Paylaş
BEN o sokağa 1966 yılında geldim...
Biri İzmirli, öteki Sökeli iki arkadaşımla o sokağın 4 numaralı apartmanının bodrum katına yerleştiğimde, kaderimin orada çizilmeye başlayacağını aklımdan bile geçirmemiştim.
Tansu ile tam orada, köşedeki bakkalın önünde tanıştık.
Ben utangaçtım, o bana el salladı...
Gülümsün o sokaktayken doğdu...
Anaokuluna o sokakta gitti.
* * *
ODTÜ kız öğrenci yurdu, onun hemen yanındaki Bülten Sokak’taydı...
Evimiz akşamları üniversite öğrencilerinin şen kahkahaları ile çınlardı...
Duvarımda Karl Marx, Mick Jagger ve Françoise Hardy’nin posterleri vardı...
Karışık bir kafaydı yani bizimki, oldukça karışmış bir kafa...
* * *
1968 Mayıs’ını o sokakta yaşadım.
Sabahları heyecanla bakkala koşup, Hürriyet, Milliyet, Tercüman ve Cumhuriyet gazetelerini alıp, Paris’ten gelen haberleri yutarcasına okuduğum günlerdi.
Kafam içerideki 68’den çok dışardakindeydi...
* * *
O mahalledeyken TRT Haber Merkezi’nde rahmetli Doğan Kasaroğlu ve Muammer Yaşar Bostancı’nın yanında muhabirliğe başladım.
* * *
Solculuk o eve yarım girdi...
Ama o evden esaslı solcular da geçti.
1970 yılında Filistin’e gidip, dönüşte Deniz Gezmiş’le beraber idam edilen Hüseyin İnan ile Atilla Keskin’le yakalanan Teoman Ermete Güniz Sokak 4 Numara’nın müdavimlerindendi.
12 Mart döneminde epey işkence görmüş, sonradan Türk turizminin en zirvelerine kadar çıkmış bir gençti...
* * *
Onunla birlikte Ertuğrul Kürkçü’nün de bir defa o eve uğramışlığı vardır.
Henüz DEV-GENÇ Başkanı değildir. Teoman Ermete’nin kolunun altında bir Jimi Hendrix plağı ile dolaştığı yıllardır.
Birlikte gelirler o eve...
* * *
Koleksiyon Mağazaları’nın sahibi, mimar arkadaşım Faruk Malhan da o ev sakinleri arasındadır.
12 Mart döneminde, Güniz Sokak’taki o evin üç-beş sokak ilerisindeki evinde gözaltına alınmış, o da işkenceler yaşamıştır.
* * *
Ve bütün bunlar olup biterken, 300 metre ötemizde bu ülkenin Başbakanı Süleyman Demirel oturuyordu.
Her gün onun evinin önünden geçerdik... Ona ifrit olurduk... Geçerken kötü nazarlar atardık...
Ama onun kapısındaki polislerden, bir gün dahi müdahale görmedik... Kötü bir nazar atılmadı bize...
Çünkü biliyorlardı ki, gençtik... Başımızda kavakların bütün yelleri püfür püfür esiyordu.
* * *
O sokak, Türkiye’de epeydir kaybettiğimiz hoşgörünün, birlikte yaşama adabının ve keyfinin adıdır...
Sırf o günlerin anısına, adı değişmemelidir...
Bize, kibirsiz bir devletin, hoşgörülü başbakanların da bulunduğunu anlatan Hyde Parkımızdır o sokak...
Zaten her harfiyle Demirel’i anlatmaktadır hepimize...
Lütfen değiştirmeyin adını bu sokağın...
Talebe pasosuyla belediye otobüsüne binen bakan çocuklarının sokağı
GÜNİZ Sokak aynı zamanda öğrenci
pasosuyla belediye otobüslerine binip okula giden bakan çocuklarının sokağıdır.
27 Mayıs askeri darbesinden sonraki Cumhuriyet Halk Partisi-Adalet Partisi koalisyonunun ülkeyi yeniden demokrasiye taşıdığı bir dönemin çocuklarıdır onlar.
Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı İsmet İnönü başbakandır...
CHP’nin üç genç bakanı Hüdai Oral, Muammer Erten ve Ali İhsan Göğüş o sokakta arkadaşlık yapmaktadır...
Biraz ileride, koalisyonun merkez sağ ayağının partisi AP’nin genç bakanı İsmet Sezgin oturmaktadır.
* * *
Arabanın lüks olduğu dönemlerdir...
Makam arabasının ise devletin kutsal bir emaneti gibi görüldüğü günlerdir.
O arabalar bakan çocuklarına yasaktır.
Tansu, Şule, Ali, Zeynep ve Seynan okullarına belediye otobüsü ile giderler.
Tek imtiyazları, bu güzel Cumhuriyet’in bütün öğrencilerine verdiği “talebe pasosudur”...
O pasolar ki, öğrenci önlükleri gibidir. Üzerinde bakan babaların, zengin velilerin adı yoktur...
* * *
O genç kızlar hippi dönemlerini o mahallede yaşamışlardır.
Mini etekleri, blucinleri ile, ülkenin başbakanının biraz ilerdeki 3 katlı mütevazı evinin önünden kim bilir kaç defa, gürültülü, şen şakrak kahkahalarla geçip, şimdi üzerine Hilton Oteli’nin yapıldığı arsaya oynamaya gitmişlerdir.
Hemen sağa dönüp, Kuğulu Park’a gitmişler, arkadaşları ile buluşmulardır.
* * *
Türk dilinin büyük yazarı Tahsin Saraç o sokakta oturmaktadır.
Her 4 apartmanın birinde mutlaka Mülkiyeli, ODTÜ’lü solcu çocuklar yaşamaktadır.
Onların bazıları, Demirel’in partisinin bakanlarının kızları ile sevgili olmuş, evlenmiştir.
Ama hiçbirinin hafızasında, bir gün bile, o konutun resmi bir polisi, devletin sivil bir görevlisi tarafından rahatsız edilmek, hatta kötü gözle bakılmak hatırası yoktur.
* * *
Orası aynı zamanda Nazmiye Hanım’ın sessiz devlet zarafetinin meltem haline gelip yüzümüzü okşadığı sokaktır.
* * *
O ev derseniz, önü hep kalabalık, ama mahallesine karşı saygılı ve sessiz bir evdir orası...
Hiçbirimizin hafızasında, şu veya bu nedenle o sokağın kesildiği, kapatıldığı bir sahne yoktur...
* * *
Karlı kış gecelerinde, bakan çocuklarıyla Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş apartman görevlilerinin çocuklarının merdivenleri kızak yapıp, birlikte kaydığı mutluluk sokağıdır.
* * *
Genç arkadaş bil ki, “kibir”, Güniz Sokak’a hiç uğramamıştır...
* * *
Bizler, o sokağın asi çocukları, hepimiz Allah’ın huzurunda şahitlik ederiz ki...
Mahalle komşularımız Nazmiye Hanım ve Süleyman Bey çok iyi insanlardı... O sessiz ev bize kinimizin davasını değil, gençliğimizin keyfini sürdürmemizi telkin etti hep...
* * *
O nedenle lütfen bu sokağın adını değiştirmeyin...
Paylaş