Paylaş
Dört emniyet görevlisi bir adamı götürüyor.
Adamın üzerinde beyaz bir gömlek, altında blucin var.
Yüzünde hiç de öyle suçlu ifadesi falan yok. Tam aksine, kendinden emin, gururla, gülerek yürüyor.
Bir de onu götürenlere bakıyorum.
Belli ki, ikisi, “kaçar” diye kolundan tutmuş.
Üçünün gözlerinde siyah gözlük var. Arka soldaki, yüzünü eliyle kapatmış.
Sanki yaptıkları işten utanıyormuş gibi halleri var.
Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un gözaltına alınış fotoğrafı bu.
FİLMİ GERİ ALIP TEKRAR BAKALIM
Şimdi gelin filmi geri sarıp, o güne gidelim.
Cuma günü...
İlçenin polisine talimat geliyor.
“Gidip Belediye Başkanı’nı alın...”
Polis pek istekli değil.
“Avukatı kapıda, Başkan’ı ifade vermeye getirmek için sizden haber bekliyor...” diyor.
Savcı ise başka havada:
“Ya kaçarsa... Göze alamayız. Gidip alın getirin.”
Yer Bodrum.
Ortada yeni gelmiş bir ihbar yok.
İki buçuk yıl önce başlayan bir tapu soruşturması devam ediyor.
İki buçuk yıldır yurtdışına gitmiş, gelmiş; kaçmamış.
Bodrum’un en eski ailelerinden birinden.
Annesi ilçede “Hanımağa” adıyla bilinen, dimdik ve düzgün bir Cumhuriyet kadını.
“Oğlum kötü bir şey yapmışsa cezasını önce ben veririm” diyecek kadar yürekli bir kadın.
Ailenin hali vakti yerinde. Öyle kanunsuz parada ne gözü, ne de iştahı olan insanlar.
Türkiye’de yüzlerce belediyede buna benzer soruşturmalar sürüp gidiyor.
Ne içeri alınan var, ne de cuma cemaati önünde, yaka paça götürülen.
Öyleyse neden Kocadon?
Çünkü bir kusuru var. Ailesi CHP’li...
Gün cuma...
Cemaat camide.
İlçenin belediye başkanı, apar topar alınıyor, cami cemaatinin önünden yaka paça götürülüyor.
Neymiş “kaçar...”
Kaçmaz kardeşim...
Bu insanlar, özel yetkili mahkemelerden kaçmadılar; Bodrum savcısı ve hâkiminden de kaçmazlar.
Baskın Hoca’ya göre maşeri vicdan diyor ki
BASKIN Oran kimdir bilmeyenlere tanıtayım.
Çok iyi bir öğretim üyesidir. İnsanseverdir. En az onun kadar hayvanseverdir.
Başına buyruktur.
Cemaatsizdir; tek başına kalmak pahasına doğru bildiğini savunur.
Geçen pazar günü, Radikal 2’de Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon için öyle bir yazı yazdı ki, “Ben niye duruyorum” diye utancımdan yerin dibine girdim.
Bu yazıyı ben değil, utancım yazıyor.
Baskın Hoca diyor ki:
“Maşeri vicdan (toplumun hissiyatı) hukuki olduğuna inanmadığı durumları siyasete yorar.”
Arkasından da o “maşeri vicdanın” bugün nelere inandığını sıralıyor:
BİRİNCİSİ; Halk, ‘Çete, rüşvet, fesat’ suçlamalarının nedense hep AKP’li olmayan belediyelere yapıldığına inanmakta.”
İKİNCİSİ; olay bir ihbardan falan değil, 2.5 yıl önceki bir tapu soruşturmasından kaynaklanmakta.
Neticede, Baskın Hoca’ya göre, “maşeri vicdan” fena tepkili.
Vitrinlerndeki ‘Başkanımızı geri istiyoruz’ posterleri bunun belirtisi.
Yani, o cuma tevkifatı, Kocadon’u cami cemaatinin gözünde de karalayamamış.
Yaka paça götürülen adamın gözünde güneş gözlüğü yok; cami cemaatinin gözünün içine hâlâ bakabiliyor.
Belli ki, götürenlerin ise siyah güneş gözlüklerine ihtiyacı var.
Haklılar da... Savcıya; “Başkan ifade vermek için davetinizi bekliyor” deyip de, “Hayır o gelmesin, siz yaka paça getirin talimatı” almak, sıkıntı yaratır.
Hoca neden dönmek istemiyor şimdi anladım
BASKIN Oran’ın yazısına bakınca bir şeyi daha anladım.
Fethullah Gülen “Dönmeli” demiştim ama anlıyorum ki, dönmemekte haklı.
Bu ülkede...
Bir belediye başkanı böylesine yaka paça götürülüyorsa;
Balyoz davasında 1500’den fazla yanlışlık tespit edilmiş ve bunu hâlâ kimse takmıyorsa;
Bu ülkede, insanlar hâlâ, sadece üçüncü şahısların telefon konuşmaları yüzünden içeri atılabiliyorsa;
Bu ülkede, insanlar 3 yıldan fazladır içerde tutuluyor ve hâlâ neyle suçlandıklarını tam olarak bilemiyorlarsa;
İnsanların telefonda bile konuşmaları zehir edilmişse;
Bu ülkede yargıya ve emniyete olan güven hızla düşüyorsa;
Fethullah Gülen neye güvenip dönecek?
15 yıl önce onun yurtdışına gitme nedeni bunlar değil miydi?
Anlıyoruz ki, zamanında dışarı çıkarak akıllılık etmiş...
Şimdi de dönmeyerek akıllılık ediyor.
Öyle ya, Gülen, kendi isminin arkasına sığınarak bunca haksızlığı yapanlara güvenebilir mi...
Paylaş