Paylaş
Yine açık kaynaklardan bir şüphe sorusu...
Bana paranoyak diyebilirsiniz...
Haklı da olabilirsiniz...
Ama madem herkes her konuda aklındaki şüpheyi yazıyor, ben de yazıyorum.
DIŞ HATLAR GİRİŞTE ÇEKİLEN FOTOĞRAF
Bu fotoğrafı 10 Ekim 2018 Çarşamba günkü Sabah gazetesinde gördüm.
Suudi Arabistan’dan gelen 15 kişilik ekip içindeki 1971 doğumlu Salah Muhammed A. Tubaigy...
Türkiye’ye giriş bilgileri şunlar:
2 Ekim sabahı saat 03.38’de Sky Prime Aviation adlı şirkete ait özel jetle Atatürk Havalimanı’na gelmiş.
Fotoğraf bu kişinin tam polisten geçişi sırasında çekilmiş...
BURKALI KADIN NİYE KIRMIZI ÇİZGİYİ GEÇMİŞ
Dikkati çeken şu.
Hemen arkasında burkalı bir kadın var.
Sivil havacılık yazarı Uğur Cebeci’ye sordum....
“Burası Genel Havacılık değil, Atatürk Havalimanı’nın dış hatlar polis çıkışı” dedi.
Diyelim ki orası...
Şimdi hepimiz oradan geçiyoruz.
Tek kişi geçecekseniz, polis genellikle arkadan gelen kişiyi kırmızı çizginin ötesine geçirmiyor.
KADIN ‘TEMİZLİKÇİ’ EKİPLE BİRLİKTE Mİ
Ama aile olarak veya iki kişi geldiyseniz, sizi birlikte alıyor.
Diyelim ki arkadaki kadın bunu bilmiyordu.
Ama sizce burkalı bir kadın, tanımadığı bir erkeğin bu kadar dibine yapışır mı?
Tekrar ediyorum.
Bana paranoyak diyebilirsiniz.
Ama paranoyakça da olsa ülkemizi çok zorda bırakan bu olayın aydınlanması için kafama takılan en küçük şüpheleri de soracağım.
O KADININ YÜZÜ AÇIK FOTOĞRAFI VAR MI
BİR: Salah Muhammed özel uçakla geldiyse neden öteki ekip gibi Genel Havacılık değil de dış hatlar terminalinden giriş yaptı?
İKİ: Hemen arkasındaki burkalı kadın kimdir? Tesadüfen mi oradadır, yoksa gelen kişiyle ilişkisi var mıdır?
ÜÇ: Polis arkadaki burkalı kadının yüzünü açtırmış mıdır, yoksa açmadan geçirmiş midir?
DÖRT: Bu burkalı kadın, yine birlikte mi dönmüştür, yoksa kalmış mıdır?
BEŞ: İki özel uçakla dönenler arasında burkalı bir kadın da var mıdır?
ŞÜPHE 1: KAŞIKÇI'YA SARAYDAN AÇILAN TELEFONUN SIRRI
BU olayı en iyi izleyen gazete olan Washington Post’un iddiası şu:
Kaşıkçı’ya bir süre önce Suudi kraliyet sarayından bir telefon açılmış.
İddiaya göre bu telefonda “saraya hizmet etmesi halinde kendisine koruma sağlanacağı” bildirilmiş.
Ama Kaşıkçı buna hiç güvenmemiş.
Suudi rejimine güvenmediyse, niye İstanbul Konsolosluğu’na gitti?
ŞÜPHE 2: CIA TELEFON KAYDINDAN ANLADIYSA NİYE UYARMADI
BU olayın Amerika Birleşik Devletleri’ni de çok karıştıracak bir boyutu var.
CIA, Suudi Arabistan’ın Washington temsilciliğini dinleme kayıtlarından, muhalif gazeteciye bir kaçırma planı yapıldığını öğrenmiş. Durum böyleyse Kaşıkçı niye uyarılmadı?
Washington’daki istihbarat yetkilileri, “Aldığımız öldüreceklerine dair bir bilgi değildi” diyor...
Bunca tecrübesi olan bir kurum, gazetecinin kaçırılması halinde başına aynı şeyin geleceğini tahmin edemez mi...
Acaba Washington’da da “İhvan yanlısı” gazetecinin bile bile ölüme gitmesine, pasif kalarak yardımcı olmuş birileri var mı?
KÖR NOKTA / ANAOKULU KAMERASININ GÖREMEDİĞİ GARAJ ÇIKIŞI
SUUDİ Konsolosluğu, güvenlik kameralarının çalışmadığını söyledi.
Türk polisi, hemen karşıdaki anaokulunun bütün kapalı devre kameralarına el koydu.
Kaşıkçı’nın giriş görüntüleri burada var.
Ama konsoloslukta okul kameralarının da görmediği bir garaj çıkışı bulunuyor.
Olayın en karanlık noktası orası. Ayrıca, konsolosun rezidans binasının kapısını gören bir MOBESE kamerası varmış.
