Paylaş
Veya öbür gün...
Veya daha öbür gün...
***
Ama bir gün mutlaka...
Öyle bir gün ki, düşünün...
***
- Ülkeniz Suriye ile, Irak ile, Mısır ile, yani bugün kavga ettiği bütün Müslüman âlemi ile yine barışmış...
***
- Ülkenizde adalet yeniden adalet olmuş... İnsan haklarına saygılı bir devletiniz var...
***
- Korku yok, terör yok, baskı yok... Bütün vatandaşlarınız ruhsal anavatanlarına kesin dönüş yapmış...
***
- Ülkeniz yeniden Avrupa Birliği’nin demokrasi, hukuk ve insan hakları kulvarına girmiş...
***
- Refahınız Batı ülkelerinkini yakalamış, bütün dünyada
saygın bir ülkesiniz...
***
İşte Atatürk’ün arzu ettiği, onun bize hedef gösterdiği ülkedir o...
Öyle bir ülküdür ki, küçükken bize, “Bugün mü gönlünde yatar, yoksa yarını mı özlersin...” diye sorduklarında..
Hiç düşünmeden, “Yarını özlerim” dediğimiz bir ülkedir o...
Bugün de sorsalar, vereceğimiz cevap aynıdır.
***
Biz hep yarınları özleyen bir nesiliz...
***
Dün İzmir’in kurtuluş günüydü...
Kordon’un bir ucunda başlayıp, öteki ucunda bile bitmeyen o Türk bayraklı, Atatürk posterli kafileyi görünce bunları düşündüm...
***
Bir kere daha anladım ki...
Halkın gönül müfredatında Atatürk’e ayrılan sayfalar daha da çoğalıyor...
YILIN PESPAYESİ
BE ADAM GİT MAYMUNU TOKATLA, SANA O YAKIŞIR
EĞER “yılın pespayesi” diye bir ödül olsaydı, adayım banko bu adam olurdu.
Hani Antalya’da Buda heykelini tokatlayan adam var ya...
İşte o...
***
Güya Myanmar’da Müslümanlara yapılan zulmü protesto ediyor...
Ediyor da gel o beyinde iki damla şuuru ara da bul...
***
Be adam senin ülken, senin Cumhurbaşkanın değil mi durmadan haykıran...
Teröristin dini imanı olmaz cümlesi senin ülkenin resmi tezi değil mi...
Be şuursuz adam, IŞİD’e kızan, gelip senin kutsalına, senin inancına saldırsa ne yaparsın...
***
Ne diyelim şimdi... “Meczup” deyip gülüp geçelim mi...
İyi öyle yapalım...
***
Ama hiç olmazsa şunu da söyleyelim.
“Kardeşim git sen maymunu tokatla... Senin eline yakışan odur...”
- NOT: Hayvansever arkadaşlar “Maymunu tokatla” dediğim için hemen kızmayın. Bir Amerikan deyimidir. Mastürbasyon yapmak anlamına gelir.
İNŞALLAH
AKILCI DIŞ POLİTİKAYA DÖNÜŞ İŞARETLERİ Mİ
BİRLEŞMİŞ Milletler geçen hafta bir raporunun sonuçlarını açıkladı.
Esad rejimi son aylarda 7 ayrı kimyasal silah kullanmış.
Bundan iki yıl önce olsa iktidara yakın medya bunu anında manşetlerine taşırdı.
Ama belli bir yerden bir talimat gelmiş olmalı ki, hiç üzerinde durmadılar.
Bir de son zamanlarda “Esed” lakabı da yeniden “Esad”a döndü...
İnşallah mantıklı ve Türkiye’nin menfaatlerine uygun bir dış politikaya dönüşün işaretidir.
İnşallah...
Ama her an bir meydanda Rabia işaretinin yükselmesinden korkmuyor değilim.
TARİH
BAKIN O GÜN DÜKKÂNIN KAPISINDAN GİREN KİMMİŞ
1929 yılında bir gün Münih’te, Heinrich Hoffmann adlı bir adamın sahibi olduğu dükkânın kapısından bir adam girer. Adamın adı Bay Wolf olarak bilinmektedir.
