Kara Rahipler Köprüsü’nün sırrı

DÜNÜN ÖZETİ

18 Haziran 1982’de Londra’nın Blackfriars Köprüsü’nün altında asılı bir ceset bulundu. Ceset, İtalya’da Vatikan’ın paralarını işleten ve ‘Tanrı’nın kasası’ denilen, Banco Ambrosiano’nun başkanı Roberto Calvi’ye aitti. Ondan bir gün önce asistanı Milano’da intihar etmişti. 3 ay sonra ona yakın bir kişi daha öldürülmüştü. Mali müşaviri ise 4 yıl sonra İtalya’da cezaevinde zehirlenerek öldürülmüştü. İşte tam bu sırada bir İngiliz dedektif köprünün adıyla ilgili ilginç bir ipucu yakaladı.

“MÜDÜRÜM, cesedi bulduğumuz köprünün adı bana bir şeyi hatırlattı.”
Köprü intiharını izleyen dedektifin bu sözlerini duyan müdür gözlerini kaldırdı.
“Tanrı’nın kasası”nın asılı bulunduğu Blackfriars Köprüsü 1869 yılında inşa edilmiş ve Kraliçe Victoria tarafından açılmıştı.
Köprünün adı Türkçede “Kara rahipler” anlamına geliyordu.
Büyük bir ihtimalle cennetin anahtarını elinde tuttuğunu iddia eden bir tarikatın rahiplerine atfen bu isim verilmişti.
Şef, dedektifin konuyu nereye getireceğini merakla bekliyordu.
“Asılı bulduğumuz banker İtalya’da ‘Propaganda Due’ adı verilen yasadışı bir Mason locasının üyesi...”
Şefin merakı daha da artmıştı.
“Bu locanın büyük üstadı Licio Gelli isimli biri. Bu adam, İtalya’dan Vatikan’a uzanan finans skandalının en önemli isimlerinden.”
Küçük bir sessizlikten sonra devam etti:
“Roberto Calvi de o locanın üyesi...”
Ama müdürün gözlerini fal taşı gibi açacak olan sözler bunun arkasından geldi?
“P2 locasının üyeleri kendilerine ne diyorlar biliyor musunuz?”
Derin bir sessizlik oldu.
“Frati neri...”
Müdür “Yani” deyip sustu.
“Bu İtalyanca iki kelimenin anlamı ne biliyor musunuz?”
Şef sesini çıkarmadan bekledi:
“Kara rahipler...”
Şef donup kaldı. Londra’da cesedinin asılı bulunduğu köprünün adı, “Tanrı’nın kasası”nın Roma’da bağlı olduğu gizli P2 locasının adına bağlanmıştı.
Dedektif sözünü tamamladı:
“İtalya’dan birileri, Londra üzerinden başka birilerine kapkara bir mesaj gönderiyor...”



1991 YILI SONBAHARI NEW YORK’TA BİR BİNA

“Bana şunu söyleyin: Bu konuda ne yapabilirsiniz ve bu iş bize kaça mal olur...”
1991 yılının sonbaharında 40’lı yaşlarında bir adam, Manhattan’ın Midtown bölgesindeki binanın odasında, karşısındaki adama bu soruyu sordu.
Biraz önce girdiği binanın kapısında Kroll Associates yazmaktadır.
Dünyanın en güçlü özel dedektiflik şirketidir.
Bu 1990’lı yıllarda Türkiye’nin de yakından tanıdığı bir şirkettir. Motorola firması alacağı borçları tahsil edemediği için Uzanlara karşı bu şirketi devreye sokmuş ve çok iyi sonuç almıştı.
Soruyu soran adam dokuz yıl önce Londra’da cesedi köprüye asılı olarak bulunan Roberto Calvi’nin oğludur.
Aile olayın cinayet olduğuna inanmaktadır. Buna inanmaları için çok güçlü bir de nedenleri vardır.
Calvi ölmeden önce 10 milyon dolarlık bir hayat sigortası yaptırmıştır. Ancak olay intihar olarak kayda geçtiği için aile bu parayı alamamıştır. O nedenle cinayet olduğunun ispatlanması gerekmektedir.
Calvi’nin oğluyla konuşan kişi Kroll şirketinin en başarılı özel dedektiflerinden biri olan Jeff Katz’dır.



KÖPRÜNÜN ALTINDA İLK CİNAYET DELİLİ BULUNUYOR

Londra’da çalışmaya başlayan Katz daha önce İngiliz polisinin hiç üzerinde durmadığı bir ipucu bulmuştur. Calvi’nin cebinde ağırlık yapsın diye tuğla parçaları bulunmaktaydı. Buna bir de kendi ağırlığı eklendiği takdirde, ayakkabılarının altında iskeledeki boyanın ve tozların izlerinin bulunması gerekirdi. Oysa ayakkabılarında ne boya ne toz vardı.
Bu durumda, Calvi’nin köprüden iskeleye inip kendini oradan aşağı sallandırması ihtimali zayıftı.
Katz bu ipucuna ulaştıktan sonra o gün köprüde bulunan iskelenin aynısını kurdurdu. Cüssesi ona benzeyen bir adamı buldu. Ölümün meydana geldiği mevsim ve saatlerde Thames Nehri’nin suları gelgit nedeniyle çekildiği için su seviyesi aşağıdaydı.
Yani Calvi’nin aşağıdan gelip kendini asmış olması ihtimali de zayıftı.
Bu bulgular üzerine İngiliz polisi devreye girmek zorunda kaldı ve 1998 yılında Calvi’nin mezarı açılarak kemikleri tekrar incelenmeye başlandı. Bu arada İtalyan savcılığı da harekete geçmiş ve bir Alman uzmanı göndermişti.


‘TANRI’NIN KASASI’NIN CEBİNDEKİ TUĞLA PARÇALARININ SIRRI

Alman uzman da Katz’la aynı sonuca ulaşmış, üstelik Katz’ın gözünden kaçan çok önemli iki ipucu daha bulmuştu.
Calvi’nin boynunun durumu kesinlikle ipte asılmak senaryosuna uymuyordu.
Daha da önemlisi, Calvi’nin cebinde, ağırlık yapsın ve ölümü kolaylaştırsın diye konulduğu sanılan tuğla parçalarında tuhaf bir durum vardı.
Parçaların hiçbirinin üzerinde Calvi’nin parmak izi yoktu. Demek ki tuğlaları ceplerine bir başkası koymuştu.
Cinayet ihtimali artık intihar ihtimalinin çok üzerine çıkmıştı.
Her iki özel dedektifin de görüşü şuydu. “Tanrı’nın kasası” başka bir yerde öldürülmüş ve sonra bir tekneyle buraya getirilip köprünün altındaki iskeleye asılmıştı.
Artık gözler, “Kara rahipler” köprüsünden, İtalya’daki “Kara rahipler” locasına dönmüştü.
Cevabı aranan soru şuydu: “‘Tanrı’nın kasası’nın ölüm kararı acaba Propaganda Due locasında mı alınmıştı”.
İşte o sırada dedektiflerin aklına Calvi’nin ölümünden bir yıl önce yaşanan bir olay geldi.
Ve herkes “o liste”yi hatırladı.


17 MART 1981 AREZZO VİLLASI

İtalyan polisi 17 Mart 1981 günü Arezzo’da bir villaya baskın yaptı. Villanın sahibi P2 locasının büyük üstadı Licio Gelli’ydi.
Baskın sırasında 962 kişilik bir liste bulundu. Listedeki isimler P2 locasının üyeleriydi. Bulunan isimler arasında yargıçlar, subaylar, yüksek dereceli bürokratlar, tanınmış medya mensupları ve gazete sahipleri vardı.
Bunlardan özellikle üçü hemen dikkati çekiyordu. Silvio Berlusconi, Roberto Calvi ve Michele Sindona...
Bu 3 isim de Kara Rahipler’dendi.
Ve ikisi bu baskını izleyen 4 yıl içinde öldürülecekti.
Bu listeyi hatırlayan polis artık ‘cosa nostra’ya, yani mafyaya doğru yürümeye başlamıştı.
Olay, artık bütün İtalya’yı sarmıştı ve işin özü anlaşılmıştı.
Vatikan gırtlağına kadar bir skandalın ve karanlık ilişkilerin içindeydi.
Banco Ambrosiano bir yandan Vatikan’ın paralarını işletiyor, bir yandan mafyanın uyuşturucu parasını aklıyor, bir başka yandan da büyük şirketlerin siyasetçilere düzenli olarak verdiği rüşvet paralarını yönetiyordu.


KARA RAHİPLER’E ÖLÜM KARARINI ALDIRTAN CÜMLE

Ve bu olaylar ortaya çıktıktan sonra Calvi Londra’ya kaçmış ve oradan “üzerine gelindiği takdirde bütün bu ilişkileri açıklayacağı” mesajları vermeye başlamıştı.
Olayı bitiren cümle bu olmuştu.
Karar Roma’da verilmiş, icra işi mafyaya iletilmişti.
Mafya “işi ele almıştı...” Mafyanın telefon konuşmalarında “İşi ele almak” deyiminin anlamı şuydu: Öldürmek...
Bu ilişkiler ağı çözüldüğünde gözler Londra’daki bir isme çevrildi.
Francesco di Carlo...
Carlo, mafya tarafından Londra’ya gönderilmişti. Cosa nostra kanunları çok açıktı. Londra’da hiçbir mafya mensubu, onun izni olmadan cinayet işleyemezdi.
Londra’nın yüksek sosyetesine girmiş, İtalya ziyareti sırasında Kraliçe Elizabeth’e bile takdim edilmişti.
Bu arada 80 milyon dolarlık bir mafya parasını İtalya’ya götürüp aklamakla suçlanıyordu. Onun İtalya’ya iadesi için girişimde bulunan bir komiser ve yardımcısı bir hafta içinde öldürülmüştü.
Kara Rahipler’in kara günleri başlamıştı.
Ve bu beyaz elbiseli adam, başında bulunduğu inancın üzerindeki bu kara şalı kaldırabilecek miydi...

Torinolu Kara Rahipler’in doğuşu

m P2 (Propaganda Due) 1877’de Torino’da kurulmuş bir Mason Locasıydı. “Piemonte bölgesinin asaletini” savunmayı amaçlıyordu. Masonluğun en büyük kolu olan Grand Orient’e bağlı çalışıyordu.
Grand Orient daha sonraki yıllarda P2’nin faaliyetlerini durdurmuş, ancak loca illegal bir faaliyeti sürdürmeye devam etmişti.
Locanın başına 1971’de Licio Gelli geçti. Gelli 1930’larda Mussolini’nin “Kara Gömlekliler”ine katılmış, İspanya’da Franko yanında cumhuriyetçilere karşı savaşmıştı.
Kirli bir adamdı. Savaştan sonra CIA hesabına da çalıştığı ortaya çıkarılmıştı.

YARIN:

MUMYACI KARDEŞLERİN TELAŞI

28 Eylül 1978 sabahı Papa Birinci Jean Paul’ün odasına giren rahibeyi şoke eden tablo neydi?..
Papa öldükten sonra Vatikan’da yaşanan tuhaf olaylar neydi?..
O sabah kimler evlerinden alınarak apar topar Vatikan’a getirilmişti?..
Mumyacı kardeşlere ne denmişti?..
Chicago’daki Katolik kilisesinin başının doğduğu mahallede ne vardı?..