GEÇEN salı günü Konya’daydım. Konya eskiden beri çok merak ettiğim bir şehir olmasına rağmen o güne kadar hiç gitmemiştim.
Konya hakkında kafamda oluşmuş ilk izlenim, hemen her Türk’ün kafasındaki imajdan farklı değildi.
BAYRAKLI MİTİNG
Yani bazılarımız için olduğu gibi, Konya deyince bir zamanlar benim gözümde de ‘aşırı dincilerin hákim olduğu şehir’ imajı canlanırdı.
Tabii bunda 12 Eylül öncesinde Konya’da düzenlenen o meşhur yeşil bayraklı mitingin de etkisi vardı.
Sonraki yıllarda, özellikle Amerika’yı gördükten sonra Konya hakkında kafamda daha farklı bir sosyolojik imaj oluştu.
Konya’yı anlamaya çalıştım.
Şehrin her zaman çok iyi bir belediyecilik faaliyeti vardı.
Anadolu’nun ortasında çok canlı bir ekonomiye sahipti.
Bütün bunları alt alta koyunca Konya’yı Amerika’nın gelişmesinde itici güç rolü oynayan ‘muhafazakár girişimci’ şehirlere benzetmeye başladım.
Geçen salı günü hayatımda ilk defa Konya’ya işte bu duygularla ayak bastım.
Doğan Yayın Holding’in Anadolu şehirlerinde düzenlemeye başladığı ‘Anadolu’daki Avrupa’ panellerinin ikincisini yapacaktık.
İlk izlenimim havaalanıydı.
Çok güzel bir havaalanı yapılmıştı. Güler yüzlü bir personel ve emniyet mensupları bizi karşıladı. Her yer tertemiz, pırıl pırıldı.
Şehre girerken ilk dikkatimi çeken görüntü, hafif raylı sistemdi.
Üzeri cıvıl cıvıl renkli reklam panolarıyla süslü vagonlar, insana bir Avrupa şehri izlenimi veriyordu.
HİLTON’UN DİSKOSU
İkinci durağımız Hilton Oteli oldu.
Hemen ifade edeyim. Dünyada gördüğüm en güzel Hilton’lardan biri.
Odaların modern dekorasyonunu çok, ama çok beğendim.
Personeli, herhangi bir beş yıldızlı Avrupa veya Amerika otelinin personelinden daha iyiydi diyebilirim.
Otelin sahibi Ahmet Sert bazı bilgiler verdi. Otele ve yanındaki modern alışveriş merkezine 90 milyon dolara yakın yatırım yapmış.
Otelin bir diskosu var.
Üç bin kişilik disko, perşembe, cuma ve cumartesi akşamları hıncahınç doluyormuş. Ahmet Sert, ‘Burada gördüğüm gençlerin İstanbul’dakilerden hiçbir farkı yok’ dedi.
Otelin yanındaki alışveriş merkezini gezdik.
İstanbul Akmerkez’de gördüğümüz markaların çoğu burada da vardı. Orada ilginç bir bilgi aldım.
Sarar’ın bu alışveriş merkezindeki mağazasının cirosu, İstanbul Akmerkez’deki mağazanın cirosunu geçmiş.
Alıveriş merkezinin ikinci katında Amerika’dakileri aratmayan bir bowling salonu var. Orası da çok iyi iş yapıyormuş.
Otelde Selçuk Üniversitesi’nin yeni rektörü ve rektör yardımcısı ile tanıştım.
İkisi de çok yenilikçi ve açık görüşlü insanlar.
Gelelim Konya’nın yöneticilerine.
KUM KENTİ DEĞİL
Yeni seçilen belediye başkanı, AKP’nin Özalvari iş bilen yeni kadrosunun tipik örneklerinden biri.
Yeniliklere açık bir insan.
Sanayi Odası Başkanı Ahmet Şekeroğlu ile Ticaret Odası Başkanı da aynı zihniyette insanlar.
Her ikisi de Konya hakkındaki yanlış izlenimlerden şikáyetçi.
Bazı kişilerin Konya’yı ‘Gerici bir şehir’ gibi görmesinden çok rahatsızlar.
Yaptıkları konuşmalarda bunu dile getirdiler. Sanayi Odası Başkanı, ‘Konya’nın İran’daki Kum Kenti olmadığını’ söyledi.
Öğle yemeğinde konuşmacı bendim.
Karşımdaki kalabalık, herhangi bir Avrupa veya Amerika şehrinin önde gelen insanlarından farklı değildi.
Hem kılık kıyafet ve görünümleriyle, hem de zihniyetleriyle.
Selçuk Üniversitesi Anaokulu’nun iki kadın öğretmeni, öğrencilerini getirip benimle tanıştırdılar. Öğrenciler yaptıkları resimleri bana hediye ettiler.
Yerel televizyon kanalı olan ‘KonTV’yi ziyaret ettik. Türkiye’nin girişimci insanının, sınırlı imkánlarla ne mucizeler yarattığını gördüm.
TEK CÜMLE İLE
Konya’da tanıştığım insanların hepsi etkileyiciydi.
Şehirde ekonomik canlılığın işaretleri açık açık gözleniyor.
İlk defa gittiğim Konya hakkında bana tek cümle ile bir şey söyle derseniz, şunu derim:
Konya artık Erbakan’ın şehri değil.
Yeni Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden biri.
Tıpkı Amerika’nın ortasında doğan Salt Lake City gibi Konya da Anadolu’nun ortasında doğmuş.
DÜZELTME VE ÖZÜR
Dünkü yazımda, Nihat Sargın için öldü diye yazmıştım. Kendisi yaşıyor. Bu çok büyük bir gazetecilik hatası. Kendisinden ve okurlarımdan özür diliyorum ve Sayın Sargın’a uzun ömürler temenni ediyorum.