Paylaş
***
Seçimin sonucu şimdiden belli. Anketlere bakılırsa, sandığa gidenlerin yüzde 60’ı Emmanuel Macron’a oy verecek.
Yüzde 40’ı ise aşırı sağın lideri Marine Le Pen için oy kullanacak.
***
Böylece Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı Emmanuel Macron olacak.
***
İki gündür Paris’teyim.
Şehirde cumhurbaşkanlığı seçimi olacağına dair en küçük heyecan, en küçük belirti yok.
Önünde fotoğraf çektirmek için duvar afişi bulmakta bile zorluk çektim.
Sonunda bula bula, gizli bir elin, en kuvvetli başkan adayını şeytanlaştırdığı bu afişi buldum.
***
Seçim karargâhlarında en küçük canlılık görünmüyor.
“Üst akıl”, “hain”, “diktatör” gibi laflar hiç duyulmuyor.
***
1970’li yıllarda bu ülkede öğrenci olarak yaşadığım günlerdeki seçimleri hatırlıyorum.
Cumhuriyetçi partiler, Komünist Parti, Sosyalist Parti meydanlarda, sokaklardaydı.
Bu seçimde ise hiçbiri yok.
Çünkü hiçbirinin adayı seçimde değil.
Dolayısıyla bir gazeteci olarak burada bana kalan, eğlenmek oluyor.
Bir yandan Türkiye’deki kabak tadı veren tartışmaları unutmak... Bir yandan da seçimi ölüm kalım meselesi olmaktan çıkarmış bir toplumun keyfini yaşamak.
O nedenle buradan haykırıyorum.
“Vive la France...”
PORTRE 1
DEDESİNİ AT ÇİĞNEMİŞ AKDENİZLİ BALIKÇI KIZI
MİLLİYETÇİ Cephe’nin adayı Marine Le Pen...
5 Ağustos 1968 günü doğmuş. Yani Aslan burcu.
Fransız politikasını köklü biçimde değiştiren 1968 Mayıs olaylarından hemen sonra doğmuş. 50 yaşında.
Emekçi bir aileden geliyor. Büyük büyük dedesini 1885 yılında at tepmiş ve hayatını kaybetmiş.
Bir başka dedesi madendeki grizu patlamasında ölmüş.
Ailenin öteki tarafında ise Araplar, İtalyanlar, Maltalılar ve Yahudiler var.
Akdeniz karakterli bir kadın.
Babası hayatına balıkçılık yaparak başlamış.
Gençliğinde güzel bir hayatı olmuş.
Fransızlar onu, 18 yaşındayken, babasının bir yaş gününde dans ederken çekilmiş Marilyn Monroe’nun o meşhur uçuşan etekli fotoğrafına benzeyen bu görüntüsü ile de tanıyor.
PORTRE 2
BİR TARAFI SENYÖR ÖTEKİ TARAFI MARANGOZ VE KÖYLÜ
EMMANUEL Macron 21 Aralık 1977’de doğmuş.
Yani Yay burcunun son günü... Ailesinin bir tarafı 17’nci yüzyılda senyörlüğe kadar uzanıyor.
Ama geri kalan tarafı hep çalışan insanlar ve köylüler.
Dede mesleği marangozluk. Büyük büyük anneannesi okuma-yazma bilmeyen bir oda hizmetçisi...
Baba ve annesi ise okumuş insanlar.
Babası nöroloji profesörü.
Çocukluğunda çok parlak bir öğrenci.
Okuldaki bütün yarışmalarda birinci oluyor.
Okulda tiyatro çalışmalarına katılıyor.
Kendinden 24 yaş büyük karısı ile orada tanışıyor.
Karısı o okulda öğretmen ve tiyatro çalışmalarının başında o var.
ANALİZ
FRANSIZLAR EN ÇOK KİMİ DAHA AZ SEVİYOR
BİLİYORUM çok tuhaf bir başlık ve ondan da tuhaf bir Türkçe oldu.
Ama Fransa bu pazar seçime giderken durum aynen böyle.
- Fransızların yüzde 60’ı muhtemelen Emmanuel Macron’a oy verecek.
Ama aynı Fransızların yüzde 47’si ondan hiç hazzetmiyor.
