LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ABD’nin seçilmiş Başkanı Barack Obama için Washington’da yapılan töreni, içim burkularak izledim.
Dünyanın yetiştirdiği en büyük golfçülerden biri olan Tiger Woods konuşuyor.
O da Obama gibi Afrika kökenli bir Amerikalı.
"Babam bir Amerikan subayıydı" diyor.
Çocukluğunun, Amerika’nın dört bir tarafından gelen subaylar arasında geçtiğini söylüyor ve devam ediyor:
"Ülkemizin güvenliğini sağlayan ordumuzun üyesi bir aileden geldiğim için onur duyuyorum."
Her yıl gaziler için turnuva düzenlediklerini ve bu turnuvaya aynı onur duygusuyla katıldığını söylüyor.
* * *
Düşünüyorum.
Amerikan ordusunun geçmişinde karanlık işlere karışmış kimse yok muydu?
Vardı.
Hem de o kadar çok vardı ki...
Albay Oliver North’un yargılanmasını hálá hatırlıyoruz.
Ama, o ordunun içindeki yanlışlıklar, Tiger Woods’un, babasının mensubu olduğu orduya karşı sevgisini ve gururunu hiç etkilememiş.
Benim ailemde Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu kimse yok.
Hiç fark etmez.
Ordumuzla, ben de en az Tiger Woods’un duyduğu kadar gurur duyuyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde yanlış işlere karışmış kişiler yok mu?
Var elbette. Polisin de var, başka mesleklerin de...
Hiç fark etmez.
Yapılan yanlışlıklar, o ordunun kahramanlıklarını asla silemez.
Balkan Savaşı, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı...
Doğru savaşlar, yanlış savaşlar...
Siyasilerin çözemeyip de onun üzerine yıktıkları...
Başkalarının yanlışları, kendi yanlışlarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin temel direklerinden biri.
Tiger Woods’u alkışlayanlara bakıyorum.
Gelen kim?
Demokrat.
Yani Amerika’nın Vietnam’ını, Irak’ını eleştire eleştire gelmiş.
Askeri hálá Irak’ta çarpışıyor.
Dakika bir, gün bir, "Ordumuzla gurur duyuyoruz" diyor.
İçim burkularak derin bir hüzünle izliyorum.
* * *
Biraz sonra sahneye, "Amerikan kartalı" getiriliyor.
Nedir Amerikan kartalı?
Şöyle anlatayım.
Bir nevi bozkurttur.
Yani Amerikan kuruluş efsanesinin sembollerinden biri.
İster istemez yine düşünüyorum.
Bizde böyle bir tören olsa,
Birileri, sahneye bir "bozkurt" çıkarmaya cüret etse...
O başkan, o başbakan geldiğine geleceğine pişman edilirdi.
Ne faşistliği bırakılırdı, ne ırkçılığı...
Çünkü bu ülkenin arkasında, tarumar edilmiş milli semboller mezarlığı vardır.
* * *
Sahnenin arkasında, Abraham Lincoln’ün heykeli.
Bir koltuğa oturmuş, mağrur gözlerle önündeki kalabalığı seyrediyor.
Her çıkan ondan bir iki cümle okuyor.
Sanki Obama değil de, o iktidara geliyor.
Kimdir Lincoln?
Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucu babalarından biri.
Sense, "Atatürk" diye ağzını açsan, yüzlerce sözde aydın, "Diktatör" diye bağırmaya hazır bekliyor.
Anafartalar unutulmuş, Trablus unutulmuş, Çanakkale unutulmuş, Kurtuluş Savaşı unutulmuş.
Cumhuriyet’in kuruluşu desen, zaten damgasını yemiş, geldiği yere iadesiz taahhütlü postalanmış.
Töreni seyrediyorum.
Bir millet nasıl doğar, nasıl yaşar?
Cevabı orada... O sahnede.
Ya bir millet nasıl darmadağın olur?
Cevabı bizim mahallelerde, Ortadoğu’da...
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları