Paylaş
Harika okullar açıyor, sosyal projeler yapıyor.
Instagram’da çok etkili...
Kendine güvenen harika bir modern kadın portresi çiziyor.
Muhafazakâr çevrelerden televizyon yöneticisi bir erkekle evlendi.
* * *
Son 2 yıl içinde tanıdığım muhafazakâr çevreden 3 arkadaşım, başı açık modern kadınlarla evlendi.
Şimdi muhafazakâr dünyada ilginç bir tartışma sürüyor.
Ben değil, muhafazakâr kadınlar soruyor:
“Başarılı ve genç muhafazakâr erkekler neden hep başı açık kadınlarla evleniyor...”
* * *
Ha bu arada Hürriyet Sosyal’in yeni fenomen yazarı Ayşe Baykal’ı mutlaka okuyun.
Takipçi sayısı dün itibariyle 25 bini geçti.
Üç Yeni Şafak gazetesi demek...
Bilmiyordum, meğer ikiz kardeşi de evlenememiş.
Muhafazakâr kadınların evde kalması teması üzerine sıcacık ve çok güzel bir yazı yazmış. Evde kalmış muhafazakâr bir kadının gözünden ilginç bir “mukaddes kadın” portresi yazmış.
* * *
Benden uyarması...
Türkiye muhafazakârlaştıkça, “mukaddes kadın”ın işi güçleşiyor...
Başbakan gözünü Kadıköy vapuruna çevirdikçe, muhafazakâr erkek de o vapura bakıyor...
Neticede de bu oluyor.
Aristokrat Cumhurbaşkanı proleter Başbakan modeli
DÖRT gündür Ege’de denizin ortasında harika bir sonbahar yaşadığım için o cümleyi atlamışım... Dönünce okudum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hindistan dönüşü A330 efradına 1.300.000.000 TL’ye mal olan yeni sarayına gerekçesini açıklarken şöyle bir şey söylemiş:
“Ben Başbakanlığım sırasında 12 yıl Keçiören’de kirada oturdum.”
Arkasından da eklemiş:
“Kimse bir şey diyemez...”
* * *
Cumhurbaşkanı ne demek istiyor...
- “Halk arasında bu kadar yaşamak yeter. Artık sarayı hak ettim” demek istiyor diye yorumlasam... Tutmuyor... O zaman koskoca Cumhurbaşkanı’nı, “yeni zengin” sınıfına sokmuş olurum...
- Bu ülkede kirada oturan milyonlarca insan, kendilerini temsilen aralarından birini saraya gönderiyor desem...
Onların verdiği vergi üzerine kurulmuş bir saltanat tablosu çizmiş olurum...
- “Başbakan halk arasında yaşar, cumhurbaşkanları ise saraya layıktır” demek istiyor diye yorumlasam...
O zaman da Davutoğlu, Erdoğan gibi halk adamı değil mi ki, Çankaya’daki Başbakanlık binasında oturuyor sorusuna cevap vermem gerekir...
Ki veremem...
- Matematik bir mukayese yapsam ve desem ki, Keçiören’deki apartman dairesi etse etse 300, hadi bilemediniz 400 bin dolar eder. Şimdi geçtiği yer 550 milyon dolarlık bir saray.
Bu ülkede Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasındaki mesafe bu kadar mı uzaktır...
Yani halkın iradesi ile seçilen hükümetin başı ile, “cumhurun başı” arasındaki sınıf farkı bu kadar mı büyüktür...
O da olmaz... Hindistan’ın en katı kast sisteminde bile böyle bir sınıf farkı yok...
* * *
Durumu izah edemiyorum ama devletimizin yeni modeli şöyle:
Aristokrat bir Cumhurbaşkanı...
Proleter bir Başbakan...
Kim kimin evinde oturuyor bir türlü anlamadım
DEVLETİN zirvesindeki ikamet durumu şöyle.
- Eski Başbakan, Başbakanlık konutunda oturmak yerine 12 yıl kirada oturdu.
- O kirada otururken, eski Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanlığı konutunda oturuyordu.
- O Dışişleri Bakanlığı konutunda oturduğu için Dışişleri Bakanı’na da aylık kirası binlerce dolar olan bir villa kiralanmıştı.
- Böylece şöyle bir tuhaf manzara ortaya çıkmıştı. Ülkenin her şeye muktedir başbakanı 12 yıl apartman dairesinde kirada otururken, onun emrindeki Dışişleri Bakanı çok daha büyük, kirası çok çok daha yüksek bir villada oturuyordu.
Karışık bir manzara değil mi...
Ya ben anlatamadım. Ya da anlatılacak ve anlaşılabilecek bir durum değil.
Brisbane’dan gelecek anlamlı aile fotoğrafı
ÖNÜMÜZDEKİ iki gün içinde gazetelerde tarihi bir fotoğraf göreceğiz.
Avustralya’nın Brisbane şehrinde çekilecek olan bu fotoğraf, “Dünyanın en büyük 20 ülkesinin, icra başkanlarının fotoğrafı” olacak...
Yani bir ülkeyi yöneten, yatırım kararlarını alan, içişlerinden sorumlu, sosyal politikalarını belirleyen kişiler kimse, o fotoğraf karesine girecek.
Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerin devlet başkanları...
Parlamenter sistemle yönetilenlerin ise başbakanları olacak o karede...
Bir de Türkiye gibi yönetimi belirsiz ülkeler var. Anayasasında parlamenter sistem yazan, ama fiilen bir tek adamlık rejimi haline gelen sistem...
Doğrusu ben o fotoğrafa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gireceğinden emindim..
Yanıldım...
O fotoğrafta Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu göreceğiz.
Böylece Türkiye’de icranın başında kimin olduğu dünyaya duyurulmuş olacak. O zaman aklıma şu soru geliyor...
Bin odalık Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yüzlerce odasında kim oturacak...
Bu adamlar veya kadınlar ne iş yapacak...
Kadıköy vapurundan inmeyen iki kadın portresi
DÜN Hürriyet’in üçüncü sayfasındaki fotoğrafa uzun uzun baktım.
Neşeli bir erkek... Papyon takmış, hafif sakalı var.
Yanında beyaz gelinlikli bir kadın.
Baş, boyun sıkı sıkı sarılmış.
Evlenirlerken düğünde çekilmiş. Kadının yanında başka bir genç kadın daha var.
Şimdi olana bakın...
Evlenen kadın, bu düğünden sadece 11 ay sonra, kocasına boşanma davası açmış.
Nedeni aldatma...
Hem de düğünde yanında duran en yakın arkadaşı ile...
Cumhurbaşkanı’nın gözü Kadıköy vapurunda ama o vapurdan inmeyen kadınların dünyası bayağı renkli.
Başörtülü modern mahrem sitcom’u tam gaz devam...
Paylaş