Paylaş
Miş...
Başbakan’a iki ay önce bunun istihbaratı gelmiş...
Miş...
Fotoğrafa bakıyorum...
Ve şunu görüyorum...
***
SİYASİ AÇIDAN
Tam 11 yıldır iktidardasınız. Hem de Meclis’te ezici bir çoğunlukla iktidardasınız.
Karşınızda güçlü bir muhalefet yok.
KOLLUK GÜCÜ AÇISINDAN
Askerin üçte biri içeride, geride kalanı Kışla’da...
Polis “Vur deyince vuran, dur deyince duran” bir polis.
“Sokağa çık” emri ile sokağa çıkmaya hazır olduğunu söylediği bir milis.
İSTİHBARAT AÇISINDAN
Telefonlar dinleniyor...
Twitter, Facebook gözaltında...
MOBESE’ler emre amade...
MİT, Terörle Mücadele, Emniyet, Jandarma istihbaratı her gün önünde...
İmzasız ihbar mektupları, muhbir vatandaş 24 saat nöbette...
YARGI AÇISINDAN
Tek kelimeyle, 12 Eylül referandum düzeni teyakkuzda...
Özel yetkili mahkemeler çok çok özel hale gelmiş...
Yazılan iddianameler, verilen kararlar, Silivri gözümüze girmiş vaziyette.
MEDYA AÇISINDAN
Askeri darbenin “d”sinden söz eden yok. Yüzde 90’ı ekonomiden memnun.
İŞ DÜNYASI AÇISINDAN...
Asayiş yüzde 100 berkemal...
EMİR KOMUTA BAKIMINDAN
Bakan dersen “Benim bakanım”.
Genelkurmay başkanı dersen “Benim genelkurmay başkanım”.
Emniyet müdürü dersen, “Benim emniyet müdürüm”.
MİT müsteşarı dersen “Benim MİT müsteşarım”.
Vali dersen “Benim valim”.
Kaymakam dersen “Benim kaymakamım”.
***
Söyler misiniz kim devirecek hükümeti?
Devirmek isteyen biri mi var?
Seçim dışında bir yol öneren, bekleyen, uman var mı...
Hâlâ var diyorsanız, hadi gelin, yürüyelim hep beraber bu hayaletin üzerine...
Siz Don Kişot olun...
Ben gönüllü
Panço olmaya
dünden razıyım.
Sizce bunların hangisi yeni Türkiye, hangisi eski
AYNI gece İstanbul’dan iki fotoğraf:
Biri havaalanında toplanmış.
Öteki Gezi Parkı’nda kurulan ekrandan onu izliyor.
***
Havaalanındaki “Öl de ölelim, çık de çıkalım” diye bağırıyor.
Belli ki arkasından “Vur de vuralım” gelecek.
Ama Başbakan “Dur” diyor, duruyorlar.
Gezi’deki ise müdanasız.
Ona kimse “Git” dediği için gitmemiş.
O yüzden “Dur” diyen olsa da durmuyor.
“Ölmek mi...”
Tam aksine hayatlarını yaşayabilmek için sokağa çıkmışlar.
Bir de ağaçları yaşatmak için.
***
Havaalanındaki tekbir getiriyor, ilahiler okuyor.
Gezi’deki ise, Sting’den, Sefiller’den, türkülerden esinlenmiş şarkılar söylüyor.
Comandante Che Guevara üzerine yazılmış şarkılardan klipler yapıyor.
Müzik, bütün dünyadaki gençlerin dilinden anlayacağı bir müzik.
***
Gezi’dekini önlemek için metro kapatılmış.
Önünde kamu kuruluşu barikatı var.
Havaalanındakini taşımak için ise sabaha kadar açılmış. Arkasında kamu kuruluşu gücü var.
Yani devlet var...
***
Gezi’dekinde keskin bir mizah, müthiş bir artistik kabiliyet, “Chapuling” kelimesini dünya gençlik lügatine sokan olağanüstü bir yaratıcılık, bir yaşama tutkusu...
Havaalanında ise demode sloganlar, gri renkler, asık suratlar, gerilmiş hançereler, sıkılmış yumruklar...
Yaratıcılık dersen, sıfır...
Gezi’de sivil, sipsivil bir panayır...
Bir siyasi bienal...
Woodstock...
Havaalanında ise, devlet...
Hani şu gençliğimizden beri bildiğimiz o eski Devlet...
Kupkuru... Somurtuk mu somurtuk...
***
Sizce dünya gençliğini, yan yana bu iki fotoğraftan hangisi daha çok etkilemiştir...
Yarına, öbür güne, daha öbür güne...
Tarihe, hangisi kalacaktır...
Havaalanında “Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim” diye haykıranlar mı kazanır...
Yoksa Gezi’de, “Yol ver gelsinler, insanlık görsünler” diyen çocuklar mı...
Kadıköy vapurundan inen kadınlara parmak sallayanlar mı...
Yoksa, ertesi gün çevreyi temizleyen, kandilde simit dağıtan, cuma namazını kılanları koruyanlar mı?
Sizce bunların hangisi “yeni Türkiye”dir...
Hangisi eskiden bile eskidir...
Küçük ama umutlu haberler bülteni
ALTI GAZETENİN MANŞETİ Dün, hükümete yakın 6 gazete aynı manşetle çıktı. (Yeni Şafak şehir baskısında değiştirmişti.)
Gazeteler söz birliği etmişçesine “Demokratik taleplere canım feda” manşeti ile çıkmıştı. 6 gazetenin yönetimlerinin bu cümleyi manşete çıkarmalarını ben, onların da sertleşmeden yana olmadıkları şeklinde yorumladım.
DÜNKÜ KONUŞMANIN ÜSLUBU Başbakan’ın dün yaptığı konuşmadaki üslubunu ve çevreci gençlere seslenişini de ölçülü bir yumuşama olarak görüyorum.
HAVAALANINDAKİ ŞU CÜMLE “Türkiye’de yaşanan bütün hadiseleri tarafsızlığımızla okuruz, analiz ederiz, değerlendiririz, ondan sonra da adımımızı atarız.”
Başbakan’ın, meydan okuyan, şiirlerle süslenmiş, dik durduğunu gösteren cümlelerin arasına sıkıştırdığı bu küçücük cümlenin umut verici olduğuna hâlâ inanıyorum.
CUMHURBAŞKANI’NIN DURUŞU Başbakan’ın havaalanındaki sert konuşmasına rağmen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün toplumdaki çoğulculuğun önemini vurgulamaya devam etmesi önemlidir.
AYDINLARIN DURUŞU Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu, Şahin Alpay, İhsan Dağı, Orhan Pamuk, Ahmet Altan gibi askeri darbelere karşı görüşü apaçık belli olan aydınların Gezi çocuklarından yana, açık, hem de ‘ama’sız tavır koyması çok önemli.
CUMHURİYET’TE MEVLİT İLANI Dünkü Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan yarım sayfa mevlit ilanı, inancın, toplumda kutuplaşma nedeni olmaktan çıkması bakımından çok önemli.
BÜLENT ARINÇ’IN YÜZÜ Başbakan havaalanında konuşurken yanında duran Bülent Arınç’ın yüzündeki mutsuz ifade, bana göre bu olayı mutlu şekilde sonuçlandırabilecek bir duyguyu yansıtıyordu.
NOT: Milat gazetesine verdiğim mülakatın ikinci bölümünü bugün yayınlayacaktım. Ancak Başbakan’ın konuşmasını önemli gördüğüm için mülakatın ikinci bölümünü yarına bıraktım.
Paylaş