Paylaş
“OHAL’de -ki açık yazılışı ‘Olağanüstü Hal’dir- anayasa yapılabilir...”
* * *
Bazıları da saf saf itiraz ediyor ve soruyor...
“Gerçekten yapılabilir mi...”
* * *
Ben de “En eski, eski ve yeni Türkiye gerçekçiliği” ile cevap veriyorum...
Yahu siz de olağanüstü saf mısınız....
* * *
Bu ülkede 27 Mayıs askeri darbesinden sonra anayasa yapıldı...
Oylandı ve millet kabul etti.
* * *
12 Eylül askeri darbesinden sonra anayasa yapıldı.
Millet gitti yüzde
92 oyunu verdi.
* * *
Ve biriyle 20, öteki ile 36 yıl paşa paşa yönetildik.
* * *
Yani... OHAL’de de yapılır...
Millet yine oyunu verir...
* * *
Geçerse ne olur...
Ben size ne olur söyleyeyim.
En az 20 yıl bu anayasa ile yönetiliriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan gidip, yerine bu anayasaya karşı çıkıp, “OHAL’siz gerçek bir sivil anayasa yapacağız” vaadiyle gelen başkan da o koltuğa oturunca, “Yahu bu yetkiler çok güzelmiş” deyip yönetmeye devam eder.
“YÖK”e karşıyız, yüzde 10 barajına karşıyız” deyip gelen, sonra bunlardan hiç vazgeçmeyen iktidarlar görmedik mi...
* * *
Anlayacağınız OHAL’de de, bu halde de bir şey fark etmez...
BRONX RİMİNİ, YÖNETMEN AMERİKALI FELLİNİ OLURSA
SABAHA karşı “Get Down” dizisine başladım.
İlk bölümü çok sevdim.
1970’li yıllarda New York’un Bronx bölgesinde hiphop kültürünün doğuşunu anlatıyor.
“Hiphop Batı Yakası Hikâyesi” gibi...
Dizi bana Fellini’nin “Amarcord” filmini hatırlattı.
Bronx sanki İtalya’nın Rimini kasabası gibi... Hele hele üzeri graffiti dolu trenlerin geçişini seyretmeleri tam “Amarcord”daki gemi sahnesi gibiydi.
NEW YORK TİMES TÜRKİYE İLE İLGİLİ NİTELEMESİNİ YUMUŞATTI MI
DÜNKÜ New York Times’ta dikkatimi çeken bir şey vardı...
Hindistan’da da Rusya ve Türkiye’ye benzer gelişmeler yaşanıyormuş.
Gazete “Putin’den Erdoğan’a” diyerek özetlediği bu yeni yönetim zihniyetine “Otoriter” demek yerine “Illiberal” demiş...
Yani “Liberal olmayan rejimler”...
Merak ettim...
Acaba “zamanın ruhunu” daha iyi anlatan bir üslup değişikliği mi...
Belki de “Trump dönemi”ne alıştırma...
BİR PSİKOLOĞUN NİLÜFER’İN SEZEN AKSU’YA GÖNDERDİĞİ MESAJI İYİ OKUMASI LAZIM
NİLÜFER Hindistan kaynaklı o mesajı pazar günü Sezen Aksu’ya atmış...
O da Osman Müftüoğlu’na göndermiş...
Doktor da bana yolladı...
Son günlerde bu tür çok mesaj alıyorum.
İnsanlar birbirlerine bir şeyler anlatmaya çalışıyor...
Bu mesajlar bana “mutluluk arayışından” çok “bir şeylere katlanma yolunu aramak” gibi geliyor...
Ama sevinerek şunu da görüyorum.
Yaşadığımız vahşet, aynı dönemde gelen Anayasa değişikliği stresi insanlarda 6 duyguyu ve o duygulara özlemi iyice arttırdı...
O da “sevgi”, “merhamet”, “tevekkül”, “dayanışma”, “umut” ve “saygı”...
Psikologları bilmem ama benim bu mesajlardan çıkardığım anlam bu.
Yani bu döneme ancak bu altı duyguyu güçlendirerek katlanabileceğiz...
‘FARGO’ SURATLA SABAHA KADAR SEYRETTİĞİM DİZİ
YAŞADIĞIMIZ günler bende şöyle bir “katlanma” yöntemi geliştirdi.
Netflix’e giriyorum.
Bir diziyi alıyorum...
“Fargo” filminin sonundaki katil gibi, ağzım en açık, suratım en aptal ifadeyle o diziyi bitiriyorum.
Önceki gece “OA” adlı diziyi bitirdim.
Shyamalan’ın “Altıncı His” filmlini sevdiyseniz bunu da seversiniz.
“Strange Things” dizisini sevdiyseniz bunu da seversiniz.
“True Detective” dizisini sevdiyseniz bunu da seversiniz.
Son bölüm konusunda bazı itirazlar var ama ben sevdim.
ŞANSLI YOLCU
ŞANSLI yolcuyum...
Dün sabah Atatürk Havalimanı’nın business salonunu görünce bunu hissettim.
Bütün koltuklar doluydu...
İnsanlar yerlerde yatıyordu.
Ve benim uçağım tam saatinde kalktı...
Paylaş