Paylaş
Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen hafta çok açık bir ifadeyle söyledi:
“Suriye uçağında mühimmat bulundu”.
Ben askeriye cahiliyim.
“Mühimmat” denince aklıma tek şey geliyor:
“Karşı tarafı etkisiz hale getirmek için kullanılan mermi, bomba, el bombası vs”.
Yani cephane...
Durum bu kadar açık ve basitse, iş kolay.
Çağırırsın uzmanları ve gazetecileri, koyarsın bu mühimmatı önlerine “Buyurun” dersin.
* * *
İlginç bir şey oldu.
Nedense daha sonra “mühimmat” kelimesi telaffuz edilmedi.
Ancak dün Başbakan basit bir okul sözlüğüne baktığını ve orada “mühimmat” kelimesinin karşısında “Savaş gereçleri” yazdığını söyleyince tartışma yeniden alevlendi.
Bunun yerine “Harp malzemesi” denilmeye başlandı.
Ben de merak edip, “mühimmat” kelimesinin peşine düştüm.
Hiç tahmin edemeyeceğiniz tuhaf ve ilginç bir durumla karşılaştım.
Sözlüklerde “mühimmat” kelimesinin tatmin edici, doyurucu hiçbir manası yok.
Çok muğlak bir kelime.
* * *
-TÜRK DİLİ Önce Türk Dili Sözlüğü’ne baktım.
iPad’den aradığım için “ü” harfi yerine “u” basmışım. Hiçbir şey çıkmadı.
“Mühimmat” diye yazınca, tek anlam çıktı:
“Savaş gereçleri...”
Ne demektir belli değil.
* * *
-OSMANLICA Bunun üzerine Osmanlıca sözlüğe girdim.
Orada da şu anlamlar yazılı:
BİR: “Mühimler, lüzumlu olanlar”.
İKİ: “Harp malzemesi”.
Buradan da bir şey anlamadım.
* * *
-DOĞAN HIZLAN Bunun üzerine bir dil uzmanına gideyim dedim. Doğan Hızlan’ı aradım. Her tarafa baktı ve bana dönüp şunu söyledi:
“Haklısın, sözlüklerde tam olarak ne anlama geldiğine dair açık bir şey yok.”
* * *
-ASKERİ UZMAN Oradan da umudu kesince “En iyisi askerlik konularını bilen birine danışayım” dedim.
Hürriyet Ankara Temsilcisi Metehan Demir’i aradım.
“İngilizce ‘ammunition’ kelimesinin karşılığı” dedi.
Bunun üzerine bir İngilizce sözlükte “ammunition” kelimesine baktım.
Karşılığında şunlar yazıyordu:
BİR: “Mühimmat”.
İKİ: “Delil”.
ÜÇ:“Belge”.
DÖRT: “Cephanelik”.
BEŞ: “Silah donanımı”.
* * *
Ben onları merak ederken, dünkü Hürriyet’in manşetinde bu defa bulunan şeyin mühimmat değil, “füze rampası” olduğu haberi vardı.
Haberin kaynağı Dışişleri ve Milli Savunma çevreleriydi.
Şu an Dışişleri’ne “stratejik derinlik” doktrini hâkim. Ama kitapta “mühimmat” kelimesinin manası yok.
İş kalıyor Milli Savunma Bakanlığı’na...
Hürriyet’teki haberin en önemli unsuru, “bunların fotoğraflarının basına dağıtılacağıydı”.
Merakla bekliyorum.
Çünkü, “mühimmat” kelimesinin sözlüklerde bulamadığım açık manasını o fotoğraflardan öğreneceğim...
Yine de bu tartışmadan iyi bir şey öğrendik.
Mühimmat denince, sadece mermi, top mermisi, el bombası kastedilmiyormuş.
Ama bunu askerlere de söylemek lazım. Geçenlerde Afyonkarahisar’da olan patlamada hep mühimmat kelimesi kullanıldı.
“Mühimmat deposu” denince de akla ne geldiğini hepimiz biliyoruz.
İster misiniz tampon bölge bizim tarafta kurulsun
BİR: Geçen gün bir gazetede okudum.
Suriye’den atılan bomba sonucu 5 kişinin öldüğü Akçakale boşalmış.
İlçenin sakinleri daha güvenli yerlere gidiyorlarmış.
Tahmin ediyorum başka yerlerde de benzer durumlar vardır.
İKİ: Suriye sınırımızda “kritik nokta” geçildi.
Kendimize hedef koymuştuk.
Sığınmacı sayısı 100 bini geçerse daha kritik tedbirler almamız gerekecekti.
Neydi bu tedbirlerin birincisi.
Suriye tarafında bir “tampon bölge” kurmak.
Güzel, kuralım ve sınır bölgemizde artık ciddi sosyal sorunlar yaratmaya başlayan bu oluşumu topraklarımızın dışına kaydıralım.
* * *
Ancak hafta başından beri gelen haberlerden, yapılan tartışmalardan bir şey öğrendik.
BİR: Bizden başka tampon bölge meraklısı yok.
İKİ: Türkiye’nin tek başına tampon bölge kurması ne askeri, ne de ekonomik açıdan mümkün...
ÜÇ: Karşıdan gelenler bizim tarafta kalmayı tercih ediyor.
DÖRT: Bizimkiler oradan ayrılıyor.
Bu durumda siz de benim gibi aynı hisse kapılmıyor musunuz?
Acaba çok istediğimiz o tampon bölge, Suriye değil de Türkiye’nin içinde mi kuruluyor?
Öyle ya, o ilçelerden Türkler çekilip Suriyeliler yerleşiyorsa...
Bu fiili durumun adı nedir?
* * *
Haa bir de Kandil’deki Karayılan’ın El Cezire televizyonuna söylediği şu sözler var:
Suriye’nin Türkiye’ye sınır bölgesindeki, yani bizim tampon bölge kuracağımız yerdeki Kürtler, şimdilik “ne Esad’a karşı, ne de ondan yana tavır içindeymiş”.
“Türkiye, Suriye’ye girmeye kalkarsa, Esad’dan yana tavır alacaklarmış...”
* * *
Uffff kafam yine karıştı...
Suriye olayı beni çok aşıyor...
Sığ bir adamım, bu durumu anlayacak kadar derinliğim yok...
Paylaş