Pazar günü şöyle keyifli bir erkek geyiği yapacağız. Ama öyle harem selamlık vaziyetinde de değiliz yani. Hiç mesele değil, kadınlar da kulak misafiri olabilir. Şimdi kafamda hayati öneme haiz bir soru var. “Ömrü boyunca bir erkeğin hayatına kaç kadın girer?” Var mı içinizde bu soruya kamusal alanda cevap verecek bir babayiğit. Var... Mahallemizin mafya babası “Sunny”... Sözü ona vereceğim. ¡ ¡ ¡ Robert de Niro’nun yönetmenliğini yapıp, hem de oynadığı “A Bronx Tale” (Bir Bronx Hikâyesi) filminin en sevdiğim sahnelerinden biri şu. Mahallenin herkes tarafından sevilen kabadayısı “Sunny”, bir gün sokak ortasında cinayet işler. Cinayetin tek tanığı, iki ev ötede oturan 6 yaşında bir çocuktur. Polis, çocuğa, aralarında Sunny’nin de bulunduğu şüphelileri gösterip, teşhis etmesini ister. Ancak çocuk Sunny’e baktıktan sonra “O değil” der ve mahallenin babası kurtulur. O günden itibaren Sunny, çocuğa babası gibi sahip çıkmaya başlar. Çocuk 18 yaşına geldiğinde, siyah bir kıza âşık olur. İşte o andan itibaren Sunny’nin hayat bilgisi dersleri başlar. ¡ ¡ ¡ Sunny’e göre ömrü boyunca bir erkeğin hayatına ancak 3 kadın girebilir. “Genellikle bu, her 10 yılda bir olur. Ama benim gibi şanssızsan, daha 16 yaşındayken her üçü de aynı anda gelir.” Zaten filmin başından sonuna kadar Sunny’nin yanında hiçbir kadını görmeyiz. Sadece öldürüldüğü sahnede hıçkıra hıçkıra ağlayan bir kadın vardır. O da kimin nesi anlamayız. Hayat bilgisi dersi 1: “Akıllı ol, tasarruf yap, zamana yay...” Tabii alın yazın izin verirse... ¡ ¡ ¡ İkinci soru: “Yeni tanıştığın bir kızın iyi, yani âşık olmaya değer bir kız olup olmadığını nasıl anlarsın?” O an genç çocuğun aklına, mahalledeki en çapkın, aynı zamanda en bela arkadaşının anlattığı “Âşık olunacak kadın testi” gelir Mahallenin iğrenci, olayı şöyle tarif etmiştir: “Sevgilinle açık arabayla giderken, yanınızdan bir TIR kamyonu geçiyorsa, bir süre onunla aynı hizada git. O sırada sevgilinle aşk oyunları yapmaya başla. Eğer yanındaki kız o sırada kamyonun şoförüne de bakıyorsa, onu hemen bırak.” Şeytanın aklına gelmez değil mi? Mahallenin etik abisi Sunny’nin aklındaki testin ise bununla yakın uzak alakası yoktur... “Sunny” kendi “İyi kız testini” şöyle anlatır: “Sevgilinle ilk buluşmanızda, arabadan in ve kapılarını kilitle. Sonra sevgilini alıp, onun oturacağı tarafın kapısının kilidini aç ve o oturduktan sonra kapıyı kapat. Arabanın arkasından dolaşıp direksiyon tarafındaki kapının anahtarını sok. İşte tam o sırada yan taraftaki yeni tanıştığın arkadaşın eğilip kapıyı açmana yardım etmeye çalışırsa, o kızla devam et. O hareketi yapmazsa, hemen bırak.” O an “Pause” tuşuna basıp, kendimi düşündüm. Tabii ki biz böyle imkânlara sahip değildik. Bir kere mahallemizin iyi kalpli bir mafya babası yoktu. Hoş kötü kalplisi de yoktu. O yıllarda üstü açık arabamız da yoktu. İşin aslı sevgilisi olan pek arkadaşımız da yoktu. Dolayısıyla el yordamıyla gittik. Ben Tansu’nun yüzüne, tenine, göğüslerine baktım. Kalbim pır pır atıyordu, test mest uygulayacak halde değildim. Ama fena mı oldu... Olağanüstü bir kadınla evlendim. Hayat bilgisi dersi 2: “Sopranolar” mahallesinde büyümesen de bazen şansın yaver gidebilir!.. ¡ ¡ ¡ Merak etmeyin. Bugün solumdan kalktım. Kötülüğüm üzerimde. Filmin sonunu da anlatacağım. Hani o siyah kız var ya. İşte o kız Sunny’nin “araba testi”nden sınıfı geçiyor mu? Filmin sonunda 10-15 saniyelik şöyle küçücük bir sahne var. Sevgilisi arabanın kapısını açarken siyah genç kız ona yardım etmek için sol tarafına doğru uzanıyor. Hayat bilgisi dersi 3: İhtimam ve jestler, aşkın hayat öpücüğüdür.