Dükkânda bir fotoğraf stüdyosu vardır ve fotoğraf malzemesi de satılmaktadır.
Adam gelince dükkân sahibi orada tezgâhtar olarak çalışan 17 yaşındaki kıza hemen gidip bira ve çörek almasını söyler.
Bay Wolf dükkândan ayrılır ayrılmaz patron tezgâhtar kızı çağırıp çıkışır:
“Sen gelen bu beyefendiyi tanımadın mı? Neredeyse seni gözleriyle yedi ve Mercedes’inle gezdirmeyi teklif etti ama sen gözünü bile kaldırmadın.”
Kız gelen kişiyi tanımadığını, o nedenle hiç ilgilenmediğini söyleyince adam hayretle şunu söyler:
“O gelen kişi bizim Hitlerimizdi...”
Tezgâhtar kız da Eva Braun’dur...
Yani 1945 yılında onunla birlikte intihar eden ve son dakikada evlendiği kadın.
İLK BİYOGRAFİSİNİ BİR TÜRK YAZMIŞ
BU hikâyeyi, Paris Match dergisinin dünyanın en kötü insanlarının eşleriyle ilgili dizisinde okudum.
Dergide ilginç bir de bilgi vardı.
Eva Braun’un ilk biyografisini, 1947 yılında Amerika’da yaşayan Nerin Emrullah Gun adlı bir Türk yazmış.
Bunu yazmak için Hitler’in sekreteri, Eva Braun’un annesi ve akrabalarıyla konuşmuş.
SİYASET
ÇİLLER’İN BAŞKAN YARDIMCISI OLMASI FENA BİR FİKİR DEĞİL
BEN samimi olarak “Keşke” diyorum...
Keşke hem Tansu Çiller, hem Devlet Bahçeli başkan yardımcısı olsa...
Geçmiş günler geride kaldı... Köprülerin altından epey sular aktı...
Başkan yardımcılığı koltuğunda modern, iyi eğitim almış, devlet tecrübesi kazanmış, üstelik de PKK ile mücadelede çok başarılı sonuçlar almış eski bir başbakanın oturmasının kime zararı olur ki...
Keza Devlet Bahçeli...
Mesela diyorum, Almanya ile ilişkiler bu kadar kötü giderken oraya eski başbakan Mesut Yılmaz büyükelçi olarak gönderilse...
Fena mı olur....
DEKOLTE
BENCE EN GÜZEL DEKOLTE BU
POSTA gazetesinin Cumartesi eki, bu yazın en güzel dekolteli kadınlarını seçmiş. En büyük yeri Serenay Sarıkaya’ya ayırmış.
Onun dışında Aslışah Alkoçlar, Burcu Esmersoy, Eda Taşpınar, Deniz Akkaya, Çağla Şikel, Simge Tertemiz, İvana Sert, Emina Sandal ve Süreyya Yalçın’ın fotoğrafları vardı.
Uzun uzun inceledim.
Benim seçimim şu:
1- Süreyya Yalçın, 2- Emina Sandal, 3- Deniz Akkaya...
Tabii çok iyi biliyorum ki zevkler, beğeniler tartışılmaz.
Hele hele erkeklerinki hiç...
SEDAT’I BİLE BAŞTAN ÇIKARAN BLUES
VAN Morrison’un yeni çıkan “Going To Chicago” şarkısını çok sevdim. Düşünün girişteki bas partisyonu Sedat Ergin gibi damardan bir müzik muhafazakârını bile baştan çıkardı. Dünden itibaren o partisyonu çalmak için çalışıyor.
SONUNDA İSPANYA’YA DA DİZİ SATMAYI BAŞARDIK
TÜRK dizileri dünyanın en zor pazarlarına bile girdi. Arap dünyası, Balkanlar, Latin Amerika ve Hispanik Amerika Birleşik Devletleri pazarlarını fethetti.
Sadece bir ülke vardı ki, oraya hiç giremiyorduk.
Sonunda Kanal D İspanya pazarına da girdi.
Hem de hangi diziyle biliyor musunuz?
“Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisi ile.
Bu arada Kanal D bir başarıya daha imza attı ve Fransa pazarına da “Şeref Meselesi” dizisini satmayı başardı.
Paylaş