Ordusuz başkomutan, başkomutansız ordu

BENCE aday olmasaydı daha şık olurdu. Partinin genel başkanı ve ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı adayı olmamayı içine sindirdiğine göre, o da bu fedakárlığı yapabilirdi.

Yapmadı.

Diyorum ki yine de hakkıdır.

Diyorum ki yine de sonuna kadar meşrudur.

Demiştim ki Abdullah Gül iyi bir cumhurbaşkanı olur, buna layıktır.

Ama aynı inanç ve samimiyetle keşke olmasaydı demeye de devam ediyorum.

Zaten asıl mesele burada düğümleniyor.

Artık karar alındığına göre geçmişe takılmamak lazım.

Geçmişe takılırsak geleceği de kaybederiz.

Vatandaş olarak bazı beklentilerim ve umutlarım var.

* * *

Önce askerlerden.

İnşallah yeni bir gece yarısı bildirisi yanlışı yapmazlar.

Seçilmiş Meclis bu kararı verdiyse saygı göstermek gerekir.

İnşallah diyorum, çünkü bu süreç içinde sorumsuz kalemler hem askeri hem de sivilleri öylesine terörize ettiler ki...

Tabii en büyük beklenti Sayın Abdullah Gül’den.

Ne yazık ki bir inatlaşma ikliminde oraya oturuyor.

Meclis’ten o güveni aldığına göre şimdi millete ve kurumlara güven verme sırası onda.

Orada bana bu koltuğu millet verdi, başka kimseyle uzlaşmak zorunda değilim psikolojisiyle oturabilir.

Ya da ben hem milletin hem devletin cumhurbaşkanı olacağım duygusunu benimser.

Ben kendi payıma ikincisini umut ediyorum.

* * *

Tabii kendisini destekleyen bazı yazarlar gibi sen kimsin, AKP’ye oy mu verdin diye de sorabilir.

Ben AKP’nin değil Türkiye’nin cumhurbaşkanı seçildiğini düşündüğüm için fikrimi ve beklentimi yazıyorum.

* * *

Yine şunu kuvvetle umut ediyorum.

Sayın Gül son iki haftadır kulaklarımızı sağır eden rövanşist tamtamlara kulaklarını tıkayacaktır.

Oturacağı yer aynı zamanda başkomutanlık koltuğudur.

Herhalde şunu düşünecektir.

Ordusuz başkomutan olmaz.

O nedenle mutlaka başkomutanlığını yapacağı orduyu kazanması gerekir.

* * *

Tabii askerlerin de şunu düşüneceğini umut ediyorum.

Başkomutansız ordu da olmaz.

Dolayısıyla askerlerin de Meclis’in seçeceği cumhurbaşkanına gereken saygıyı göstereceklerini umut ediyorum.

Devletin kurumları arasındaki ilişkileri emir-komuta, arz ederim-emrederim ilişkisinin de üzerinde huzurlu bir zemine oturtmak hepimizin yararınadır.

* * *

Son sözüm de Abdullah Gül’ün Çankaya’ya çıkışını neredeyse 27 Mayıs ihtilalinin intikamı olarak görenlere.

Arkadaşlar, 27 Mayıs’ın intikamı üç genç darağacına gönderilerek alınmamış mıydı.

O intikamın çok mu hayrını gördük ki yeni intikamlardan medet umalım.

Uzlaşma kültürü ile kan davası kültürsüzlüğünü yan yana koyduğunuzda hangisini tercih edersiniz. Medeni bir insan hangisini tercih eder.

* * *

Sayın Abdullah Gül’e Atatürk’ün de oturduğu koltukta başarılı ve birleştirici bir 7 yıl dilerken, şu naçizane duygumu aktarmak istiyorum.

Biz seçim kampanyası sırasında Başbakan Erdoğan’ın uzlaşma vaatlerine inandık ve inanmaya devam ediyoruz.

Bu ülke intikam ve rövanş duygularından çok çekti.

O nedenle ebediyen unutulmayacak yeni intikam hatıraları yaratmak huzurumuza ihanettir.
Yazarın Tüm Yazıları