Podyumda biten harika bir Rain Man hikâyesi

SİYASET susunca, kin tacirleri tatile çıkınca, insani hikâyeler yuvalarından çıkıyor.

Haberin Devamı

Bugün anlatacağım hikâye, bir “Rain Man” hikâyesidir.

Hani bir zamanlar Dustin Hoffman’ın oynadığı ve hepimizi yüreğimizden yakan o otistik çocuk hikâyesi...

Daha önce gazetelerde yayınlanmıştı...

Olsun ben bir daha, bir daha anlatayım.

İnsanlığın unutulduğu bir dünyada böyle hikâyeler nesilden nesile bize insanlığımızı hatırlatır.

Podyumda biten harika bir Rain Man hikâyesi

90 KİLOLUK YÜZDE 98 OTİSTİK BİR ÇOCUK

Kahramanımızın adı Ayberk Aksu...

Yüzde 98’lerde otistik bir çocuk olarak bu dünyaya geldi...

O yetmedi, daha küçücükken annesi ve babası ayrıldı.

Babasıyla tek başına kaldı ve sadece onunla iletişim kurabiliyordu.

Annesi hastalığını kabul etmişti...

Haberin Devamı

Ona bakıcı tutmuş, üzülmesin, krize girmesin diye ne istiyorsa yapılıyordu.

Otistik bir çocuğun hayatı zordur... Ama otistik çocuk anne-babası olmak da kolay değildir.

Gerçek bir annelik ve babalık sınavıdır...

Ne yazık ki Ayberk’in eğitimi onu içine kapandığı tek kişilik dünyadan çıkaramamıştı.

Otizmin çok çeşitli sonuçları vardı.

Mesela saçına hiç dokundurmuyordu.

Daha küçücük yaşta 90 kiloya çıkmıştı.

Üstelik ağız kaslarını kontrol edemiyordu.

Devamlı salyalı bir ağızla geziyordu.

Babasından ayrılan annesiyle birlikte yaşarken, hayatına üçüncü kişi daha geldi.

Babası bir kadınla evleniyordu.

Bir çocuk için en
korkutucu şey...

Bir “üvey anne”...

ÜVEY ANNENİN HERKESİ ŞAŞIRTAN CÜMLESİ

Üvey annenin adı
Naciye idi...

İşte o andan itibaren Ayberk’in hayatı değişecekti...

Onunla birlikte “üvey anne” kelimesinin manası da...

Naciye Aksu evlendikten sonra kimsenin hayal edemeyeceği bir şey yaptı.

Kocasına “Ayberk’i yanımıza almak istiyorum” dedi...

Otistik bir çocuğun sorumluluğunu yüklenmek...

Zor bir karardı... Çok zor...

Sonra pratik bir psikolog gibi onun hareketlerini gözlemlemeye başladı.

İlk işaret bir gün Ayberk havuzdayken geldi.

Podyumda biten harika bir Rain Man hikâyesi

Haberin Devamı

BİR HAVLUYLA HAVUZDAN GELEN İLK HAYAT İŞARETİ

Naciye Aksu havuzdayken ona bir havlu attı.

Kimseyle iletişim kuramayan Ayberk havluyu aldı ve Naciye’ye geri verdi.

Bunun üzerine havluyu tekrar ama bu defa daha uzağa attı.

Ayberk yine geri getirdi.

Bu hareketi her defasında daha uzağa atarak iki kere daha tekrarladı ve hepsinde aynı sonucu aldı.

Ama son getirişinde onu hayretler içinde bırakan bir şey oldu.

Ayberk gülümsüyordu.

Kendi yalnızlığına kapanmış otistik çocuğun ilk gülümseyişiydi.

Ve tabii ilk teması...

Nihayet babası dışında biri daha onun dünyasına girebilmişti.

Bunu başaran “üvey anne”, otizmi incelemeye başladı.

Otistik olduğu halde okuyan, akademisyen olan, hatta ödül kazanan bilim insanlarının bulunduğunu öğrendi.

Haberin Devamı

Bu rol modelleri onu umutlandırdı.

Şimdi artık sıra ona fiilleri öğretmekti.

AYBERK’İN ÖĞRENDİĞİ İLK FİİL ‘VERMEK’ OLDU

Öğrettiği ilk fiil “vermek” oldu.

“Makarna ver” dedi...

Ayberk makarnayı verdi.

Hiç konuşmadan havluyu veren çocuk şimdi sadece konuşarak aynı şeyi yapıyordu.