- Fransızların yüzde 40’ı muhtemelen Marine Le Pen’e oy verecek.
Ama Fransızların yüzde 59’u ondan hiç hazzetmiyor.
- Sosyalist Parti’nin seçmeninin yüzde 75’i Macron’a oy atacak.
Ama sadece yüzde 12’si ona inandığı için oy verecek.
VARSAYIN Kİ
ERDOĞAN VE KILIÇDAROĞLU’NUN TOPLAM OYU YÜZDE 50’Yİ BULMAMIŞ
ŞÖYLE düşünün.
2019’da Türkiye’de başkanlık seçiminin ilk turu yapılıyor.
AKP’nin adayı Tayyip Erdoğan ve CHP’nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk turda aldıkları oyların toplamı yüzde 50’yi geçmiyor.
Önceki Pazar Fransa’da ortaya çıkan tablo buydu.
İlk turda ilk 2 sırayı alıp ikinci tura geçen 2 adayın aldığı oyların toplamı yüzde 50’nin altında kaldı.
Ama bu Fransa’da ilk defa olmuyor. Daha önce 1995 ve 2002 seçimlerinde de böyle oldu.
Ancak bu defa ilk olan bir şey vardı.
Ülkenin 2 en büyük merkez partisinin ikisinin de adayı ikinci tura kalamadı.
Yani şöyle düşünün. Ne Erdoğan ne de Kılıçdaroğlu ikinci tura geçebilmiş.
Ve yine mesela, ikinci tura Meral Akşener ile AKP saflarından ayrılarak seçime girmiş Abdullah Gül kalmış.
Olacak iş değil ya... Mesela böyle olmuş.
LAKAPLAR
BİRİ ‘PİTBULL’ ÖTEKİ İSE ‘ŞIMARTILMIŞ ÇOCUK’
GEÇEN çarşamba akşamı iki aday televizyonda karşı karşıya geldi.
- Bu tartışmanın galibi yok.
Ama kesin bir kaybedeni var ve o da Le Pen oldu.
Le Monde ve Le Figaro gibi gazetelerin ortak görüşü bu.
- Macron taraftarları tartışmadaki Le Pen’i “pitbull”a benzettiler.
- Le Pen taraftarları ise Macron’u, şimdiki Cumhurbaşkanı Hollande’ın “chouchou”su olarak görüyorlar.
Yani şımartılmış çocuğu olarak.
YALAN ETKİLİ Mİ
LE PEN BİR TARTIŞMADA TAM 19 YALAN SÖYLEDİ
TELEVİZYONDAKİ tartışmayı değerlendiren Le Monde’un dünkü manşeti şöyleydi:
“Yalan Stratejisi...”
Gazete bu tartışmada Milliyetçi Cephe liderinin tam 19 yalan söylediğini belirtip, bunları tek tek saydı. Bunlardan biri şuydu:
“AB’den ayrıldıktan sonra İngiliz ekonomisi daha iyi gidiyor”.
“Yalan” ve “yolsuzluk”, Türkiye’nin aksine, Fransız siyasetinde hâlâ önemli bir etken.
OY VE ÖTESİ
SANDIKLARA YETERLİ GÖZLEMCİ BULUNAMIYOR
TABİİ bir Türk seçmeni olarak iki gündür burada en ilgimi çeken konulardan biri “seçimde hile olup olmayacağı” tartışmasıydı.
Hayret...
Burada öyle bir tartışma yok.
Fransa’da seçim güvenliğini sağlama görevi belediye başkanlarının.
67 bin sandıkta oy kullanılıyor.
Bunun için 130 bin gözlemciye ihtiyaç var.
Ancak yeterli gözlemci bulmakta zorluk çekiyorlar. Le Pen’in bir partisi var. Militan sayısı da çok. O bakımdan onların bir sorunu yok.
Ancak Macron’un arkasında bir parti yok. O nedenle sandık gözlemcisi bulmakta zorlanıyor.
Burada “Oy ve Ötesi” gibi aktif sivil toplum örgütleri de yok.
Çünkü kimsenin aklına seçimde hile yapılabileceği gibi bir ihtimal gelmiyor.
Kanuna göre her sandıkta 2 gözlemci olması yeterli görülüyor.
