Paylaş
*
Önce hafta başına döneyim.
İstanbul ve Ankara’da Suriyeli göçmenlerle olaylar çıkmış...
Ortalık çok gergin.
*
- BİR: İşte tam o gün Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak aynen şunu söylüyor:
“Bu insanların geçici süre Türkiye’de olduklarını ve Türkiye’nin geleneklerine uygun olarak ev sahipliği ve büyük fedakârlık yaptığını unutmamalıyız.”
*
Sizce bu sözlerin amacı ve adresi kim...
Ben söyleyeyim.
Türkiye’deki öfkeli insanlar.
Ve bakan onları yatıştırmak için ne diyor?
“Merak etmeyin kalıcı değil, geçici onlar...”
Bir hükümet yetkilisinin ağzından bu cümleyi ilk defa işitiyoruz.
*
- İKİ: Bu sözlerden bir gün sonra bu defa bizzat Başbakan Binali Yıldırım çıkıp şunu söylüyor:
“Suç işleyen kendini sınır dışında bulur...”
Sizce bu sözlerin muhatabı kim.
Sakın bana “Suriyeli mülteciler” demeyin.
O sözlerin muhatabı da öfkeli Türkler.
Onlara, “Merak etmeyin olay çıkaranı kapıya koyarız” diyor.
*
Art arda gelen bu iki çıkışı ben şöyle okuyorum.
Hükümet, 4 yıldan beri ilk defa Suriyeli mülteci sorununun farkına vardı.
Ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun referandum öncesi dile getirdiği “Suriyeli göçmenlerin ülkelerine dönmelerine yardımcı olacağız” politikasına dönüşün zihni egzersizi yapılıyor.
*
Tabii son kararı yine Cumhurbaşkanı Erdoğan verecektir.
O da siyasetçi ve o derin dalganın, onun mahallelerinden de geldiğinin farkında.
BU DERİN DİP DALGASI HANGİ KESİMDEN GELİYOR
- BİR: ÇÖZEMEZSİNİZ: 4 milyona yakın
bir mülteci sorununu, seçim meydanlarında, gazete köşelerinde kendi kulağınıza hoş gelen şehvetli belagatle, nutuklarla, sloganlarla çözemezsiniz.
- İKİ: YANILIRSINIZ: Sosyoloji bilgisi ve samimiyeti ile “Mülteciler sorun olacak” diyen insana, anında “Irkçı” etiketini yapıştırırsanız, sokaktan gelen sese, derin dip dalgasına kulak vermeyip işi otomatik bir belagate bağlamaya çalışırsanız, yanılırsınız.
- ÜÇ: İLERLEYEMEZSİNİZ: Ülkenin başkentinde, kasabalarda, mahallelerde sorun çıktığı zaman, dönüp muhalefete şarlayıp, birtakım insanları suçlayarak ilerleyemezsiniz.
- DÖRT: ANLAYAMAZSINIZ: Geçen hafta
içinde aniden patlayan
bu derin dalganın, toplumun hangi kesimlerinden geldiğinin gerçekçi bir analizini yapmazsanız anlayamazsınız.
3 MİLYON 551 BİN 78 NE DEMEK
EVET...
15 Şubat 2017 günü bu ülkenin İçişleri Bakanı’nın açıkladığı resmi rakam budur.
İddia ediyorum. Türkiye’deki gayriresmi Suriyeli mülteci sayısı
4 milyonun üzerinde...
*
Bir rakam daha....
25 milyar dolar...
AKP Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık’ın 23 Mart 2017 günü açıkladığı rakam.
Bu da Suriyeli mülteciler için harcadığımız para.
*
Nedir bu rakamlar?
Şudur...
“Üç ay içinde Emevi Camisi’nde kılacağımız namazla Şam’da iktidar koltuğuna Müslüman Kardeşler’i oturtacağız” hayalinin bize bıraktığı bilançodur.
ALLAH AŞKINA HUKUKÇUNUN ŞU BAHANESİNE BİR BAKIN
ESKİ İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal...
- Üstelik bir de akademisyen...
- Orada on binlerce insan “Adalet” diye yürüyor.
- Herkes gönüllü... Kimse onun yakasına yapışıp “Kardeşim sen niye katılmıyorsun” diye falan da sormuyor.
Ama o kendi kendine bahaneler uyduruyor.
Orada yürüyenler güya Atatürk düşmanıymış.
O ise “Atatürk düşmanının hakkı için yürürmüş, ama onunla yan yana yürümezmiş...”
Yahu eski başkan arkadaş...
Katılma...
Katılma ama hiç olmazsa sessiz kal.
Böyle uydurma bahanelerin sütre gerisine yatıp, oradan hasetlik obüsleri fırlatma...
KATAR İSTERSE
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Katar isterse, oradaki üssümüzü çekeriz” dedi...
Ben bu cümleyi şöyle okursam: “Keşke isteseler de çekilsek...”
Çok mu yanlış olur...
Paylaş