Paylaş
İyi Müslüman olmak için...
Önce insan... İyi insan olmak gerekir...
İyi Müslüman olmak için...
Önce hoşgörülü, demokrat olmak gerekir.
İyi Müslüman olmak için...
Önce başkasının malına, ırzına, rızkına göz dikmemek gerekir.
İyi Müslüman olmak için...
Önce vicdanlı, adil olmak gerekir.
İyi Müslüman olmak için...
Önce kendi evindeki arızayı iyi teşhis etmek gerekir...
İyi Müslüman olmak için...
Önce kendi adına vahşet yapanı görmek gerekir...
İyi Müslüman olmak için...
Bazı şeyleri herkesten önce çok iyi görmek, gereğini yapmak gerekir...
TROLCÜ İDAM MANGASINA ANLATIRSIN AMA İNSANINA ASLA
SIRF bir bildiriye imza attı diye akademisyenler üzerinde terör estirirsen...
Bir zamanlar kolonyal fatihlerin yaptığı gibi, sırf ibret olsun diye, aralarından üçünü seçip, trolcü idam mangasının önüne atar, içeri tıkarsan...
Bunu bugünün trolcü idam mangasına anlatabilirsin...
Ama bugünün insanına anlatamazsın.
Hele hele yarınınkine...
Asla...
İLK BAYRAK AÇILDI MI HAREKET BAŞLAMIŞTIR
SUUDİ Arabistan’da bir kişi evinin dışına LGBT bayrağı asmış. Devlet üzerine gelince, “bilmediğini” söyleyerek indirmiş.
Size bir şey söyleyeyim mi...
Yasak olduğu halde araba kullanan kadından sonra, bir de LGBT bayrağı...
Bir bayrak açılmışsa eğer...
Surda gedik de açılmış demektir...
Yazın bir kenara...
CEZAEVİ KOMŞUSU
AHMET İnsel ve Can Dündar hakkında dinleme kararı veren iki savcıdan biri, Can Dündar Silivri’de yatarken onun koğuş komşusuymuş.
Onlar da ‘paralelcilik’ suçlaması ile içerideymiş. Öteki savcı hakkında da yakalama kararı varmış.
ADAM HAKLIYMIŞ, DEVLETİM BİZLERİ HALA DİNLİYORMUŞ
CUMHURİYET gazetesi yazarı Ahmet İnsel’in dünkü yazısında okudum.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’ndan bir tebligat almış.
2013 yılında “paralelci” denilen savcılar, PKK-KCK iddiaları ile ilgili olarak telefonlarını dinlemiş. Ancak onlar gidince, bir suç unsuru bulunmadığı için dinlemeye son verilmiş.
Tanıdığım bir insan ilk defa savcılıktan böyle bir tebligat alıyor.
Geçen yıl, aynı yıllarda, yine “paralelci” denilen savcıların benim telefonlarımı da dinlediği ortaya çıkmıştı.
O dönemle ilgili soruşturma yapan savcılar, telefon dinleme mağduru olarak dört defa ifademi aldılar.
Ama bugüne kadar “telefonlarımın dinlenmesine son verildiğine” dair bir tebligat almadım.
Şimdi bu ne anlama geliyor?
O günün “paralelci” emniyetçileri, savcıları beni dinlemişlerdi.
Bugünküler de dinlemeye devam mı ediyor?
Dinliyorlarsa, hangi suç şüphesi veya iddiasına dayanarak devam ediyorlar?
Günlerdir orada burada “devlet adına konuştuğunu” söyleyenler, “devletin beni dinlediğini”, hatta “ortam dinlemesi” yaptığını, hem de çok emin ve açık ifadelerle yazıyor.
Demek ki kaynakları sağlammış...
Demek ki gerçekten devlet adına konuşuyorlarmış, gerçekten benim vergilerimle ayakta duran “sevgili devletim” bu şahsa kendi adına konuşma yetkisini vermiş.
Ben de bunu bir kenara yazdım.
BAK KARDEŞİM IŞİD'E DAEŞ DEMEKLE BİTMİYOR BU İŞ
TALİBAN denen vahşi sürüsü lunapark çocuklarına saldırınca...
IŞİD denen insanlık düşmanları meydanlarda, metrolarda, alışveriş merkezlerinde insanların üzerine canlı bombalarını göndermeye devam ettikçe...
Artık “Bunlar Müslüman değildir” deyip tam saha siper olmak yetmiyor...
IŞİD’e DAEŞ diyerek, bu işi Müslümanların üzerinden atmak mümkün olmuyor.
Yapılan her eleştiriyi “İslamofobi” yenine sokup dimağlardaki fikri kırığı saklamak mümkün olmuyor.
İnancımızı, bütün dünyanın gözünde giderek kararan bu imajdan kurtarmak, dünyayı İslam adına yapılan bu vahşetten kurtarmak istiyorsak eğer...
İyi Müslümanlar olarak artık kendi mahallemizdeki bu illete sesimizi cesur biçimde yükseltip, kıvırmadan, evirip çevirmeden vaziyet almalıyız...
Diyeceğim ki...
Hıristiyan tecavüzcü de olabilir...
Müslüman tecavüzcü de...
Hiç gocunmadan, üzerine gitmek gerekir.
Hıristiyan gidiyor...
Gazetecisi kilisenin ayıbını kapatmaya çalışmıyor, tam aksine üstündeki örtüyü kaldırıyor, tecavüzün filmini yapıyor...
O filme Oscar ödülü veriyor... Var mı sende bunun bir tane filmi...
Şu ortamda biri cesaret edebilir mi tecavüzcü imamın filmini yapmaya...
Yoksa tecavüzcü imama da “mimam” deyip sorumluluktan kurtulduğunu mu sanıyorsun...
Bugün İslam’ın içine girmiş bir virüs var...
Maalesef var...
Bu virüsün tedavisi de ancak ve ancak Müslümanlar tarafından bulunabilir...
GİTARİST GENEL YAYIN YÖNETMENİ! OLDU MU BU
İLK işaret daha Küba’dayken Sedat Alaoğlu’ndan geldi...
“Ertuğrul tebrikler, 1969’da ölen adamı canlandırmışsın...”
Yazımdaki Rolling Stones fotoğrafında Keith Richards’ın fotoğrafının üzerine yanlışlıkla 1969’da ölen Brian Jones’un adı yazılmış.
Yuh dedim içimden... Hadi sayfayı yapan Doğaner Gönen atladı.
Sayfayı basılmadan önce bana gönderdiği halde, bizzat o konserde olan ben de atlamışım.
Gazetenin gitarist genel yayın yönetmeni Sedat Ergin de...
Zincirleme kaza yani...
Paylaş