Acaba konsolosluğun girişinde niye devlete ait MOBESE bulunmuyordu?
İKİNCİ UÇAK NEDEN NALLIHAN SEMALARINDA BEKLEDİ
EN ilginç bilgilerden biri, birinci uçağın dönüş turuyla ilgili.
Buna göre uçak saat akşam 22.45’te İstanbul’dan ayrıldı.
Ancak dönüş yolunda açıklanamayan bir şey yaptı.
İstanbul’dan kalkışından 280 kilometre kadar doğuya gittikten sonra Nallıhan civarında bir noktada “durdu”.
Ancak burada herhangi bir alana iniş yapmadı.
Hürriyet’in sivil havacılık uzmanı Uğur Cebeci bu gibi durumların raporlarda “hold” olarak geçtiğini, yani “durdu” kelimesinin, “havada beklemek” anlamına geldiğini söyledi.
Cebeci’nin yaptığı küçük bir araştırmaya göre bunun iki cevabı olabilirmiş:
Birincisi o saatlerde o civarda bir trafik yoğunluğu olduğu için bekletilmiş olabilir.
Bu ihtimal, tıkanıklık uçak Atatürk Havalimanı’na gelirken olsa inandırıcı olabilir. Kaldı ki o durumda bile uçak, İstanbul hava sahası yakınlarında “hold”a alınırdı.
İkinci ihtimal ise şu: Yerden uçağa bir soru sorulmuş ve o nedenle “hold’a alınmış” olabilir.
O zaman da “Uçağa ne soruldu” sorusu akla geliyor.
Kısaca bu bilgiyi veren Washington Post gibi ben de tatmin olmuş değilim.
Uçağın orada niye veya neyi beklediğini hâlâ merak ediyorum.
İkinci uçak gelen bir talimatı aldıktan sonra Türkiye-Irak-İran sınırının Irak tarafından Basra Körfezi’ni izleyerek saat 02.30’da Dubai’ye indi.
Ertesi gün de Riyad’a hareket etti.
KAÇ UÇAK GEÇİYOR
CEBECİ’nin verdiği bilgiye göre Türkiye üzerinden bir yılda geçen uçak sayısı 1 milyon 914 bin.
Bunun 413 bin 560’ı “overflight” denilen yabancı uçakların geçişi.
İçeride iniş kalkış yapan uçak sayısı ise 1.5 milyon.
KAPALIÇARŞI'DAN ALINAN BAVULLAR NEREDE KALDI
TEYİDE muhtaç çok önemli bir bilgi daha.
Akit gazetesi yazarı Ahmet Varol gelen ekipten bazı kişilerin o gün Kapalıçarşı’dan bavul aldıklarını, ama giderken bu bavulları götürmediklerini yazdı. Bu da çok ilginç bir bilgi...
MÜSLÜMAN KARDEŞLER BAĞLANTISI VAR MI
ORTADA dolaşan bir başka iddia da şu:
Suudi Arabistan’ın yeni güçlü prensi, “Öldürülen gazeteci Kaşıkçı’nın Müslüman Kardeşler (İhvan) ve Katar’la ilişkileri olduğunu, elindeki bilgileri Suudi Arabistan’ın düşmanlarına verdiğini” söylemiş.
Özel uçakların rotalarına bakıldığında, ikinci uçağın İstanbul’dan kalktıktan sonra Kahire’ye uğradığı, orada 25 saat kaldığı görülüyor.
Acaba bu operasyonda Müslüman Kardeşler düşmanı Sisi yönetiminin de katkısı olmuş olabilir mi?
ÇOK ÜLKELİ BİR OPERASYON MU
BÜTÜN bu bilgileri alt alta yazdığımızda akla şöyle bir soru da geliyor.
Acaba bu, Suudi Arabistan dışında başka Arap ülkelerinin de karıştığı ortak bir operasyon olabilir mi... Yani Katar ve Müslüman Kardeşler karşıtı Mısır, Dubai ve Birleşik Arap Emirlikleri de işin içinde olabilir mi...
Tabii bütün bunlar sadece olayın esrarengizliğinden kaynaklanan şüphe soruları...
Ama öyle bir olay ki, her şüphe altında olayı aydınlatabilecek bir ipucu ortaya çıkabilir...
..................................
NOT: Bu yazıdaki haber ve değerlendirmeler Hürriyet yazarları Sedat Ergin ve Uğur Cebeci’nin yardımıyla hazırlanmıştır.
HARİKA BİR 23 NİSAN KARESİ OLMAZ MIYDI
DÜN “Dünya Kızlar Günü”ymüş...
Kimden öğrendim biliyor musunuz? Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun Instagram paylaşımından.
Bakar mısınız bu harika fotoğrafı koymuş ve altına şunu yazmış:
“Bugün kızlarımızın, torunlarımızın, kız kardeşlerimizin, kuzenlerimizin günü. Yapmamız gereken, onların seslerini duyurabilecekleri bir dünyada büyümeleri.”
Bayıldım.
Bizde de 23 Nisan günü için harika bir fotoğraf karesi olmaz mıydı...
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş