Paylaş
Lizbon'un Belem semtinde, sahile bakan manastırı başka dini yapılardan ayıran çok önemli bir özelliği yok.
Adı, Jeronhimos Manastırı.
Portekiz'in en eski yapılarından biri.
Önünden geçen yol, manastırı sahilden ayırıyor.
Yolun öteki tarafında ise, uçsuz bucaksız okyanusa doğru ilerleyen nehrin ağzı var.
Bu manastır, benim için çok şahsi bir duyguyu tahrik eder.
Çünkü Portekiz'in en ünlü káşifi Vasco da Gama bu manastırda gömülüdür.
Ünlü káşifin orada gömülü olmasının da bir nedeni var.
Portekiz'in bütün öteki büyük káşifleri gibi o da okyanusa hep bu sahilden, kilisenin bulunduğu yerden hareket edermiş.
* * *
Portekiz benim için káşiflerin ülkesidir.
İberik Yarımadası'nın Batı sahiline sıkışmış bu küçücük ülkenin, böylesine muazzam ideallere ve ihtiraslara yelken açması beni hep çok etkilemiştir.
Her akşam, gün batmadan küçük kayıkları ile kıyılarına dönmek zorunda olmayan bu maceraperest ruhlar, hayatta yapamadığım şeyleri, gösteremediğim cesaretleri temsil eden manevi avukatlarımdır sanki.
O yüzden Lizbon'a her gidişimde ilk işim, o büyük káşiflerin denize açıldığı yere dikilen anıta gitmek olur.
Denizin kokusunu orada daha iyi alırım.
Okyanusun derinliğini, ufkun genişliğini, cesaretin önemini, bilinmezliğin zenginliğini ve keşfetmenin muazzam keyfini orada çok daha iyi hissederim.
Yani kendimi iyi hissederim.
* * *
Büyük káşif, Jeronhimos Manastırı'nın sütunlarla kaplı salonunda tek başına değildir.
Portekiz'in ‘‘milli şairi’’ Camoes de orada gömülüdür.
Bilmiyordum.
Geçen hafta sonunda bu sahilde dolaşırken Lizbon Büyükelçimiz Deniz Bölükbaşı'dan öğrendim.
Camoes'in doğum günü, Portekiz'in milli günüymüş.
Dünyada bir şairin doğum gününü milli gün ilan eden başka ülke herhalde yoktur.
Camoes, ölümünden sonra önce Santa Ana Kilisesi'ne gömülmüş.
1755'te mezartaşı çalınmış.
Ölümünden 300 yıl sonra muhteşem bir törenle Jeronhimos Manastırı'na nakledilmiş.
Ama oraya nakledilen kemiklerin, Camoes'e ait olmadığı kesinmiş.
Öyleyse, ona ait olmadığı bilindiği halde, sırf mezar nakletmek için bu kemikler neden oraya, Vasco da Gama'nın yanına taşınmış?
Çünkü o da bir káşif. Ömrünün 17 yılı Hindistan'da geçmiş.
Portekiz'in geleceğini, hep müthiş bir ‘‘Doğu İmparatorluğu'nda’’ görmüş.
Ve bütün bu idealler, Os Lusiadas adlı eserinde yer almış.
O Lusiadas'daki on kanto, Vasco da Gama'nın Doğu Afrika boyunca yol alan gemilerinin seyir defteri gibidir.
Yani, Jeronhimos Manastırı'nda yan yana yatan bu iki büyük insan bir anlamda muazzam bir keşif tutkusunun adı konmamış mürettebatıdır.
Portekiz şimdi bu manastıra üçüncü bir büyük insanını gömmeye hazırlanıyor.
İberik Yarımadası'nın tartışılmaz primadonnası Amalia Rodriquez'in naaşı da Jeronhimos Manastırı'na nakledilecekmiş.
* * *
Demek ki iki büyük káşifi, Amalia Rodriquez'e bağlayan bir şeyler var.
Sadece sanatsal büyüklük mü?
Yoksa başka şeyler de mi var?
Amalia Rodriquez káşif değildi.
Ne yazık ki artık keşfedilecek büyük kıtalar kalmadı.
Ama ruhun derinliklerinde hálá keşfedilmemiş kıtalar, ayak basılmamış coğrafyalar, iskana açılmamış mahalleler var.
Amalia Rodriquez, işte hiç durmadan kendini arayan bu duyguların káşifiydi.
O büyük bir fado şarkıcısıydı.
Fado, yani İngilizce faith kelimesiyle akraba bir mana.
‘‘Kader...’’
Denize açılan büyük káşiflerin, onların yanındaki mürettebatın, gemicilerin arkasından söylenen hasret ve özlem şarkıları.
Amalia işte kıyıda kalan o kadındı.
Büyük şairleri ‘‘özleyen’’ kadın.
Öyleyse onun ebedi ikametgáhının da Jeronhimos Manastırı olması çok normal değil mi?
Paylaş