Üstelik bu gözlemcilerin ikisinin de aynı anda sandık başında olması da gerekmiyor.
Ya yüksek seçim kurulu başkanı...
Beş Fransız’a sordum.
Ne öyle bir kuruluşu, ne de onun başındaki kişiyi tanıyan var.
GÖVDE GÖSTERİSİ
GAY DERGİSİ ‘GARÇON’UN KAPAĞINDAKİ BAŞKAN ADAYI
FRANSA’nın dünyaca ünlü gay dergisi “Tetu”ye rakip yeni bir dergi çıktı.
Adı “Garçon”. “Oğlan” anlamına geliyor.
Derginin mayıs ayının kapağında başkan adayı Emmanuel Macron’un herkese “Vooovvv” dedirten bu fotoğrafı vardı.
Ancak derginin iç sayfalarına geçince işin aslı anlaşılıyordu.
Bu bir fotomontajdı.
Dergi, “Bu fotomontaj için Bay Macron’un bizi hoşgörüyle karşılayacağını umut ediyoruz. Ama en azından onu böyle seksi gösterdik” diyordu.
Bir de şu ifade vardı: “Vücudunu, onun fiziksel özelliklerine uygun şekilde temsil ettirdik.”
Garçon dergisinin verdiği bir anket sonucuna göre Fransa’daki gay’lerin yüzde 30’u ilk turda Macron’a oy vermişti.
İkinci turda ise yüzde 68’inin Macron için oy vereceği tahmin ediliyordu.
POLEMİK
KENDİNDEN 24 YAŞ BÜYÜK KADINLA YAŞAYAN ERKEK GİZLİ GAY MİDİR
EMMANUEL Macron, Tetu dergisine verdiği mülakatta şunu söyledi:
“Gay değilim. Olsaydım bunu saklamaz ve yaşardım.”
Bu sözler bir polemiği başlatmış.
Bazıları şunu iddia ediyor.
Kendinden 20 yaş büyük kadınla evli bir erkek ya gay’dir ve bu yolla saklıyordur. Ya da kadın parası yiyen bir jigolodur.
Macron “Bu yaklaşım hem mizojince (kadın düşmanı) hem homofobik bir zihniyetin ürünüdür” diyor.
Ben de onunla aynı düşüncedeyim.
GENÇLİK
NAPOLYON’DAN BİLE DAHA GENÇ BİR BAŞKAN
MACRON’a şimdiden Fransa Cumhurbaşkanı diyebiliriz.
Henüz 39 yaşında.
Fransa tarihine ülkenin en genç başkanı olarak geçecek.
İkinci Napolyon Fransa’nın başına geçtiğinde 40 yaşındaydı.
FRANSIZ YARGITAYI NÖTR SEKS TALEBİNİ REDDETTİ
HERKES seçime konsantre olmuşken Fransız yargıtayı ilginç bir karara imza attı.
Bir vatandaşın kimlikteki seks hanesine “Nötr” yazılması talebini reddetti.
Başvuran kişi, doğuştan ne penisi, ne vajinası olduğu gerekçesiyle cinsiyetinin “Nötr” olarak belirtilmesini istiyordu.
YENMEK İÇİN KİRLETMEK Mİ GEREKİR
TELEVİZYON tartışmasında Macron’dan iki vurucu cümle:
- “Bayan Le Pen siz burada kalıp konuşmaya devam edin, ben ülkeye başkanlık etmeye gidiyorum.”
- “Ben dimdik ayaktayım. Ve ayakta kalmak için başkalarını kirletmek gerekmiyor.”
DÜZELTME
ESKİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ BÖYLE YAPARSA
DÜNKÜ yazımda Kelebek’in iki fotoğrafı atladığını yazmıştım.
Sabah daha uyanmadan Kelebek editörü Selim Akçin’den mesaj geldi.
İkisinin de fotoğrafı varmış.
İsteyen, “Eski genel yayın yönetmeni kendi gazetesini bile iyi okumuyor” diyebilir.
İsteyen, “Eski genel yayın yönetmeninin bile göremeyeceği kadar küçük kullanılmış” diyebilir.
Ben birinci görüşün daha doğru olduğuna inanıyorum.
Paylaş