Paylaş
İnandırabilir miydim...
Onu da bilmiyorum.
Bildiğim tek şey, bu satırları bütün kalbimle ve samimiyetimle yazdığım.
* * *
Cumhurbaşkanı’nın askerlerin önünde söylediğini dikkatle okudum.
“Aldatıldık” diyor...
Ağzından ilk defa bu kadar net bir itiraf işitiyoruz...
* * *
Başkalarının yaptığını yapmayacağım.
Mesela, “Şimdi mi aklınıza geldi” demeyeceğim...
“Birlikte yürüdünüz bütün o yılları ve yolları” demeyeceğim...
“Samimiyseniz hesap sorun” falan da demeyeceğim...
Derdim, geçmişin suçları veya suçluları değil...
Geçmişin mağdurları ile ilgiliyim.
Bir de geleceğin olağan mağdurlarıyla...
* * *
O yüzden şöyle diyeceğim.
Sayın Cumhurbaşkanı, sakın Kabataş olayında da aldatılmış olmayasınız...
Camide içki içtiler gibi çok tehlikeli bir yalanı da size gerçekmiş gibi kabul ettirmiş olmasınlar.
Gezi’de öldürülen çocukları size yanlış anlatmış olmasınlar...
* * *
Madem konuyu açtık...
Kendimle ilgili joker hakkımı da kullanayım.
Çalıştığım kuruma kesilen insafsız, haksız, adaletsiz ve alçakça vergi cezaları konusunda da sizi aldatmış olmasınlar Sayın Cumhurbaşkanı...
Hiç sordunuz mu bize o vergileri yazan müfettişler, onları ödüllendirenler, onların amirleri şimdi nerede...
Bütün davaları kazandığımız halde, “Her şeyinize el koyacağız, oturduğunuz eve kadar alacağız” şantajı ile gasp edilen sadece patronumuzun değil, hisse sahiplerinin ve çalışanlarının hakları ne olacak...
* * *
Sayın Cumhurbaşkanı...
Haklısınız... Bütün bir toplum, bütün bir millet aldatıldı...
Ama bilin ki, aldatılmaya devam ediliyor...
Aldatanları bırakın.
Samimiyetinizi göstermek istiyorsanız, yapacağınız tek şey var.
Mağdurların haklarını iade etmek...
Yarbay Ali Tatar’ların, Kuddisi Okkır’ların, rütbeleri sökülen komutanların, işlerini kaybeden gazetecilerin, sırf gösteri yaptı diye içeri atılan çocukların, sırf muhalif oldukları için vergi müfettişleri tarafından gasp edilen şirketlerin, hayatları karartılan iş insanlarının...
O şirketlerin çalışanlarının...
* * *
Samimiyet...
İhtiyacımız olan tek şey bu...
O samimiyeti gösterdiğiniz takdirde, yapayalnız kaldığınız şu dünyada, hiç tahmin etmediğiniz insanları yanınızda görebilirsiniz.
Lütfen Süleyman Şah ricatını Çanakkale’nin yanına koymayın
ÇANAKKALE Savaşı’nı anma günü iktidar tarafından yapılan bazı konuşmaları dinlerken kulaklarıma inanamadım.
Güya Türk ordusunun kahramanlıklarını anlatıyorlar.
Neymiş...
Çanakkale Savaşı’nın muzaffer ordusunun son büyük başarısı da Süleyman Şah operasyonuymuş...
Arkadaş... Kahramanlık menkıbesi mi istiyorsun...
Buyur sana biraz kahramanlık menkıbesi anlatayım.
* * *
-ATATÜRK Çanakkale Savaşı’nın kahraman komutanı, Kurtuluş Savaşı’nın kahraman önderi, Cumhuriyet’in kurucusudur.
Bu iktidarın yanlış politikaları sonucunda IŞİD’in eline geçen Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu o toprak, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Ankara Antlaşması ve Lozan’la “Türkiye Cumhuriyeti ülkesinin” toprağı kabul edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları dışındaki tek vatan toprağıydı orası.
Atatürk, aynı zamanda Hatay’ı Türkiye topraklarına katan büyük diplomasinin dâhi mimarıdır.
* * *
-İSMET İNÖNÜ Kurtuluş Savaşı’nın kahraman komutanıdır. Süleyman Şah Türbesi’ni Türkiye toprağı kabul ettiren Lozan Antlaşması’nı yapan insandır.
Kıbrıs üzerinde ilk jetleri uçuran Başbakan’dır.
* * *
-BÜLENT ECEVİT Türkiye Cumhuriyeti ordusunun ilk denizaşırı harekâtını yapma kararını alan Başbakan’dır. Kıbrıs Türk’ü onun dirayeti ve cesareti sayesinde kurtulmuştur.
* * *
-SÜLEYMAN DEMİREL Kara Kuvvetleri Komutanı’nı Suriye sınırına gönderip oradan “Öcalan’ı Suriye dışına çıkarmadıkları takdirde savaş ilan edeceğini” duyuran Cumhurbaşkanı’dır. Yani o savaşı yapacak olan ordunun Başkomutanı.
“Sabrımızı test etmeyin” cümlesini bir kere telaffuz etmiştir...
Sonuç... Öcalan İmralı’da...
* * *
-TANSU ÇİLLER PKK’ya karşı en başarılı kara harekâtlarını yapan Başbakan’dır. Onun döneminde yapılan Irak operasyonunda Türk ordusunun 12 generali, bugün İran ordusunun komutanları gibi, 3 ay boyunca Irak toprağında gece arazide yatmış, harekâtı yönetmiştir.
* * *
Yani bu kahraman ordu için menkıbe yazmak isterseniz, Cumhuriyet döneminde epey menkıbe vardır. Ama oradaki türbeyi buraya getirme operasyonu değil...
Kurtarılan sadece sandukadır...
Bu ülkenin toprağı değil...
Ayşe Arman umrede merakla bekliyorum
AYŞE Arman umreye gitmiş...
Yıllardır gitmek istediğini biliyordum. Önceki gün arayıp “Yazacak mısın” diye sordum.
Yazmayacakmış...
Yazık, halbuki onun anlatacaklarını çok merak ediyorum.
Ama bildiğim Ayşe mutlaka bir şekilde anlatır gördüklerini ve hissettiklerini.
Hayatım boyunca en çok ses getiren gazetecilik olaylarımdan biri Ahmet Hakan’la birlikte yaptığımız umre ziyareti oldu.
Ahmet’in rahmetli babası dahi, çok sayıda muhafazakâr insandan güzel mesajlar almıştım.
Dönüşte mutlaka Ayşe’yi de dinleyeceğim.
Bakarsınız o yazmasa bile belki ben anlatırım size.
Paylaş