Sonra öteki fiiller geldi.

Durmadan sallanan çocuğa “Sallanma Ayberk” dedi...

“Ağzını kapat Ayberk” dedi...

Önceleri bunu sık sık tekrarlıyordu ama bir süre sonra bu uyarıların arası uzamaya başladı.

Çünkü Ayberk eskisi kadar çok sallanmıyordu, ağzını çok daha az açık tutuyordu.

Artık havuzdan çıkıp karaya geçme zamanı gelmişti.

Yüzme eğitimi devam ederken, yürüme bandında egzersizlere geçtiler.

Haberin Devamı

Ayberk önce direndi. Naciye onu ödüllendirip teşvik etti.

90 kiloluk Ayberk böylece kısa sürede fit bir delikanlı
haline geldi.

AYNADA KENDİNE BAKAN AYBERK’İN YAPTIĞI İLK ŞEY

Aynada kendini görünce yaptığı ilk iş, kendi isteği ile berbere gidip saçlarını kestirmek oldu.

Eğitimi de devam ediyordu.

İşte tam o günlerde onun bir başka ilgisini keşfettiler.

Yemeğe ilgisi vardı.

Ama sadece yemeğe değil yapmaya da...

Böylece bir yandan da aşçılık öğrenmeye başlıyordu.

Otizmi yüzde 20’lere kadar geriledi.

Bu arada okuma-yazmayı da öğrendi.

Ama bütün bunlar olup biterken hayat ona bambaşka ve kimsenin hayal etmediği bir başka gelecek hazırlıyordu.

14 yaşına gelmiş, serpilmiş, boyu uzamış, fit bir delikanlı olmuştu...

Haberin Devamı

İşte tam o günlerde kimsenin beklemediği bir şey oldu.

Podyumda biten harika bir Rain Man hikâyesi

AYBERK BİZİM KATALOG MANKENİMİZ OLUR MUSUN

Ailecek tanıdıkları vizyoner bir işinsanı, Abdullah Kiğılı devreye girmişti.

Ayberk, Kiğılı’nın katalog mankeni olacaktı.

Ve oldu da...

Üstelik aslan gibi bir delikanlı olarak çok da iyi oldu.

O artık dünyanın ilk otistik mankeni sayılıyor...

Bir zamanlar “Asla konuşamaz” denilen çocuk şimdi hayatını kazanıyor...

Hem kendi kaderini değiştirdi...

Hem de “üvey anne” kelimesinin anlamını...

Annelik, sadece genetik olarak hak edilen bir paye değilmiş...

Bu hikâyeyi dün eşim Tansu gönderdi bana...

Facebook’taki arkadaşları tekrar paylaşmışlar.

Ben de tekrar sizinle paylaşayım dedim...

Siyasetin hoyrat sesi biraz kısılınca, yurdumuzu biraz sükûnet kaplayınca...

Altından böyle çok güzel insanlık hikâyeleri fışkırıyor...

Siyasetin kararttığı umutlarımızı, umuda, karanlıkları aydınlığa çeviren hikâyeler bunlar...

Umut ve insanlık hikâyeleri...

FOUCAULT VE BARTHES OKUYAN DİSLEKSİK BİR ÇOCUĞUN HİKÂYESİ

BAZEN kader bazı şeyleri aynı zamana denk düşürüyor. Ayberk’in hikâyesi önüme geldiğinde, New York Times’ın ilk kadın genel yayın yönetmeni Jill Abramson’un “Merchants of Truth” (Gerçek Tacirleri) adlı kitabını okuyordum.

Kitabın bir bölümünde, bir çocuğun hikâyesi var.

California’nın Oakland şehrinde öğretmen bir anne ile avukat bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiş.

*

Çok sorunlu bir ilkokul hayatı olmuş.

Üçüncü sınıfa geldiğinde bile henüz okuma ve yazmayı öğrenememiş. “Disleksi” teşhisi konmuş.

*

İşte bu çocuk daha sonra felsefe okumuş.

Focuault, Barthes ve Marx uzmanı olmuş.

Bitirme tezinin başlığı, benim Türkçeye çevirmemle şöyleymiş: “Miksoekoloji: Yükselen çevre doktrini...”

Bu tez, İngiltere’nin “Environmental Values” dergisinde yayınlanmış.

*

Kim bu çocuk biliyor musunuz?

Bugün dünyanın en büyük haber sitelerinden biri olan BuzzFeed’in kurucusu Jonah Peretti...

Yazarın Tüm Yazıları