‘Patron’içe’nin mezar komşusu

BİR kelime oyunu yapmak gerekirse, onun için en uygunu şu olabilirdi:

‘Patron’içe...’

Üstteki kesme işaretini bilerek oraya koydum.

Aenne Burda, benim annem dahil, dünyanın birçok Türk kadınına, ‘elbise patronu’ çıkarmayı öğreten kadındı.

O yıllar, konfeksiyonun bugünkü gibi henüz demokratikleşmediği yıllardı.

Dünyanın birçok yerinde kadınlar için, sinema ve magazin dergilerinde gördükleri elbiseleri almak ancak bir hayaldi.

Aenne Burda, işte bu kadınlara kendi eleriyle güzel elbise dikme sanatını öğreten kadındı.

* * *

Geçen perşembe günü Almanya’nın Fransa sınırına yakın Offenburg kasabasında Burda Dergisi’nin kurucusu Aenne Burda’nın cenaze törenine katıldım.

Ne alaka diyeceksiniz?

Almanya’nın en büyük medya gruplarından biri olan Burda, Doğan Grubu’nun dergi sektöründeki ortağı.

Grubun şimdiki sahibi ve Aenne Burda’nın oğlu Dr. Hubert Burda, aynı zamanda Doğan Yayın Holding’in yönetim kurulu üyesi.

Ekim ayının son haftası İtalya’nın Como kasabasında yapılan yönetim kurulunda Dr. Burda ile birlikteydik.

Annesi ağır hasta olduğu için, yönetim kurulu toplantısından hemen sonra helikopterle Offenburg’a dönmüştü.

Aenne Burda geçen hafta 96 yaşında hayata veda etti.

* * *

Perşembe günü, Hubert Burda medya grubunun merkezinin bulunduğu Offenburg’daki kilisede çok etkileyici bir cenaze töreni düzenlendi.

Törene, Doğan Yayın Holding CEO’su Mehmet Ali Yalçındağ, Doğan Grubu’nun Almanya Temsilcisi Sevda Boduroğlu ve ben birlikte katıldık.

Hayatımda kaç cenaze törenine katıldım bilmiyorum.

Ama böylesine düzenli ve etkileyici bir cenaze töreni hiç görmemiştim.

Burda Grubu 100 adet siyah Mercedes limuzin kiralamış.

Bütün davetliler bu limuzinlerle alındı.

Almanya’nın önde gelen işadamları, medya patronları cenazedeydi.

Kilisede tam önümdeki sırada ünlü modacı Karl Lagerfeld oturuyordu.

Almanya’nın eski Dışişleri Bakanı Genscher cenazedeydi.

Erkekler silah takım elbise, kadınlar siyah döpiyes veya elbise giymiş, siyah şapka takmıştı.

* * *

Tören için çok sade bir program bastırılmıştı.

Oturduğumuz yerin hemen ön tarafına, üstü çiçeklerle süslenmiş tabut yerleştirilmişti.

Rahiplerin hemen arkasında ise Baden Baden Senfoni Orkestrası ile, Karlsruhe Devlet Tiyatrosu Korosu yer almıştı.

Tören Bach’ın 3 Numaralı suiti ile başladı.

Aradaki dini konuşmalardan sonra Mozart’ın Requiem’inden ‘Lacrimosa’yı dinledik.

Arada yine dini konuşmalar yapıldı.

Sonra Bach-Gounod (Ave Maria) geldi.

Bitişte ise Bach’ın en çok sevdiğim dini parçalarından biri olan ‘Jesu, mein Freude’ çalındı.

Kilisedeki törenden sonra 100 Mercedes’lik kortej, yolları tamamen kesilen şehirde mezarlığa doğru hareket etti.

Bütün hayatını geçirdiği şehrin sakinleri Bayan Burda’ya ellerinde çiçeklerle veda ettiler.

Ve yemyeşil ağaçlar altında, muhteşem bir parkı andıran mezarlığa geldik.

Orada sade bir tören yapıldı.

Aile üyeleri ve bizler ayakta beklerken altı görevli yavaş yavaş tabutu mezara indirdi.

Sonra herkes sırayla mezarın önünden geçerek, küçük bir kürekle toprak attı.

Hiç kimse, yandaki mezarların üzerine çıkmadı.

* * *

Oradan ayrılırken, hemen 10-15 metre ötede bir mezar daha dikkatimi çekti.

Küçük, üzerinde ay-yıldız bulunan bir taşı vardı.

Üzerinde ‘Ruhuna Fatiha’ yazıyordu.

Almanya’nın en güçlü medya devinin aile mezarlığının yanı başında, bu ülkeye göçmen olarak gelmiş Müslüman bir Türk yatıyordu.

İşte o an, medeniyetin huzurunu bütün hücrelerime kadar hissettim.

Tabii, insanlığı fanatizmin gaddarlığından kurtaracak duyguyu da.
Yazarın Tüm Yazıları