısını çok seviyorum.

Hakkında çok iyi yazılar okuyorum.

İngilizler müziğe yepyeni isimler vermeye devam ediyor...

Seçim kaybetmek de bir şereftir... Evet öyledir

ROLLİNG STONES HASTALARINA DUYURU

SİZ de benim gibi iflah olmaz bir Rolling Stones hastasıysanız haber vereyim.

Grubun Latin Amerika ve Küba turnesi bir belgesel olarak Netflix’e kondu.

Ben çok sevdim...

Haberin Devamı

Hele hele bir sahnede Keith Richards’ın ağladığını görmek çok ilginçti...

Bu arada “Mojo” dergisinin son sayısının editörlüğünü de Keith Richards yaptı. Onu da duyururum.

TANINMIŞ BİR GURME BUNU SÖYLEDİĞİ İÇİN ÇOK MUTLUYUM

Vedat Milor’un “Kafa” dergisinin son sayısındaki yazısının başlığı “Gerçek pizza ve İtalya’da pizza avı”...

Diyor ki Vedat Milor... “Pizza demek, her şeyden önce iyi hamur demektir... Sonra ticari ve hazır maya kullanılmayacak...”

Bunlar normal ancak araya bir cümle sıkıştırıyor ki...

“Malzeme aşırı olmayacak...”

“Hah işte” dedim... Yıllardır pizzacılara bir türlü anlatamadığım şey bu...

Sanıyorlar ki peynirini, domatesini mantarını ne kadar çok koyarlarsa müşteri o kadar memnun kalır... Hayır...

Aşırı malzeme pizzayı bozuyor.

Haberin Devamı

Sonunda dünyaca tanınmış bir gurme bunu söylediği için çok mutluyum.

Yazarın Tüm Yazıları